Bugünleri idrâk edebildiğimiz için memnunuz, mes ûduz, bahtiyarız. Çünkü bir ay, ALLAH Teâlâ nın emirlerine uyarak nefislerimizle mücahedeye giriştik. Oruç tuttuk, günde beş vakit namazımızla birlikte teravih namazları kıldık. Tevbe ettik, duâ ettik. Rabbim kabul eylesin. Amin.
Camilerimiz, mescidlerimiz bu mübarek ay vesilesiyle ağzına kadar doldu doldu boşaldı. Vaazlar, nasihatlar dinledik. Rabbim tesiratını halk eylesin. Amin. Kur an-ı Kerim okuduk, hatimler indirdik, mukabeleler okuduk-dinledik. Zekatımızı-fitremizi verdik. Olanca gücümüzle ibadet ve taatte bulunmaya çalıştık. Rabbim kabul eylesin, Muvaffak eylesin. Amin. İşte bunun için memnunuz. İşte bunun için mes ûduz.
Neşeliyiz, çünkü insan olmanın en yüksek bilinç düzeyini, ALLAH Teâlâ ya yakın olmanın en içten sıcaklığını ve hazzını yaşıyoruz. Hüzünlüyüz, bu zaman diliminin bize yeniden hatırlattığı sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirip getirmediğimizin muhasebesi altında adeta eriyoruz. Neşeyle birlikte buruk bir mahcubiyet de duyuyoruz. Hala çevremizde boynu bükük öksüzler, mutsuz, umutsuz ve sahipsiz insanlar, doğal felaketler sonucu evlerini, yurtlarını, yakınlarını kaybeden ve çevresinden yeterince destek alamayan ülke ve bölgeler var. Evrensel bir dinin mensupları olarak evrensel bir bakış açısıyla, yeryüzündeki sosyal ve iktisadî dengesizliklerin, çıkar kavgalarının ve insan eliyle üretilen felaketlerin, gözyaşı ve acıların hala devam ettiğini görmenin, insanların birbirini yok etmek için yaptıkları yatırımın, birbirlerine yardımcı ve destek olmak için yapılan yatırımlarla kıyaslanamayacak boyutta olmasının mahcubiyetini yaşıyoruz.
Fakat mübarek Ramazan ayı geldi ve işte maalesef gitti. İlahi rahmetin bol bol serpildiği, lütuf ve ihsanın esirgenmediği; saadet, rahmet ve gufran ayının günlerini geride bıraktık. ALLAH Teâlâ aşkıyla, Peygamber sevgisiyle çarpan yürekler; bu hayırlı, bu feyizli günlerin gitmesinden, gönlünde derin bir acı duyar. Evet biz hüzünlüyüz, kederliyiz, hakikaten içlerimizde bir boşluk hissediyoruz.
"Ey şanlı Ramazan doymadık sana
Elveda diyerek gidiyor musun
Kadrini bilenler oldu ak ü pak
Sen deki o nurun yoktur bir eşi,
Müminin kalbinde yanar ateşi,
Hasretle kalbimiz bir yıl yanacak,
Neylesem bilmem ki, neler söylesem,
Unutma bizleri olmaz mı desem,
Ey şanlı Ramazan ardından, ancak."
Evet; büyük denizlere doğru akıp giden ırmaklar misali, ömrümüzden bir Ramazan ayı daha eksildi. Böyle bir Ramazan ayına bir daha erişip erişemeyeceğimizi biz bilemiyoruz. İnşaALLAH daha birçok Ramazanlara kavuşuruz ve ihya etmeye muvaffak oluruz.
Elhamdülillah idrak edip ihya etmeye çalıştığımız mübarek Ramazan ayı, biz günahkar kullara yüce Rabbimizin lutfettiği bir rahmet denizi idi. Hepimiz tuttuğumuz oruçlarla, yaptığımız tevbe-istiğfar ve diğer ibadet-taatlerle bu rahmet denizinde yıkandık, tertemiz olduk. Çünkü Ebu Hureyre (R.A.)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) efendimiz:
"Kim, iman ederek ve mükâfatını sadece ALLAH Teâlâ dan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, onun geçmiş günahları mağfiret olunur" buyurmuşlardır. (Buhari, İman: 28, Leyletu l-Kadr: l, Savm: 6; Müslim, Sıyam: 3, 20, Müsafirin:175; Ebu Davud, Ramazan: l, Savm: 57; Tirmizi, Savm l, Cennet: 4; Nesai, Sıyam: 39; İbn-i Mace, İkame:173; Sıyam:2, 33; Darimi, Savm:44, A.b.Hanbel, 2/232) Neticede felaha erdik, elhamdülillah. Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
"Batıl inançlardan, kötü ahlaklardan iyice temizlenen, arınan ve Rabbisinin adını zikredip de namaz kılan kimse muhakkak felaha ermiş, korktuğundan emin, umduğuna nail olmuştur." (A la sûresi: 14-15)