Rusya ile ABD nin birlikte aynı hedefe yürüdüğüne vurgu
yaparken AB ülkelerini bu oyunun dışında tutuyor değilim. Genellikle Batı
kavramı içinde birlikte tanımlanan ABD ve AB ile Rusya nın da farklı
medeniyetlerin mensubu olmadığı düşünüldüğünde İslam dünyası söz konusu
olduğunda Rusya ile Batı nın ortak hareket ediyor olmasının yadırganacak bir
yanı yok. Sadece, uzun yıllar Batı denildiğinde ABD ve AB ülkeleri bir tarafta,
Rusya ve müttefikleri karşı tarafta konumlandırıldı ve sürekli propaganda soncu
sanki Rusya ile ABD nin farklı medeniyetleri temsil ettiği gibi bir görüntü
verildi. Hâlbuki gerçek böyle değildi. İki tarafta sömürgeciydi ve materyalist
Batı medeniyetin temsilcileriydi. Dünyanın sömürülecek ülkeleri bu iki blok
arasında paylaşılmış, bunun anlaşmaları imzalanmış, gelişmekte olan ülkeler iki
sömürgeciden birini tercihe zorlanmıştı. Hâlbuki hangisi tercih edilirse
edilsin sömürü söz konusuydu. Varılan anlaşma gereği iki sömürgeci blok da
paylarına düşen alanı sömürmenin keyfini çıkarırken arada bir Batılı
sömürgeciler ya da Rus emperyalizmine karşı ortaya çıkacak ayaklanmanın
bastırılmasında iki blok birbirine destek veriyor, Yeter artık. Sömürülmek
istemiyoruz. Özgürlüğümüzü yaşamak istiyoruz seslerini birlikte bastırdılar.
Sovyetler Birliği nin dağılması ile iki kutuplu dünyanın
yerinde tek kutupluluğun hâkim olduğu düşünülürken özellikle Arap Baharı diye
sunulan gelişmelerle birlikte gelinen noktada eskiden farklı olmayan bir
görüntü ortaya çıktı. Suriye de Esad rejiminin Türkiye sınırına yerleşmesi için
Rusya nın destek verdiği bu gelişme karşısında ABD nin destek veren tavrı,
Kaddafi nin öldürülmesinin ardından Libya nın karmaşaya sürüklenmesinin
ardından ABD ve Rusya dan Libya da ortak operasyonun gündeme gelmesi bu iki
sömürgeci gücün sömürüdeki işbirliğinin açık ifadesidir.
Suriye de yaşananlar bu ülkeyi perişan ederken,
milyonlarca insan hayatını kaybederken Rusya ve ABD nin hedefinin sadece
Suriye yi karıştırmak ve paylaşmaktan ibaret olmadığı, esas hedefin Türkiye
olduğu ve bu hususta Batı ile Rusya nın ortak hareket ettikleri düşünüldüğünde
artık sömürgeci güçlerin gösterdiği ile yetinmeyerek gizlenen hedefin görülmesi
ve ona göre hareket edilmesi gerekiyor. Bir yandan ABD nin YPG ve PKK ya
verdiği silahların Türkiye ye doğrulduğu, Rusya nın ise Esad güçlerinin yanında
yer alarak bir yandan Esad yönetiminin ayakta kalması sağlanırken bir yandan
YPG nin karşısında olan muhalif güçler Rusya nın hedefi oluyor. Kısacası, YPG
hem ABD ve koalisyon güçleri hem de Rusya tarafından destekleniyor. YPG nin
hedefini PKK ile ortaklık oluşturduğuna göre bölgemizdeki tüm gelişmelerin
nihai hedefinin Türkiye olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Dünkü yazımda dikkat çekmeye çalıştığım gibi Kuzey Irak
Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Barzani nin ya ABD gezisi sırasında ya da bir
ABD li üst düzey bir yetkilinin Türkiye ve bölgeyi ziyareti sırasında
bağımsızlığa çok yakın oldukları açıklamasını yapmasını doğru okumak
gerekiyor. Tüm bu birlikteliklerin büyük Kürdistan projesinin hayata
geçirilmesi için atılan adımlar olduğunu görmek gerekiyor. Eğer Rusya ve ABD
Suriye de Esad yönetiminin yanında bir de PYD nin kontrol ettiği alanın
sınırlarını belirmemeye çalışıyorlar. PKK ya desteklerini 40 yıla yakın bir
süreden beri sürdürüyorlarsa bunların birer tesadüf eğil, bir planın uygulaması
olduğun görmek, ona göre hareket etmek gerekiyor. Bu hususta da toplumumuzda
ortak bir hareketin oluşması şarttır. Özellikle yönetici konumunda olanlar ABD
ve Rusya nın bir takım hareketlerini dillendirmelerinin fazla bir anlamı olmuyor.
Çünkü bu açıklamaların gerçeğini artık herkes biliyor. Önemli olan bu
gerçeklere rağmen millet ve iktidar olarak ne yapacağımızdır. Daha doğrusu ne
yapabileceğimizi birlik halinde sömürgecilere göstermek durumundayız.