Rusya ile sorunların aşılmazlığı

Abone Ol

Rusya ile Türkiye arasında Rus uçağının düşürülmesiyle

başlayan gerginliğin, siyasal söz düellosuyla keskin kutuplaşmaya dönüşme

eğilimi göstermesi taraflar arasında antagonistik (ters sinerjistik-düşmanca)

etkiyi de beraberinde getirmiştir.

Ermenistan, Yunanistan gibi dış aktörlerin Türkiye ye

karşı duydukları apriori (ön yargılı) nefretleri bu krizle birlikte fırsata

çevirip Rusya nın yanında boy göstermeye çalışmaları beklenen bir gelişme oldu.

Bu olayın politik arka planına baktığımızda, daha düne

kadar Rus-Türk yakınlaşmasından büyük endişe duyan ve bu konuda Türkiye ye

karşı güven krizi yaşayan Batı, uçak krizi bahanesiyle Türkiye ye yeniden kucak

açarak yeni bir kucaklaşma hamlesi başlatmış olması dikkat çekicidir.

Putin, ülkesinin iç politikasına dönük mesaj

niteliğindeki Türkiye ile krizi tırmandıracak yeni tehditkâr hamleleri ise

şiddet politikalarını azaltma (de-escalate) yerine, alevlendirmeye yönelik olsa

gerek. Putin, devletlerarası sorunu iç politikaya tahvil ederek, kendinden

menkul ifadelerle, güçlü ve kararlı bir imaj ortaya koymak suretiyle, geleceğe

yönelik ve şimdiden öngörülmeyen sonuçları üstü örtük şekilde tehdit unsuru

olarak belirtmesi tetikleyici bir neden oluşturmaktadır.

Türkiye-Rusya arasında baş göstermeye başlayan politik

istikrarsızlık, ister istemez Türkiye ile Batı arasındaki yakınlaşmaya hızlı

bir ivme kazandırırken, Türkiye ile Rusya arasındaki uzaklaşmayı da beraberinde

getirmiştir.

Her iki ülke dinamiklerinin potansiyelini, iki ülke

ilişkilerini tehlikeye sokacak şekilde harekete geçirme arzusu salt iki ülkeyi

değil, bölge ülkelerini de olumsuz ve geniş ölçekte etkileyebilecek, barışçıl

ortamı dinamitleyebilecek boyutlarda seyretmesi kuvvetle muhtemeldir.

Rusya da doksanlı yıllarda gerçekleşen prestroyka

(yeniden yapılanma), glasnost (açıklık) ve demokratizatsiya

(demokratikleşme) sacayağının mimarı Mihail Gorbaçov un Ankara ve Moskova

yönetimlerine uzlaşı için diyalog çağrısında bulunması sağduyulu bir yaklaşımın

güzel bir örneğini oluşturmaktadır.

Rusya ve Türkiye arasında büyük gelişme gösteren

sosyo-ekonomik ve kültürel dinamiklerin her iki ülkeyi yakınlaştırması bölge

istikrarı ve refahı açısından büyük önem taşımaktadır. Rusya, Türkiye nin

bölgedeki en büyük stratejik ticari partneri konumunda olup, iki ülke arasındaki

ilişkilerin zarar görmeyeceği bir düzeyde seyretmesi hayati ehemmiyet

oluşturmaktadır.

Eski Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan ın eski Rusya

Büyükelçisi Albert Çernişev ile başlattığı diyalog girişimi mevcut sorunların

çözümünde örnek oluşturacak niteliktedir. Bu nedenle, her iki ülkenin daha

yapıcı politikaları benimseyerek emin adımlarla bu zor sürecin üstesinden

gelmeleri pekâlâ mümkün olabilir.

Suçlayıcı ve ötekileştirici söylemlerle sorunun çözümü

pekâlâ mümkün değildir. Türkiye yi yanlış politikalarla yalnızlaştıran ve

komşularla sıfır sorun politikasıyla sıfır komşu oluşturan hükümetin yanlış

dış politika anlayışı Rusya kriziyle yeni bir ivme kazanmıştır.

ABD nin başını çektiği Koalisyon Güçleri, kaypak

politikalarla Türkiye yi Suriye politikasında adeta ateş çemberinin içine

iterken, Rusya ile karşı karşıya getirmek suretiyle yeni bir süreci

başlatmışlardır.

Ezcümle, Rusya ile mevcut sorunların aşılmasında teenni

ile hareket ederek, sorunun üstesinden gelebilecek gerekli adımların atmasında

büyük fayda olduğu su götürmez bir gerçektir.