Gündem

Saadet Partisi'nden İsrail protestosu... İstanbul İl Başkanı Yalçınkaya: Bütün halkımızı İsrail zulmüne karşı dirençlerini daha da arttırmaya davet ediyorum

Saadet Partisi, Gazze'ye insani yardım ulaştırmak için yola çıkan ve aralarında milletvekilleri Necmettin Çalışkan, Mehmet Atmaca ve Sema Silkin Ün'ün bulunduğu Vicdan Gemisi'ne İsrail'in saldırısını Eminönü'nde protesto etti.

Loading...

Abone Ol

Saadet Partisi'nin Eminönü’nde düzenlediği eylemde konuşan Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Tuğrul Yalçınkaya, İsrail halkı korkaktır. İsrail ordusu korkaktır. Milletvekillerimiz de vicdan gemisinde, vicdan gemisindeki insanlarımıza da bir zarar veremeyeceğine ben yürekten inanıyorum. Fakat milletvekillerimizin de oradaki insanlarımızın da bir an önce ülkeye dönmeleri, ülke idarecilerimizin sorumluluğu alanındadır. Bir an önce bu sorumluluklarını yerine getirmelerini ben rica ediyorum. Bütün halkımızı sokaklarda, meydanlarda, İsrail zulmüne karşı dirençlerini daha da arttırmaya davet ediyorum” dedi.

Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Tuğrul Yalçınkaya, yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Türk milletinin tamamına yapılmış bir saldırıdır”

“Bugün burada 70 yıldır Filistin'de devam eden bir işgalin, sömürünün katliamın bugün artık dayanılmaz noktaya geldiği bir durum karşısında İsrail'i protesto etmek için ve son giden Vicdan gemisin de içerisinde partimizin de üç tane milletvekilinin bulunduğu bir geminin İsrail tarafından alıkonuldu, bunu protesto etmek için buradayız. Milletvekillerimizin de içinde bulunmuş olduğu gemiye yapılan saldırı aslında sadece milletvekillerimize yapılmış değildir. Türk milletinin tamamına yapılmış bir saldırıdır. Milletvekili olmaları hasebiyle Türk devletine yapılmış bir saldırıdır. Dolayısıyla biz öncelikle uzun yıllardır zaten idarecilerimizi uyardığımız gibi tekrar şiddetli bir şekilde uyarıyoruz. Türk devletine karşı yapılmış olan bu saldırıyı millet olarak biz arkanızda duracağız. Bir an önce milletvekillerimizin ve oradaki insanlarımızın kurtulması için her türlü girişimi yapmalarını biz idarecilerimizden talep ediyoruz. Diplomatik olarak yapılması gereken uluslararası arenada yapılması gereken bütün işlemlerin yapılmasını acilen talep ediyoruz. Türkiye'yle İsrail arasındaki gerek ticari gerek gerek diplomatik bütün ilişkilerinin bugün itibariyle kesilmesini biz hükümetimizden talep ediyoruz.

İsrail'in bu saldırılarının durdurulması için harekete geçilsin

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 85 milyon nüfusuyla sadece Anadolu'da bin yıllık tarihiyle şu üç günlük tabirimi hiç kimse de mazur görmesin üç buçuk soytarı İsrail devletinin karşısında 85 milyon insanımızın ve bin yıllık tarihimizi komik duruma düşürmemeleri gerekir. Bu idarecilerimizin sorumluluğunda olan bir şeydir. Ülke olarak biz millet olarak desteğimizi vermeye hazırız. Ülke olarak biz İsrail'in zulmünü de durdurmaya hakim, durdurmaya yeterli bir ülkeyiz. Bunun en kısa zamanda başarılabilmesi yapılabilmesi için biz idarecilerimize acilen İsrail'in bu saldırıların durdurulması için harekete geçmelerini istiyoruz. Bu sadece kınamayla olacak bir şey değildir. Ben dün yine Sumud Filosunda yola çıkan kahraman kardeşlerimizi karşılamak için havaalanındaydık. Orada onların ifadelerini duydukça İsrail'in zulmü bir yana, yaptıkları zulmün bizim ülkemiz içerisindeki bağlantılarını duymak insanı ayrıca kahrediyor. Orada bir kardeşimizin ifadesi aynen şuydu. Bizi ters kelepçe yaparak yere yatıran sözde İsrail askerlerinin bize Türkçe hakaret etmiş olmaları ve kendilerinin Türk vatandaşı olmaları bizi ayrıca kahretti.

