1998’de Rusya’da enflasyonun %84’lere ulaşması ve bunun sonucu olarak Inkombank, Oneximbank ve Tokobank’ın kapanması ve tüm sektörlerde krizin ayak sesleri yükselirken, o dönemde sol kanadın hâkimiyetindeki Federal Meclis’in aşağı kanadı Devlet Duması ( Gosudarstvennaya Duma) Yeltsin’e yönelik engelleyici tavırlar sergiliyordu. Bunun üzerine Rusya Devlet Başkanı Yeltsin, Valdai Hills’teki tatilini yarıda keserek Moskova’ya geri dönerek Federal Güvenlik Servisi Şefi Nikolay Kovalyov’u görevden alıp yerine Vladimir Putin’i göreve getirmişti.
Rusya’da 1998 kriziyle göreve gelen Vladimir Putin, 2008’de yaşanan global ekonomik kriz sırasında petrolün ani düşüşü karşısında Rus ekonomisinin derinden sarsılması üzerine, `Putin’in Zaruri Katkı Raketi’ (Putin’s Protection Racket) adlı ekonomik paket ile krizin önlenmesini sağlamaya çalıştı.
2014 yılında ise Ruble’nin Dolar karşısında büyük değer kaybetmesi karşısında daha önceden iki kriz dönemini bizzat yaşayan Putin, 2014 yılı değerlendirme toplantısında basın karşısına geçip üç saat boyunca rahat bir tavırla Batı’nın başta Kremlin’in Ukrayna karşısındaki neo-emperyalist tutumunu bahane ederek, Rusya’ya karşı uyguladığı ambargo ve bunun sonucunda ortaya çıkarılan ekonomik problemlerin üstesinden iki yıl içerisinde gelebileceklerini ve Batı’nın Rusya’nın önüne çıkarmaya çalıştığı `Goliath’ı (Dev) alt edebileceklerini ifade ederken daha önceden yaşadığı iki önemli krizi aştıkları gibi, bu krizin de atlatılacağının kararlılığını ortaya koymaya çalıştı.
Aslında Batı, Rusya’yı zımni (virtual) olarak yeni Berlin Duvarı kurmakla itham ederken, Putin ise, Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra NATO’nun doğuya doğru genişlemeyeceğine dair yetkililerin açıklama yapmalarına rağmen, genişlemenin hâlâ devam etmekte olduğunu ve Rusya’ya karşı kıskaç politikalarının uygulanmaya çalışıldığını ortaya koymaya çalışmaktadır.
Aslında, Ortadoğu’da yaşanan kriz dolayısıyla petrol fiyatlarındaki düşüşler Rusya gibi petrol üreticisi ülkeleri derinden etkilemesi beklenen bir gelişmeydi. Ortadoğu, Ukrayna ve Kırım politikalarında geri adım atmaktan imtina gösteren Rus yönetimini dize getirmek amacıyla uygulanan ekonomik ambargoya ek olarak, petrol fiyatlarının bir silah gibi kullanılması sonucu varil başına petrol fiyatlarında ortaya çıkan hızlı düşüşler ve FED’in son kararları düşündürücü olsa gerek.
Rusya, dünyanın ikinci büyük doğalgaz ve üçüncü en büyük petrol üreticisi konumunda olup, Rus ekonomisi, hidrokarbon, petrol ve doğalgaz gelirlerine endeksli olup, bu durum federal bütçenin %50’sine tekabül etmektedir. Rusya’nın ihracat gelirlerinin de %70 oranında doğalgaz, petrol ve petrol ürünlerine dayalı olması ister istemez İran’da olduğu gibi, Rusya ekonomisinin de dış etkilerden etkilenmesi gayet normaldir. Vladimir Putin’in Türkiye ziyaretini de bu noktada değerlendirmede fayda vardır.
Rusya’da yaşanan kriz başta Türkiye olmak üzere, Rusya ile yakın ticari ilişkiler içerisinde olan ülkeleri de yakından ilgilendirmektedir. 1998’de Rusya’da yaşanan kriz, Türkiye’de bavul ticaretini yakından etkilemişti. 2014 krizi ise, Laleli ile sınırlı olacağa benzemiyor gibi. Turizm sektöründe Ruslara yönelik yapılan yatırımların da bu krizden etkilenmesi kuvvetle muhtemeldir. Türkiye, Rusya krizini faydaya çevirebilecek önemli potansiyele sahip bir ülkedir, bu nedenle daha kararlı ve kalıcı adımların atılması kaçınılmaz bir zarurettir.
Burada bir gerçeği vurgulamak gerekirse, Sovyetler Birliği’nin en son ve Rusya Federasyonu’nun ilk olağanüstü yetkili büyükelçisi Albert Çernişev’in dönemin Refah Partisi’ni ziyaretinde Genel Başkan Pr. Dr. Necmettin Erbakan ile yaptığı uzun görüşme hâlâ zihnimde. Erbakan, Albert Çernişev’e bugün Rusya’da yaşanan olayları o ziyaret sırasında dile getirmiş ve çeşitli örneklerle gerçekleri bir bir ortaya koymaya çalışmıştı.
Erbakan’ın bu görüşmede; `sizler, seksen-doksan yıl vahşi kapitalizmi eleştirdiniz, şimdi de dönüp bu düzeni Rusya’ya adapte etmeye çalışıyorsunuz. Bu şekilde Rusya’nın kurtuluşu söz konusu olamaz’ deyip Adil Düzen’in ana hatlarını kendisine açıklayınca, Rusya Büyükelçisi Çernişev, Erbakan’a hak vererek, Adil Düzen konusunda Rusya Büyükelçiliği’nde kendilerine brifing verilmesini rica etmişti.
Sonuç olarak, 2015 yılında Türkiye için de şimdiden felaket senaryoları hazırlanmaya çalışılmaktadır. Rusya ve İran’ı derinden etkileyen krizin bu sefer Türkiye’yi ‘teğet geçmesi’ zor bir ihtimaldir. Türkiye gibi ‘üretim sanayisi’ zayıf olan ve ürettiğini de dışarıdan ithalat eden, enerji bakımından dışarıya bağımlı ve sürekli cari açığı artan ülkelerin ayakta durabilmesi ancak sıkı ekonomik tedbirlerle ve kalıcı uygulamalarla mümkün olabilmektedir.