Sahnenin Dışındakiler

Abone Ol

Ahmet Hamdi Tanpınar, Sahnenin Dışındakiler de şöyle

anlatıyor:

Babamın anlattığına göre mahallemize bu son devrin

getirdiği en büyük değişiklik, yeniden yapılan evlerin ölçüsünde olmuştu.

İmparatorluk küçüldükçe, orta sınıf şehirli evi de küçülüyor, hizmetçi kadrosu

daralıyordu. Onun için bu üçüncü devirde ev hanımları, konak yavrusu denen

evleri tercihe başlamışlar ve Meşrutiyete doğru ise kutu gibi , iki bakla bir

nohut , şöyle idaresi kolay tabirleriyle tarif edilen ölçüye inmişlerdi.

İstanbul un 18. yüzyıl sonu, 19. yüzyılın başındaki bir

manzarasıdır bu. İmparatorluğun durumu kötüledikçe, hali vakti yerinde olan,

şehirli takımının bile nasıl bir ekonomik kötüleşmeye girdiğinin basit bir

izahıdır aynı zamanda. Devletin zayıflamasının halka yansımasına basit bir

örnektir aynı zamanda.

Bu durumu bugünün Türkiyesine uyarlamak mümkün müdür

acaba Ekonomi büyüyor, Türkiye zenginleşiyor dense bile bunun halka,

yoksulları zaten geçtik de orta sınıf vatandaşa bile yansımadığını bugün bile

söyleyebilmek mümkündür sanki. Ta Özal döneminde bile söylenen orta direk

öldü söylemini hatırlayalım. Türkiye nin küresel ekonomik sisteme

entegrasyonu arttıkça, orta sınıf ve alt gelir grubunun ne uzayıp ne

kısaldığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla, alt ve orta gelir sahipleri için

zayıflayan koşullar gerçektir.

Geniş halk yığınları, ceplerine giren gelirde dişe

dokunur bir artış göremezken, küçük bir kaymak tabakanın gelirden aldığı pay

artmaktadır. Gelir adaletsizliği azalmamaktadır. Alt ve orta gelir grubundaki

insanlar, tasarruf nedir bilmiyor artık. Kredi ve kredi kartları marifetiyle

geçiniyorlar, bunların yardımıyla harcıyorlar. Koca bir zenginleşiyoruz

illüzyonu var ortada. Bir uzun süreli kölelik halidir bu Ömrünü ipotek etme

durumu bir bakıma.

Tanpınar ın imparatorluk küçüldükçe evler de küçülüyor

ifadesini bugüne de uyarlayabiliriz. Ekonomi, küresel adaletsiz sistemin iyice

içine girdikçe (entegre oldukça), aslında ekonominin bağımlılığı ve

kırılganlığı da artmaktadır. Ekonomiyi sadece faiz, döviz, borsa belleyenlerin

anlayamayacağı bir şeydir bu. Küresel ekonomiye entegre olma katsayısının

artması neticesidir ki, geliri reel olarak artmayan alt ve orta gelire sahip

halkın evleri de küçülüyor bugün. Birçok aile için büyük şehirlerde 3+1 dairede

oturmak hayal olmuştur çoktan. İnsanlar, mecburen daha küçük daireleri tercih

ediyor. Bu durumu, mobilyacılar bile teyit etmekte.

Bu şu demek değil mi Türkiye de milli gelir kağıt

üzerinde artsa da insanların reel gelirleri yerinde sayıyor ve yaşam

standartlarından feragat etmek durumunda kalıyorlar. Daha geniş bir ev yerine

tam da Tanpınar ın ifadesiyle iki bakla bir nohut bir 2+1 dairede oturmak,

yaşam standardında bir gerilemedir neticede. Varsın cebinde kart sayısı,

bankadan girmiş olduğu kredinin miktarı artsın dursun!

Ekonomik yapımız, çarpık bir sitemin (kapitalizmin)

cenderesinde olduğundan, Türkiye nin ekonomik olarak büyümesi bile geniş halk

yığınlarına bir türlü yansımıyor. Bu sistemin karakteri bu; adaletsiz bir gelir

dağılımı, paranın belli odaklarda toplanması, emeğiyle geçinenlerin durumunun

iyiye doğru gitmemesi Tanpınar, 100 sene önce imparatorluğumuzun

küçülmesinden hareketle evlerin küçüldüğünü söylerken, bugün ekonomimizin

çarpık yapısından hareketle bunu görüyoruz.

Bir de büyük şehirlerdeki rant faktörü var tabii. Rant

uğruna merkezi noktaların kentsel dönüşüm adı altında boşaltılması, buradaki

orta direk vatandaşın çevreye itilmesi ve daha düşük bir yaşam standardına

mahkum olması. Merkezi noktadaki evinden çıkarılan bir kimsenin, aynı yerde

yapılacak bir evi alabilmesi mümkün olamıyor artık. Rant böyle emrediyor çünkü.

Tanpınar ın Sahnenin Dışındakiler i, bugün de var ne

yazık ki. Çoğumuz bu hariç tutulanlar danız artık.