Sahâbe arasında yürütülen hadis yazımı faaliyetinin yanı
sıra bizzat Hz. Peygamber in kendisinin de Hz. Ali ye hadis yazdırdığı haber
verilmiştir. Yine kızı Hz. Fatıma (r.anha) nın hadis yazdığı, sahâbî
hanımlardan Esmâ bint. Umeys in bir hadis koleksiyonunun bulunduğu
söylenmektedir. Hadis yazmasıyla öne çıkan Abdullah b. Amr ın, Hz. Peygamber
(s.a.v.) in ağzından çıkan her kelimeyi yazacak derecede bu konuda azimli ve
gayretli olduğu bilinmektedir. Hatta Abdullah b. Amr ın Sahîfe-i Sadıka,
bizzat Resûlullah tan yazdığım bir sahîfedir. diyerek haber verdiği bir hadis
külliyatı vardır. Eğer o mübarek Peygamberimiz (s.a.v.) teşvik etmese nasıl
anlardık ibadetleri Sahâbe döneminde, bireysel yazım faaliyetleri görülmekle
beraber, bütün hadisler henüz tespit ve tedvin edilmemişti. O dönemde,
hadislerin doğru bir surette öğrenilip sağlamca zihinlere yerleştirilmesini ve
böylece korunmasını sağlayacak en etkili ve yaygın yöntem, hadisleri ezberlemek
ve müzâkere etmekti. Bu gerçeğin farkında olan Peygamber Efendimiz de
hadislerinin ezber yoluyla zihinlerde korunmasını isteyerek, Ben size bir
hadis söylediğim zaman onu ezberleyip muhafaza ediniz. buyurmuştur. Hatta
Resûlullah hadis müzâkere etmenin nafile ibadetten daha faziletli olduğunu
söyleyerek, ashâbını hadis müzâkerelerine: Gecenin bir vaktinde yapılan bir
saat ilim müzâkeresi, bütün geceyi ibadetle geçirmekten daha hayırlıdır. diye
buyurarak özendirmiştir.
Bunun sonucu rivayetler arttı
Bunun sonucu rivayetler arttı. Sahâbîler rivayet
ettikleri hadislere göre de dizildiler İslâm Tarihi ne sıra sıra: Hadis sayısı
1000 in üzerinde olan sahâbîlere Muksirûn: Çok hadis rivâyet etmiş sahâbîler ;
1000 den daha az olan sahâbîlere de Mukillûn: Az hadis rivâyet etmiş
sahâbîler adı verildi.
Binden fazla hadis rivayet eden sahâbîler yedi kişiydi.
Ebû Hüreyre, Abdullah b. Ömer, Hz. Aişe, Enes b. Mâlik, Abdullah b. Abbas,
Câbir b. Abdullah, Ebû Sâ id el-Hudrî. Bunların içinde en fazla hadis rivayet
eden ve bu konuda zaman zaman suçlamalara da maruz kalan sahâbî; Ebû
Hüreyre ydi. Abdullah b. Ömer, Ebû Hüreyre nin rivâyet etmiş olduğu, Kim bir
cenazeyi uğurlar, namazını kılarsa ona bir kîrat sevap verilir. Eğer defninde
hazır bulunursa, bu ecir iki katına çıkarılır. Bir kîrat Uhud dağından daha
büyüktür. hadisini duyunca Bakıyorum ki, yine Resûlullah tan hadis rivâyet
ediyorsun! diyerek itiraz eder. Bunun üzerine Ebû Hüreyre, İbn Ömer i Hz.
Aişe ye götürür ve hadisi ona sorar. Hz. Aişe nin, Allah şahit ki evet,
Resûlullah tan bunu işittim. demesi üzerine Ebû Hüreyre, Abdullah b. Ömer e
dönerek, Beni ne badiyede ağaç dikmek, ne de çarsı-pazarda alışveriş yapmak
gibi işler Resûlullah tan hadis dinlemekten alıkoymamıştır. Bilakis devamlı
olarak Resûlullah ın vereceği bir parça ekmek karşılığı onun bana öğreteceği bir
kelimeyi bellemek için fırsat kolladım durdum. der. Bu cevap karşısında
Abdullah b. Ömer, Ey Ebû Hüreyre, sen içimizde Resûlullah la en çok birlikte
olanımız ve onun hadislerini en iyi bilenimizsin. Bizse, birçok kîratları
kaçırdık. diyerek, tenkidinde yanıldığını kabul etmiştir.
