Sübhan dağının tepesine yapay bir göl yapsanız, bir sene
sonra o gölde bazı balık türlerinin ve gölde yaşayan varlıkların olduğu
görülür.
Halbuki o dağda o güne kadar bu yaratıklar görülmemişti.
Nereden gelirler
Rüzgârlar...
Karları denizlerle buluşturan rüzgârlar.
Çekirdekleri biteceği yere kavuşturan rüzgârlar.
Kuzeyle güneyi, doğuyla batıyı kavuşturan rüzgârlar.
Çöl yaratıklarının yumurtalarını larvalarını alıp havada
savurup göle ulaştıran rüzgârlar.
Göl yaratıklarının neslini çöle kavuşturan rüzgârlar.
Çiftçi gibi ekim zamanında çekirdekleri ve tohumları
yerden alıp gökten uçurup hayat bulacağı yere saçan rüzgârlar.
Mekke den esen iman yellerinin esintisi
Seherde açan güllerin kokusu
Savursaydı bizi
Dünyamız asrı saadete dönerdi
Amma inkâr rüzgârları esiyor
İç dünyamızın servet kapısının aralığından giriyor ve
bizi savuruyor.
Ayaklarımızı yerden kesiyor.
İstediği yere götürüyor ama gittiğimiz her yer
sevdiğimizin yarattığı yerdir.
Bizim gurbetimiz içimizde.
Rabbin rızası ve cennetini özlüyoruz.
Ne tarafa savrulursak savrulalım sevdiğimizin rızası
orada bizi bekler.
Doğu da batı da onun olduğuna göre savrulmamız
kaybolmamız anlamına gelmez.
Güzün savrulan tohumlar canlandırır baharda dünyayı.
Akdeniz de can verenler
Alplerin zirvesine erenler
Yeni Zelanda ya varanlar
Yer arayan tohumlarız biz.
Bizi tanımadan savurdular
Hasret ateşiyle kavurdular
Anadan yardan ayırdılar
Yar arayan tohumlarız biz.
Şöhret kapısından girdiler
Köklerimizi gökte savurdular
Yerimizden yurdumuzdan ettiler
Yer arayan tohumlarız biz.
Savrulduk amma davadan savulmadık
Rahmet kapısından kovulmadık
Savrulurken sarıldık
Yar arayan tohumlarız biz.
Yabana savurdular
Yabanileri yar yaptılar
Secdesiz topraklar mescide döndü
Yar arayan tohumlarız biz.
Suyu dondursalar da
Kazanlarda kaynatıp
Buhar halinde savursalar da
Su olmaktan çıkmaz ya
İşte biz,
Yar arayan tohumlarız.