Şarjımız bitiyor!

Abone Ol

Geçtiğimiz günlerde neredeyse tüm yurdu kapsayan bir

elektrik ve buna bağlı olarak su kesintisi oldu. Başlanan tüm işler yarım

kaldı, günlük yaşam aksadı, hayat felç oldu... Elektrik olmadığı için, onunla

çalışan her şeyin motoru durdu, ışığı söndü, pili tükendi. Kombiler çalışmadı,

kaloriferler yanmadı. İş yerinde bilgisayarlar sustuğu için çalışanlar kapkara

bir ekranla karşı karşıya kaldı; işler bazen yavaşladı, bazen tamamen durdu.

Evde misafiri olan hanımların kekleri, börekleri fırında kaldı, ikramsız

misafirler şaşakaldı. Ulaşım ağları da kesintiden nasibini almıştı. Mesajlar

alıcılarına ulaşmadı, aramalar sağlanamadı. Sağlıklı bir iletişim kuramadı

kimse, kimse kimseden haber alamadı... Sular olmadığı için, temizlik adına

yapılan her şey yarım, herkes darda, susuz bir hayata alışkın olmayan evlerimiz

ise sanki bir gün içinde kurak topraklarda kaldı. Hele hele zaten tasarruf

modunda kullanılan telefonlar Şarj bitiyor sinyalini verince, hayat söndü

sanki. Dünya karardı. Oyuncağı elinden alınmış çocuklar gibi öylece etrafımıza

bakmaya başladık. Bir anda yapacak hiçbir iş bulamadık, oturduğumuz yerde

kalakaldık. Hanımlar olarak günlük dizilerimiz dönmüyordu gözlerimizin önünde,

erkekler olarak iş yerindeki işler yürümüyordu teknolojik yoksunluktan. Gençler

olarak şarjı biten telefonlarla dolaşılmıyordu sosyal medyada. Çocuklar olarak

tabletler bize, biz tabletlere küsmüştük artık... Kaç saat sürerse sürsün,

koştura koştura yaşadığımız hayatımız resmen aksamıştı. Hepimizin aklına gelen

ve hayretler içinde kaldığımız, Meğer hayatımız elektriğe bağlıymış gibi

sözler söylemek için aktarmadım bu yaşananları. El hak doğru, sabah namazına

kalkmak için bile telefonlarımızın içindeki elektriğe muhtacız. Isınmak için,

doymak için, duymak için birbirimizi, temizlenmek için, ailemizin geçimini

kazanmak için, trafikte sağlıklı yolculuk yapabilmek için, hastanelerde muayene

olabilmek için, ülke gündeminden haberdar olabilmek için, Kulağımıza güzel bir

ses gitsin diye yumuşak bir ezgiyle günü renklendirebilmek için, eğitim alabilmek,

öğrenim görebilmek için... Yani yaşamak için muhtaç hale gelmişiz, getirilmişiz

teknolojiye. Buna mecburen alıştık artık. Arada sırada, Kesiliverse ne olur

ki dediğimiz korkularımızı yaşıyoruz böyle.

Fakat mademki her şey durdu bizim için, düğmesine basılmış

makineler gibi kaldık kendimizle baş başa, kaldık doğayla, evlerimizle bir

başımıza, belki de durup düşünmek için çok güzel bir fırsattı bu. Bir günlük

bir dünyalık kesintinin hayatımızı bu denli alt üst edebilitesi olduğuna göre,

Rabbimizle olan bağlantımızın, ahiret inancımızdaki kesintinin bizim iki

cihanımızı ne denli mahvedebileceğini görebilmek için iyi bir gündü. Günde beş

kez Yaratanımızla buluşup deşarj olduğumuz en önemli iletişim aracımız olan

namazımızı kılmadığımız ya da olabildiğince geciktirdiğimiz zaman, tüm

ruhumuzun nasıl Şarj bitiyor sinyali verdiğini anlamamız için iyi bir

fırsattı. Büyük bir kısmı boşalan saatlerimizin küçük bir kısmına da olsa

unuttuğumuz, sayfalarını açmayalı haftalar, aylar olan Kur an ımızı almak için,

kaloriferlerle, ufolarla değil, vahyin sıcaklığıyla evlerimizi ısıtabilmek için

iyi bir bahaneydi. Işık gelsin diye sonuna kadar perdelerini açtığımız

pencerelerimizden, normal zamanlarda bakmaya fırsat bulamadığımız gökyüzüne

bakıp, bu harika evren için, her şeyi bize tanzim eden Rabbimize şükretmek için

tam vaktiydi... Evet, bir gün hepimiz tamamen ışıksız, elektriksiz,

internetsiz, susuz ve soğukta kalacağız. Bir gün her birerimiz hiç olmadığımız

kadar kendimizle baş başa kalacağız. İşte o gün, şaşkınlıktan donakalmamak için

bugün Rabbimizle kopan iletişim ağlarımızı yeniden güçlendirmemiz lazımdır.

Namazımızla, kitabımızla, duamızla, zikrimizle, Rabbimizin sevgisiyle tüm

bedenimizi ve kalbimizi şarj etmemiz lazımdır. Mahşer günü açıkta, açlıkla

kalmamamız için bugünden heybelerimizi doldurmamız lazımdır. Herkes yarın için

ne hazırladığına baksın (59/18) diyen kutlu mesajı can kulağıyla dinleyip,

yarınımız için, üstelik ebediyen sürecek olan bir yarın için bugünden hazırlık

yapıyor muyuz yoksa esiri olduğumuz dünyanın koşturmacasında heba olup gidiyor

muyuz gözden geçirmemiz lazımdır...