“Milyonlarca halk belki ordulara bile ihtiyaç duymadan Gazze'ye yürüyerek tükürüğüyle İsrail ordusunu boğacak ve bu zulmü sonlandıracaktır”

Uzun yıllardır Saadet Partisi olarak biz bunu uzun zamandır dile getiriyoruz. İsrail'de mazlum insanları katletmek için gidip savaşıp tekrar bu ülkeye dönüp bu ülkenin imkanlarından faydalanan insanların vatandaşlığının derhal iptal edilmesi, derhal yurtdışı yapılmasını yurt dışına gönderilmesini kendi ülkelerine gönderilmesini de ayrıca talep ediyoruz. Şuna inanıyorum ben. İsrail, uluslararası arenada artık köşeye sıkıştı. İsrail tarihinin hatta siyonizm tarihinin en büyük sıkışmışlığını yaşıyor. Dünya insanlığının tamamı İsrail'in aslında sadece Filistin'in sadece Gazze’nin, sadece Filistinlilerin değil, tüm insanlığın düşmanı olduğunun farkına vardı. Bu saatten sonra yapılması gereken halklar açısından şu, bu kahramanca kalkışmalarını, bu kahramanca direnişlerini daha da fazla arttırarak her ülke halkı kendi idarecilerini baskılamak durumundadır. Eğer ülkelerin dünya ülkelerinin idarecilerinin İsrail'e karşı o gizemli ses çıkarmamalarının nedenini biz bilemiyoruz ama. Ülkelerin idarecileri, halklarının önündeki engelleri kaldırmış olsa, milyonlarca, milyarlarca halk belki ordulara bile ihtiyaç duymadan Gazze'ye yürüyerek tükürüğüyle İsrail ordusunu boğacak ve bu zulmü sonlandıracaktır.

“Türkiye'nin öncülüğünü çektiği bir gücün İsrail'e güç kullanmak için ortaya çıkması lazım”

Ben ülkemizde ve dünyadaki bütün halkların direnişlerini arttırmalarını, kendi ülkelerinin idarecilerini İsrail'e karşı yaptırımda bulunmaları hususunda daha fazla dayanışma içerisinde olmalarını daha fazla seslerini yükseltmelerini rica ediyorum talep ediyorum. İsrail'le alakalı bir anlaşmadan bahsediliyor. İsrail anlaşmalara saygı duyacak bir ülke olmuş olsaydı Birleşmiş Milletler'in İsrail'le ilgili almış olduğu bütün kararların kaç tanesine uydu? Hiçbir tanesine uymadı. Bugün İsrail'in yapmış olduğu zaten uluslararası hukuka aykırı değil mi? Savaş hukukuna aykırı değil mi? Var olan uluslararası hukuka uymayan İsrail, Birleşmiş Milletler'in almış olduğu onca kararlara uymadan hiçbir ırk ayırt etmeden, hiçbir din ayırt etmeden Gazze'de, Filistin'de hatta diplomat ayırt etmeden sağlıkçı diye ayırt etmeden gazeteci diye ayırt etmeden katlediyor olması İsrail'in bundan sonra yapılacak olan sözle anlaşmalara da uymayacağının göstergesi değil midir? O yüzden bir an önce İsrail anlaşmalarla durmayacağını anlamak lazım. Bir an önce özellikle Türkiye'nin öncülüğünü çektiği bir gücün İsrail'e güç kullanmak için ortaya çıkması lazım. Öncülük yapması lazım.

“57 tane İslam ülkesi lideri bu gerçeği bildiğiniz halde bu kadar zulme nasıl katlanıyorsunuz”

Rahmetli Erbakan Hocamız hep ifade ederdi. Geçmişte İsrail'in yapmış olduğu uygulamaları göz önünde bulundurarak bunu söylerdi. İsrail laftan değil, İsrail güçten anlar. İsrail'in karşısına anlaşma değil, sözleşme değil güçle çıkmak durumunda. Şimdi ben burada soruyorum. Avrupa ülkelerindeki tepkiyi ben takdirle karşılıyorum. Avrupa ülkelerinin halklarına yürekten ben teşekkür ediyorum. Fakat biraz da şöyle bakmak lazım. Avrupa ülkelerinden önce bu problem İslam ülkelerinin problemidir. Bu problem İslam ülkelerinin bağrında oluşmuş olan bir çıbanın tedavi edilmesi problemidir. Bu durumda 57 İslam ülkesinin idarecilerine şunu sormak istiyorum. Biz bunu defaatlerce sorduk. İki milyar insan, iki milyar insan gücümüz var. 57 devlet, 57 ordu. Milyonlarca bizim evlatlarımızdan oluşan İslam ülkelerinin orduları sizin emrinizde değil mi? 57 tane İslam ülkesinin 57 tane ordusunun elinde bulunan milyarlarca dolarlık silahlar sizin emrinizde değil mi? Birbirinize karşı kullanmış olduğunuz o silahları İsrail'e karşı İsrail terörüne karşı kullanmanızı engelleyen sebep nedir? Bugün bırakın 57 İslam ülkesi, beş tane İslam ülkesi bir araya gelse ordularını ve silahlarını İsrail'e karşı kullanacağını ilan etse emin olun bir saat sonra İsrail Gazze'deki zulmünü durdurur. Şunu anlamaya çalışıyoruz biz. 57 tane İslam ülkesi lideri bu gerçeği bildiğiniz halde bu kadar zulme nasıl katlanıyorsunuz? Bu gerçeği niye harekete geçirmiyorsunuz? Bu gerçeği harekete geçirmemenizin arkasındaki neden nedir? Bunu anlamak istiyoruz.

