Suriye’de sahadaki dengelerin yeniden şekillendiği kritik bir eşikteyiz. Suriye medyasındaki haberlere göre, Şara yönetimi Savunma Bakanı vasıtasıyla 14 Aralık 2025’te SDG/PKK Teröristbaşına bir antlaşma planı iletmiş .
Şara yönetiminin ortaya attığı yeni plan, bazı çevrelerin iddia ettiği gibi bir “normalleşme” ya da “yeniden birleşme” girişimi değildir. Bilakis, Suriye’nin siyasi, askerî ve ekonomik yapısının PKK/SDG’ye ve onların hamisi olan ABD’ye devredilmesidir. Bu, sanıldığı gibi Suriye’nin toparlanması değil; Suriye’nin çözülmesidir.
Terörist başı Mazlum Abdi’ kod adlı Ferhat Abdi Şahin’in bu planı “Yeni Suriye” olarak sunması boşuna değildir. Çünkü bu plan, uzun yıllardır bölgeye dayatılan büyük jeopolitik projelerin bir halkasıdır.
Ve bunu açıkça ifade etmek gerekir:
📌 Bu plan, aynı zamanda Büyük İsrail Projesi’nin güncel sahadaki bir parçasıdır.
Büyük Resmi Görmeden Bu Plan Anlaşılamaz
Bölgeyi okurken sadece sahadaki aktörlere değil, onları yönlendiren stratejik hedeflere bakmak gerekir. İsrail’in, Irak’ın kuzeyinden Suriye’nin kuzeydoğusuna uzanan bir kuşağı “tampon bölge” olarak kendi lehine yeniden tasarlamak istediği uzun yıllardır bilinmektedir.
Bu kuşağın stratejik omurgası nedir?
PKK/SDG yapılanması.
ABD’nin askeri koruması, Avrupa’nın siyasi desteği ve İsrail’in bölgesel çıkarları ortak bir çizgide birleşmiş durumdadır. “Şara Planı” işte bu çizginin sahadaki en somut adımıdır.
Bunlar birer tesadüf değildir:
•PKK/SDG’ye devletimsi bir yapı kazandırılması,
•Bu yapının Suriye ordusuna paralel hâle getirilmesi,
•Türkiye sınırı boyunca ABD destekli bir terör tümeni oluşturulması,
•Petrol ve doğal gaz sahalarının PKK/SDG’ye verilmesi,
•Komuta kademesinin örgüt mensuplarına açılması…
Tüm bunlar, Büyük İsrail Projesi’nin jeopolitik ihtiyaçlarıyla birebir örtüşmektedir.
İsrail’in yıllardır dillendirdiği güvenlik doktrini şudur:
“Bizim güvenliğimiz, kuzeyde İran ve Türkiye’nin sıkıştırılması ile mümkündür.”
PKK/SDG yapılanması bu stratejinin tam merkezindedir.
Algı başka, gerçek bambaşka
Bazı çevrelerde bu plan, sanki SDG’ye yapılmış bir dayatmaymış gibi sunuluyor.
Sanki SDG/PKK büyük fedakârlık yapıyormuş gibi bir algı inşa ediliyor.
Gerçek şudur:
Dayatma PKK/SDG’ye değil; Şara’ya yapılmıştır.
Teslim olan SDG değil; Şara’dır.
PKK/SDG’nin Orduya Dönüştürülmesi
Plan, üç tümenlik paralel bir ordu kuruyor:
“Kuzeydoğu Suriye Silahlı Kuvvetleri.”
Bu, terör örgütünün resmen orduya dönüştürülmesidir.
Bu, Suriye’nin egemenliğinin çökertilmesidir.
Türkiye Sınırında ABD–PKK Koridoru
Sınır Muhafaza Tümeni’nin görevi nedir?
Suriye’nin kuzeydoğu sınırlarını korumak.
Bu sınır neresidir?
Türkiye’dir.
Yani ABD’nin eğittiği, donattığı, koruduğu bir terör ordusu, Türkiye’nin güney sınırı boyunca yerleştirilmektedir.
Bu tabloyu görmeden, bu planı anlamak mümkün değildir.
Merkezi Ordu Bölgeye Giremeyecek
Suriye ordusunun bu bölgeye girişinin yasaklanması, devletin egemenlik hakkının devridir.
Bu da tesadüf değildir.
Bu, İsrail’in kuzeyde kendi güvenlik kuşağını genişletme stratejisinin bir parçasıdır.
Dağılma Yok, Silah Bırakma Yok
PKK/SDG’nin lağvedilmesi yoktur.
Silah bırakması yoktur.
Sadece bir arma takılmaktadır.
Petrol ve Gaz Sahaları Örgüte Veriliyor
Ek maddeler daha vahimdir:
•70 örgüt mensubu Suriye Ordusunda komutan oluyor,
•Genelkurmay 2. Başkanı, Savunma ve İçişleri Bakan Yardımcıları SDG/PKK’lı oluyor,
•Petrol ve doğal gaz sahaları örgüte veriliyor.
Bu, sadece bir güvenlik projesi değil; bir devlet inşa etme projesidir.
Ve bu devletin jeopolitik yönelimini anlamak zor değildir.
Türkiye Açısından Tehlikenin Adı: Kuşatma
Türkiye’nin güney sınırı boyunca:
•ABD’nin kontrol ettiği,
•İsrail’in stratejik hedefleriyle uyumlu,
•PKK/SDG’nin yönettiği,
yeni bir kuşatma hattı kurulmaktadır.
Suriye’deki bu yeni düzen, Türkiye’nin bölgesel etkisini kırmayı, sınır hattını baskı altına almayı ve ileride daha büyük müdahaleler için zemin oluşturmayı hedefleyen bir mimaridir.
Son Söz: Büyük Resmi Görmek Cesaret İster
Bu plan, yalnızca Suriye’nin yeniden yapılandırılması değildir.
Bu plan, Büyük İsrail Projesi’nin sahadaki en güncel uygulamasıdır.
Türkiye açısından mesele şudur:
Bu kuşatma zincirinin nereye uzandığını doğru okuyamazsak, yarın çok daha ağır bedeller öderiz.
Gerçeği söylemek cesaret ister; ama devlet aklı bunu gerektirir.
Ve gerçek şudur:
Şara Planı, PKK/SDG’nin devletleşme sürecinin hızlandırılması ve Türkiye’nin güneyinde yeni bir jeopolitik kuşak oluşturulmasıdır.
Türkiye bu tabloyu doğru okumak ve gerekli tedbirleri vakit kaybetmeden almak zorundadır.