Cuma günü camiye gittiğinizde farz namaz için saf bağlarken imam efendi, “Safları sıklaştırın, araya şeytan girmesin, Allah hepinize rahmetiyle muamele etsin” hadisini halka söylediğinde saf tutabilmek için önünüz, sağınız ve solunuza bakarak saf bağladığınızda bir de sağ ve solunuzdakilere dikkat ediniz.
Merkezi sultan camilerinde, ulu camilerde cemaati tanıyamayabilirsiniz ama mahalle ve köy camileriyle esnaf camilerinde herkes birbirini tanırlar.
Dikkat ederseniz, cami önünde, kahvede, esnaf dükkânlarında parti farklılığından dolayı tartıştığınız insanlarla camide yanı safta, omuz omuza veriyor, aynı yöne yöneliyor, aynı imama uyuyor ve “Allah’ü Ekber/En büyük Allah’tır” diyorsunuz.
İnkâra varmayan görüş ayrılıkları cami dışında sizi ayırmasın.
Biriyle tartışırken bizi birbirimizden uzaklaştıran bizim benlik putumuzun ürettiği, incir çekirdeğinden küçük aklımızın kalıbına dökerek dilimizle dışarı çıkardığımız ve adına din dediğimiz fikirlerimizdir.
Doğruluğu kesin değildir, Kur’an’ın ifadesiyle zan ifade eder.
Doğru olma ihtimali de vardır, yanlış olma ihtimali de vardır.
Kesin doğrular, Kur’an ve sahih sünnettir.
Onu öğrenmek ise bu günlerde dünyanın en zor işidir.
Okuyacak.
Karşılığında bu dünyada ne mal ne makam ne şöhret var.
Ama iki dünyada başarımızın yolu bu zoru başarmaktan geçer.
Okuyanlar da sanki mahşer yerinde kâfirlere din dersi vereceklermiş gibi bu dünyada kimseye ağzını açmadan, kimseye faydalı olmadan bir ömür boyu okuyor ve kullanılmayan bilgi kokuşmaya başlıyor.
Her halükârda biz, yönünü kıbleye dönen her insana Müslüman muamelesi yapacağız.
Yaptığı yanlışlara bakacağız, belki onun yaptığı doğrudur da bizim aldığımız yanlış eğitim onun doğrusunu bize eğri gösteriyordur.
Doğruluğun ölçüsü bizim fikirlerimiz değildir.
Bizi yaratan Rabbimizin kelamı ile onun gönderdiği Resulünün sünnetidir.
İkisine birden Ehli Sünnet çizgisi diyoruz.
Bu çizgi bizim yeşil çizgimizdir.
Ölçümüzdür.
Tevhit inancında eksikliği olmadığı halde amelde yanlış yapan insanlar ve kurumlar, ister burada olsunlar, ister dünyanın öbür ucunda olsunlar ameldeki hatasını göz önüne getirerek imanını örtme tarafına gitmeyeceğiz.
Düşman olarak nefsimiz, şeytanımız ve şeytanlaşmış İslam dışı güçler yeter.
Onlara harcayacağımız gücü amelde hatası olanlara karşı kullanarak güç kaybına uğramayalım.