Sağlıklı bir toplum olabilmek...

Abone Ol

Unutmamalıyız ki, dayanışma ve yardımlaşma içinde birbirimizi severek birlikte yaşamanın yolu, öfkeyi hoşgörüye, önyargıyı doğru ve gerçek anlayışa, tahammülsüzlüğü sabra, ayrılığı bütünlüğe, düşmanlığı dostluğa, kini ve nefreti sevgiye, bencilliği fedakarlığa dönüştürmek ve bütün güzellikleri birlikte paylaşmaktan geçer. Sağlıklı bir toplum olabilmek için kişisel çıkarları bir kenara bırakıp karşılıklı ilişkilerimizde doğruluk, adalet ve samimiyeti esas almalı, birbirimizi anlamaya çalışmalı, zaman zaman ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkları çatışma ve inatlaşmaya gitmeden çözmeli, yapılan bireysel hataları da hoş karşılamalı ve affetmeliyiz.

İhtirasların sınırsız hale geldiği, çok küçük menfaatlerin bile düşmanlığa ve kine yol açtığı, ikiyüzlülüğün yaygınlaştığı, yalan ve hilenin arttığı, aldatanların ve aldatılanların çoğaldığı, maddi değerlerin önemsenip manevi değerlerin dikkate alınmadığı, sözü ve davranışlarıyla örnek olan kimselerin azaldığı böyle bir zaman içerisinde, mübarek geceleri vesile kılarak; kendi özümüze dönmeli yaptıklarımızı gözden geçirmeliyiz.

Bu mübarek geceler münasebetiyle, kendimize dönelim, kalabalıklar arasında yalnızlığı ve iç hesaplaşmayı yakalayıp günahlarımıza tevbe edelim. Kendimiz, ailemiz, ülkemiz, bütün Müslümanlar ve insanlık için ALLAH a dua ve niyazda bulunalım.

Din kardeşlerimizle de tebrikleşelim, varsa dargınlarımızla barışalım. Dargınlıklara, kırgınlıklara son vermek, nefretin yerine sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü, dostluk ve kardeşliği hakim kılmak için de bize önemli fırsatlar sunmaktadır. Kırık kalpleri onaralım. Anne-babalarımızı ziyaret ederek dualarını almaya çalışalım. Akraba, eş-dost yakın ise bizzat ziyaret edilmeli, ziyaret mümkün olmayanları mektupla, telefonla, telgrafla veya mesajla tebrik edelim.

Böyle mübarek gecelerin manevi havası içinde birbirimize sevgi ile yaklaşmalıyız. İçimizdeki kin ve düşmanlıkları atmalı, kardeşçe kucaklaşmalıyız. Hep birlikte bu asil milletin yükselmesi için çalışmalıyız. Dini duygu ve düşüncelerin yaygınlaştığı bugünlerde, hayatımızda yeni sayfalar açarak; kardeşliğimizi kuvvetlendirmeli, hoşgörü, sevgi ve saygıyı elden bırakmamalı, yardımlaşmanın ve dostluğun en güzel örneklerini sergilemeliyiz. Hayatımızdan kini ve nefreti uzaklaştırmalı, düşmanlığı, karamsarlığı ve ümitsizliği kovmalıyız. Toplumun kaynaşmasında ve bütünleşmesinde, ülkemizin kalkınmasında, milletimizin huzur ve refahında üzerimize düşeni yapmalıyız. Kırdığımız gönülleri tamir etmeli, dargın olduğumuz kardeşlerimizle hemen barışmalıyız. Açları doyurmalı, yoksullara ve kimsesizlere yardım elini uzatmalı, hastaları ve düşkünleri ziyaret etmeliyiz. Anne-baba ve akrabalarla ilişkilerimizi, komşularımız ve çevremizle münasebetlerimizi güçlendirmeliyiz. Dünyaya gelmemize vesile olan anne-babamızın hayır dualarını mutlaka almalıyız. Böyle yapacak olursak Yüce Rabbimizin rızasına ermiş oluruz.

8- Dinimizce aziz ve mübarek kabul edilen diğer zamanlar, geceler gibi bu mübarek geceler hakkında da aile efradımıza, özellikle çocuklarımıza lüzumlu bilgileri vermeli, mana ve ehemmiyetini anlatmalı ve benimsetmeliyiz. Böylece onların da mübarek gecelerin feyzinden istifade etmelerine vesile olalım. Bu sebeple bu gecelerde çoluk-çocuğu sevindirelim. Maddi imkânlar elverdiği ölçüde eşimize, çocuklarımıza, bu mübarek gece hatırasına bir hediye alarak, bu mübarek gecelerin zihinlerde daha etkili bir şekilde yer almasını sağlayalım. Böylece bu mübarek gecelerin güzelliğinden ailece istifade edelim. Hiç şüphe yok ki, dinimize karşı duyduğumuz sevgi ve hürmet ana-babalarımızın bize bıraktığı güzel bir mirastır. Bu miras, bizden de çocuklarımıza kalabilecek olan en değerli mirastır.