Romanyalı rahibeve şık kaatiller

Abone Ol

Tarihlerini çok çabuk unutmuşlardı ki; son senelerde Müslümanları "vahşet" kavramı ile yanyana getirebiliyorlardı. Romanyalı rahibenin çarmıha gerilmesi, hıristiyan rahiplerin cinayet geçmişinin, modern çağda da sürdürüldüğü gerçeğini ortaya çıkardı.

Olmaz ya. Olay bir Kur ân kursunda cereyan etse, yer yerinden oynardı. Ki içi-dışı bir, aydınlık eğitim merkezleri olan Kur ân okullarında böyle bir vahşete tarih asla tanıklık etmedi. Zira İslâm ın esenliğinde; kadın düşmanlığı ve cinayet, işkence; mevcut değil. Ama "Romanyalı Rahibe" olayı çok az gazetede yer aldı. Bizim batıcılar için, "şık insanlar, Avrupalılar; kaatil olamazlar" hükmü o kadar büyük genel geçer idi ki.

Kimbilir kaç manastırda benzer olaylar vuku buluyor. Ama Romanya daki her nasılsa dışarıya aksediyor. 23 yaşındaki genç rahibe manastırın rahipleri tarafından "deli" bulunuyor. Çarmıha geriliyor. Hıristiyanlığın işkence geleneği gereği; ağzına bir bez parçası tıkılarak, acı haykırışları ile etrafı rahatsız etmemesi sağlanıyor. Üç gün boyunca soğuk bir mahzende, aç-susuz olarak çarmıha çivilenen rahibe sonunda ölüyor.

Rahiplerin amacı; ortaçağda ve yakın çağda kaldığını sandığımız; insanların yakılması ve kurban edilmesine sebep olan, "kötü ruhlardan arındırılması" imiş. Rahibenin hayatını kaybetmesini Avrupa basını önemli bulmuyor. Müslümanlığa karşı hıristiyanlığı önceleyen Türkiye eliti; cinayeti görmezden gelmeye kalkışma suçunu bir kez daha ifa ediyor.

Fakat kadın düşmanı, hıristiyan din adamları tarihte böylesi milyonlarca cinayete imza attılar. Yakın geçmişe kadar cadı avları düzenlediler. Kilisenin, "af kağıdı" satan kutsal görevlileri ilgilerini tuhaf davranışlı kadınlara kaydırıp, cadı avları neticesinde yüzbinlerce kadın işkence görüp hunharca katledilip, yakıldı. İşkenceler ile, binlerce kadına, şeytanın verdiği görevle gökyüzünde uçtukları, şeytanla seks yaptıkları, bir hayvana dönüşebildikleri itiraf ettirildi. Suçlanan herkes öldürüldü. Kurbanların sayısının iki milyonu bulduğu ifade edildi.

Papa IX. Gregory cadıların öldürülmesini 1200 lerde yasallaştırdı. XV. yüzyılda çılgınlık boyutunu aldı. Papa 8. İnnocent cadıların gerçekten varolduğu yolunda bir bildirge yayınladı. Cadıların varlıklarından şüphe etmek bile sapkınlık kabul edildi. İnfazlar arttı. Cumanus 41 kadını yaktı.Meslektaşı; İtalya da, 100 kişiyi yaktı.

Dominik engizisyoncuları Sprenger ve Kramer, "Cadıların Çekici" adlı kitaplarını yayınladı. Bu kitap cadıların yaptığı büyüleri, hayaletleri, şeytanları anlatıyordu.Kötü kadınların ekinleri nasıl soldurduğu, çocukları yediği, hastalıklara neden olduğu ve büyüler hazırladıklarını tarif ediyordu. Kitap cadıların cinsellikleriyle doluydu ve tüm kadınları hafif ve tehlikeli gösteriyordu. "Cadılığın esasında kadınlık tutkusu vardır" diye yazmışlardı. Modern psikoloji, bu rahiplerin yaşadığı psikoseksüel bozukluğa bir isim koyabiliyor ve onları hasta olarak adlandırıyor. Ama yüzlerce yıl, kadınlar korkunç ölümlere gönderilirken bu, el kitabı olarak kullanıldı.

Cadı avları Fransa, Almanya, Macaristan, İspanya, İtalya, İsviçre, İsveç, İngiltere gibi Avrupa nın her köşesinde yapıldı. Kurbanların çoğu tuhaflıklarıyla ünlenmiş yaşlı kadınlardı. Diğerleri genç ve hoş kadınlardı. Kıta Avrupasında yakılan cadıların çoğu arkadaşlarından işkenceyle isimleri alınmış basit halk kadınları idi.

Standart Engizisyon yöntemi, cadıyı yakaladıktan sonra, vücudundaki tüm tüylerin kazınması ve sivri uçlu bir cisimle derilerinin kesilmesiydi. "Cadılar Çekici" isimli kitapta, her cadının üzerinde şeytanın bir işareti olduğu yazıyordu. Bu işaret cadının vücuduna sert ve sivri bir cisim batırılarak bulunabiliyordu.

İşkence tüyler ürperten cinstendi. Önce tırnaklar sökülürdü. Göğüslere ateşte kızmış demirler bastırılırdı. Bedenler işkence tahtalarına ve tekerleklere bağlanırdı. İşkence gören her kurban, itirafta bulunur, itiraftan sonra da cezası infaz edilirdi.

Kilise kayıtları bu itiraflar ile dolu idi. Bu kayıtlarda İturenli Maria kendisinin ve kardeşinin atlara dönüşüp gökyüzüne ilerlediklerini kabul etti. Fransa nın bir bölgesinde ise 600 kadın, şeytanla ilişkiye girdiği itirafında bulundu.

Tüm ölümlerin hesabını çıkarmak mümkün değil. Bazı tarihçilerin kayıtları duruyor ama birçoğu da kayıp. Çeşitli kayıtlar, Alsace de 5 bin, Bamberg de 900, Bavyera da 2 bin, Vaud da 311, Greoble da 167, Wurzburg da 157, Saksonya da bir günde 133 cadının öldürüldüğünü rapor ediyor. Bazı köylerin ise tümü yok edilmişti.

Bu çılgınlık 18. yüzyıla kadar devam etti. İskoçya da 1722 de yaşlı bir kadın kızını bir taya dönüştürmek ve onun üzerinde dört nala cadı barınağına gitmekle suçlanıp yakıldı. Almanya da 1749 da bir rahibe Wurzburg pazar yerinde diri diri yakıldı. Diğer rahibeler onun bir domuz şeklinde manastır duvarlarına tırmandığını görmüşlerdi. Son yasal cadı infazı 1782 de İsviçre de gerçekleşti. İnsanların cadılık diye bir şey olmadığını anlamaları oldukça uzun zaman almıştı.

Bu işin en ironik yanı da cadı avının batıl inançlara sahip vahşiler tarafından değil de, eğitimli rahipler, yargıçlar, profesörler ve diğer toplum liderleri tarafından yürütülmüş olmasıdır. (*)

(*) James A. Havght, Kutsal Dehşet, İst-1999