Zaman zaman sahâbîlerin kaydettikleri hadisleri test
edenler çıkardı
Zaman zaman sahâbîlerin kaydettikleri hadisleri test
edenler çıkardı; Medine Valisi Mervan gibi. Medine Valisi Mervan, Ebû
Hüreyre nin hıfzını kontrol etmek üzere onu evine davet eder. Daha öncesinde de
kâtibine perde arkasına geçip, Ebû Hüreyre nin rivâyet edeceği hadisleri
aynıyla yazmasını tembihler. Kâtip kendisinden istenileni yapar; Ebû
Hüreyre nin olanlardan haberi yoktur. Bir sene sonra vali, Ebû Hüreyre yi aynı
maksatla tekrar çağırır. Bu kez Ebû Hüreyre nin ezberinden okuyacağı rivâyetler
perde arkasından, geçen sene yine ondan yazılan nüshalarla karşılaştırılacak;
böylelikle Ebû Hüreyre nin hıfzının sağlamlığı test edilecektir. Ebû Hüreyre
yine olanlardan habersiz bir şekilde aynı hadisleri tekrar okumaya başlar;
kâtip de saklandığı yerden onun okuduklarını yazılı nüshayla karşılaştırır.
Sonuçta, rivâyetlerin aralarında en küçük bir farkın dahi olmadığı görülür.
Böyle bir hafıza testini Hz. Aişe de Abdullah b. Amr a yapmıştır. İnsan
hafızası ne kadar güçlü olursa olsun zamanla unutmaktan ve hata etmekten
büsbütün korunmuş değildir. Sahâbe de hafızalarının zayıfladığı dönemlerde
kendilerine gelerek, Bu hadisi sizden dinledim diyen kişiler karsısında hadis
yazdıkları sahife ve kitapları öne sürmüşler ve hadisi kitaplarından kontrol
etmişlerdir. Bunlardan biri de Ebû Hüreyre dir. Aslında o hadisleri
Peygamberimiz (s.a.v.) dünyasını değiştirdikten sonra yazmıştır. Hafızası
müthiştir ve hafızasının böyle kuvvetli olmasına sebep yine Peygamberimiz in
duasıdır. Ancak yaş ilerleyince onun da hafızası zayıflamaya başlamıştır.
Çareyi yazdığı defterlerini kontrol etmekte bulmuştur. Bu konuda Ebû
Hüreyre nin öğrencilerinden Hasan b. Amr ed-Damarî söyle anlatmaktadır Ebû
Hüreyre nin yanında bir hadis söylemiştim. O buna itiraz etti. Bu hadisi
kendisinden işittiğimi söyledim. Bunun üzerine Eğer sen onu benden işitmişsen
o, benim kitaplarımda yazılıdır. dedi. Beni elimden tutarak evine götürdü.
Bana Resûlullah ın hadislerinin yazılı bulunduğu birçok kitaplar gösterdi ve
aralarında benim söylemiş olduğum hadisi buldu. Sonra bana dönerek, Eğer
hadisi sana ben tahdis etmişsem, onun benim yanımda yazılı olacağını sana
söylemiştim. dedi.
İlim ve din halkalar halinde öğreniliyordu. İlim
meclisleri de vardı. Meclisler halkadan daha büyüktü. Sabah namazından sonra
Mescid-i Nebî de toplanıveriyordu halka halka ilimler Birinde tefsir, birinde
Kur an okunuyordu. Bir diğerinde feraiz, bir diğerinde de Peygamberimiz in uygulamaları
veya önceki gün söylediği hadislerdi konu olan. Talebe sahâbîler pür dikkat
dinlerlerdi ders veren sahâbîleri Eğer Peygamberimiz oturursa hepsi onun
etrafına üşüşür, başlarında kuşlar varmışçasına hareketsiz, sessiz oturur nazar
ederlerdi Peygamberlerine Gözleri kulakları, dilleri kayıttaydı. Video gibi
her sözünü her hareketini her yaptığını kaydetmekteydiler. Gözleri ayrı bir
kayıtta, elleri ayakları kulakları, beyinleri ayrı bir kayıttaydı. Şimdi o
kayıtlardır konan ilim sofralarına Ziyafet verilmektedir taliblere
Kaynaklar:
Nevzat
Aşık, Sahabe ve Hadiz Rivayeti, İzmir: Akyol Neşriyat, 1981.
Osman
Arpaçukuru, Sahabe Dönemi Hadis Rivayetinde Tesebbüt, İkbal ve İkrar, [Tez,
Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İlahiyat
Anabilim Dalı, 2006.]
İbrahim
Canan, Hadis Ansiklopedisi, İstanbul, Akçağ Yayınları, [t.y.].
Fikret
Karaman, İsmail Karagöz v.dğr. , Dini Kavramlar Sözlüğü, Ankara: Diyanet İşleri
Başkanlığı Yayınları, 2006.
M. Yaşar
Kandemir, Hadis İstanbul: DİA, 1997,c. XV, s.s. 27- 64.
İsmail.
L. Çakan, Dirâyetü l-Hadis, İstanbul: DİA, 1994, c. IX, s.s. 366-367.
Mehmet
Efendioğlu, Rivayet , İstanbul: DİA, 2008, , c. XXXV, s.s. 135-137.