"İsrail'e karşı bu güçleri niye kullanmıyorlar"

Bütün bunlara rağmen, İsrail'e karşı sizin diyet borcunuz olabilir. İsrail'e karşı korkunuz olabilir. Ama biz şunu ifade ediyoruz. Halklarınız arkanızda. Siz işaret verdiğiniz zaman ordunuz arkanızda. Korktuklarınızla başınıza gelmeyecek emin olun. Biz gerekirse İsrail karşısında ordularımızla, halkımızla sizi de koruyacağız. Allah aşkına artık bu kadar zulmü durdurmak için harekete geçin. Bütün İslam ülkelerinin halklarının, kendi idarecilerine bu soruyu sormasını biz talep ediyoruz. Her ülkenin ordusu var. Biraz önce de ifade ettim. İslam ülkelerinin ordular ve İslam ülkelerinin silahları sadece kendi içerisindeki etnik çatışmalar için etnik çatışmalar üzerinde kullanmak için mi bu kadar orduyu besliyorlar? Bu kadar silah satıyorlar. Yani ülkeler içerisindeki Kürt, Türk, Arap, Acem Şii, Sünni, bu gruplar birbirleriyle daha fazla çatışması için birbirlerini daha fazla öldürmesi için mi İslam ülkeleri silah satın alıyor ordu besliyor. İsrail'e karşı bu güçleri niye kullanmıyorlar. Bunu kullanmalarını özellikle talep ediyoruz.

"İsrail halkı korkaktır. İsrail ordusu korkaktır"

Ben İsrail'in geleceğinin İsrail'in o geleceğinin olmadığını, İsrail'in sonunun 7 Ekim'de başladığına yürekten inanıyorum. Halklar olarak daha fazla direndiğimiz durumda bir ortamda İsrail zaten dünya halkları nezdinde esir olmuştur. Dünya halkları İsrail'inin yapmış olduğu bütün ürünlerini de boykotlarını başlatmışlardır. Ben halklarımızın daha fazla direnmeleri durumunda idarecilerimizi de harekete geçireceğine yürekten inanıyorum. Katılımlarından dolayı ben yürekten bütün kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Umut ediyorum ki İsrail halkı korkaktır. İsrail ordusu korkaktır. Milletvekillerimizin de vicdan gemisinde vicdan gemisindeki insanlarımızı da bir zarar veremeyeceğine ben yürekten inanıyorum. Fakat milletvekillerimizin de oradaki insanlarımızın da bir an önce ülkeye dönmeleri, ülke idarecilerimizin sorumluluğu alanındadır. Bir an önce bu sorumluluklarını yerine getirmelerini ben rica ediyorum. Direnişimize devam edeceğiz. Bütün halkımızı sokaklarda, meydanlarda, İsrail zulmüne karşı dirençlerini daha da arttırmaya davet ediyorum”

“Uluslararası arenada ülkemizin itibarını da zedeleyecek bir durumdur”

Yalçınkaya, “Gemi ile bir iletişim sağlanabildi mi” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“En son sabah 05.30’da bir sinyal alındı ondan sonra bir bağlantı kesildi şu anda bir bağlantı yok. Tahminimiz Aşdod Limanı'na doğru götürülüyor olmaları muhtemelen. Daha önceki Sumud gemisinde esir aldıkları vatandaşlara yapmış oldukları muameleleri yaparak onları da deport edecekler biz buna inanıyoruz. Biraz önce de ifade ettim onlara herhangi bir fiziki zarar getireceklerine ben inanmıyorum. Fakat bu defa durum çok daha ciddi. Uluslararası arenada ülkemizin itibarını da zedeleyecek bir durumdur. Devletimizin üç tane milletvekili orada. Bu konuda daha da hassas olması gerekir ülkenin. Bir an önce İsrail'in onları serbest bırakması gerektiği konusundaki her türlü adımı atmaları gerekir.  Ben idarecilerimize, özellikle hükümete ve Cumhurbaşkanımızı bir an önce İsrail'e karşı bu yaptırımı yapmaya davet ediyorum.”