Geçtiğimiz günlerde neredeyse tüm yurdu kapsayan bir
elektrik ve buna bağlı olarak su kesintisi oldu. Başlanan tüm işler yarım
kaldı, günlük yaşam aksadı, hayat felç oldu... Elektrik olmadığı için, onunla
çalışan her şeyin motoru durdu, ışığı söndü, pili tükendi. Kombiler çalışmadı,
kaloriferler yanmadı. İş yerinde bilgisayarlar sustuğu için çalışanlar kapkara
bir ekranla karşı karşıya kaldı; işler bazen yavaşladı, bazen tamamen durdu.
Evde misafiri olan hanımların kekleri, börekleri fırında kaldı, ikramsız
misafirler şaşakaldı. Ulaşım ağları da kesintiden nasibini almıştı. Mesajlar
alıcılarına ulaşmadı, aramalar sağlanamadı. Sağlıklı bir iletişim kuramadı
kimse, kimse kimseden haber alamadı... Sular olmadığı için, temizlik adına
yapılan her şey yarım, herkes darda, susuz bir hayata alışkın olmayan evlerimiz
ise sanki bir gün içinde kurak topraklarda kaldı. Hele hele zaten tasarruf
modunda kullanılan telefonlar Şarj bitiyor sinyalini verince, hayat söndü
sanki. Dünya karardı. Oyuncağı elinden alınmış çocuklar gibi öylece etrafımıza
bakmaya başladık. Bir anda yapacak hiçbir iş bulamadık, oturduğumuz yerde
kalakaldık. Hanımlar olarak günlük dizilerimiz dönmüyordu gözlerimizin önünde,
erkekler olarak iş yerindeki işler yürümüyordu teknolojik yoksunluktan. Gençler
olarak şarjı biten telefonlarla dolaşılmıyordu sosyal medyada. Çocuklar olarak
tabletler bize, biz tabletlere küsmüştük artık... Kaç saat sürerse sürsün,
koştura koştura yaşadığımız hayatımız resmen aksamıştı. Hepimizin aklına gelen
ve hayretler içinde kaldığımız, Meğer hayatımız elektriğe bağlıymış gibi
sözler söylemek için aktarmadım bu yaşananları. El hak doğru, sabah namazına
kalkmak için bile telefonlarımızın içindeki elektriğe muhtacız. Isınmak için,
doymak için, duymak için birbirimizi, temizlenmek için, ailemizin geçimini
kazanmak için, trafikte sağlıklı yolculuk yapabilmek için, hastanelerde muayene
olabilmek için, ülke gündeminden haberdar olabilmek için, Kulağımıza güzel bir
ses gitsin diye yumuşak bir ezgiyle günü renklendirebilmek için, eğitim alabilmek,
öğrenim görebilmek için... Yani yaşamak için muhtaç hale gelmişiz, getirilmişiz
teknolojiye. Buna mecburen alıştık artık. Arada sırada, Kesiliverse ne olur
ki dediğimiz korkularımızı yaşıyoruz böyle.
Fakat mademki her şey durdu bizim için, düğmesine basılmış
makineler gibi kaldık kendimizle baş başa, kaldık doğayla, evlerimizle bir
başımıza, belki de durup düşünmek için çok güzel bir fırsattı bu. Bir günlük
bir dünyalık kesintinin hayatımızı bu denli alt üst edebilitesi olduğuna göre,
Rabbimizle olan bağlantımızın, ahiret inancımızdaki kesintinin bizim iki
cihanımızı ne denli mahvedebileceğini görebilmek için iyi bir gündü. Günde beş
kez Yaratanımızla buluşup deşarj olduğumuz en önemli iletişim aracımız olan
namazımızı kılmadığımız ya da olabildiğince geciktirdiğimiz zaman, tüm
ruhumuzun nasıl Şarj bitiyor sinyali verdiğini anlamamız için iyi bir
fırsattı. Büyük bir kısmı boşalan saatlerimizin küçük bir kısmına da olsa
unuttuğumuz, sayfalarını açmayalı haftalar, aylar olan Kur an ımızı almak için,
kaloriferlerle, ufolarla değil, vahyin sıcaklığıyla evlerimizi ısıtabilmek için
iyi bir bahaneydi. Işık gelsin diye sonuna kadar perdelerini açtığımız
pencerelerimizden, normal zamanlarda bakmaya fırsat bulamadığımız gökyüzüne
bakıp, bu harika evren için, her şeyi bize tanzim eden Rabbimize şükretmek için
tam vaktiydi... Evet, bir gün hepimiz tamamen ışıksız, elektriksiz,
internetsiz, susuz ve soğukta kalacağız. Bir gün her birerimiz hiç olmadığımız
kadar kendimizle baş başa kalacağız. İşte o gün, şaşkınlıktan donakalmamak için
bugün Rabbimizle kopan iletişim ağlarımızı yeniden güçlendirmemiz lazımdır.
Namazımızla, kitabımızla, duamızla, zikrimizle, Rabbimizin sevgisiyle tüm
bedenimizi ve kalbimizi şarj etmemiz lazımdır. Mahşer günü açıkta, açlıkla
kalmamamız için bugünden heybelerimizi doldurmamız lazımdır. Herkes yarın için
ne hazırladığına baksın (59/18) diyen kutlu mesajı can kulağıyla dinleyip,
yarınımız için, üstelik ebediyen sürecek olan bir yarın için bugünden hazırlık
yapıyor muyuz yoksa esiri olduğumuz dünyanın koşturmacasında heba olup gidiyor
muyuz gözden geçirmemiz lazımdır...