Resûlullah (S.A.V.)?İn Öğrencileri (4)

Abone Ol

Sahâbe arasında yürütülen hadis yazımı faaliyetinin yanı

sıra bizzat Hz. Peygamber in kendisinin de Hz. Ali ye hadis yazdırdığı haber

verilmiştir. Yine kızı Hz. Fatıma (r.anha) nın hadis yazdığı, sahâbî

hanımlardan Esmâ bint. Umeys in bir hadis koleksiyonunun bulunduğu

söylenmektedir. Hadis yazmasıyla öne çıkan Abdullah b. Amr ın, Hz. Peygamber

(s.a.v.) in ağzından çıkan her kelimeyi yazacak derecede bu konuda azimli ve

gayretli olduğu bilinmektedir. Hatta Abdullah b. Amr ın Sahîfe-i Sadıka,

bizzat Resûlullah tan yazdığım bir sahîfedir. diyerek haber verdiği bir hadis

külliyatı vardır. Eğer o mübarek Peygamberimiz (s.a.v.) teşvik etmese nasıl

anlardık ibadetleri Sahâbe döneminde, bireysel yazım faaliyetleri görülmekle

beraber, bütün hadisler henüz tespit ve tedvin edilmemişti. O dönemde,

hadislerin doğru bir surette öğrenilip sağlamca zihinlere yerleştirilmesini ve

böylece korunmasını sağlayacak en etkili ve yaygın yöntem, hadisleri ezberlemek

ve müzâkere etmekti. Bu gerçeğin farkında olan Peygamber Efendimiz de

hadislerinin ezber yoluyla zihinlerde korunmasını isteyerek, Ben size bir

hadis söylediğim zaman onu ezberleyip muhafaza ediniz. buyurmuştur. Hatta

Resûlullah hadis müzâkere etmenin nafile ibadetten daha faziletli olduğunu

söyleyerek, ashâbını hadis müzâkerelerine: Gecenin bir vaktinde yapılan bir

saat ilim müzâkeresi, bütün geceyi ibadetle geçirmekten daha hayırlıdır. diye

buyurarak özendirmiştir.

Bunun sonucu rivayetler arttı

Bunun sonucu rivayetler arttı. Sahâbîler rivayet

ettikleri hadislere göre de dizildiler İslâm Tarihi ne sıra sıra: Hadis sayısı

1000 in üzerinde olan sahâbîlere Muksirûn: Çok hadis rivâyet etmiş sahâbîler ;

1000 den daha az olan sahâbîlere de Mukillûn: Az hadis rivâyet etmiş

sahâbîler adı verildi.

Binden fazla hadis rivayet eden sahâbîler yedi kişiydi.

Ebû Hüreyre, Abdullah b. Ömer, Hz. Aişe, Enes b. Mâlik, Abdullah b. Abbas,

Câbir b. Abdullah, Ebû Sâ id el-Hudrî. Bunların içinde en fazla hadis rivayet

eden ve bu konuda zaman zaman suçlamalara da maruz kalan sahâbî; Ebû

Hüreyre ydi. Abdullah b. Ömer, Ebû Hüreyre nin rivâyet etmiş olduğu, Kim bir

cenazeyi uğurlar, namazını kılarsa ona bir kîrat sevap verilir. Eğer defninde

hazır bulunursa, bu ecir iki katına çıkarılır. Bir kîrat Uhud dağından daha

büyüktür. hadisini duyunca Bakıyorum ki, yine Resûlullah tan hadis rivâyet

ediyorsun! diyerek itiraz eder. Bunun üzerine Ebû Hüreyre, İbn Ömer i Hz.

Aişe ye götürür ve hadisi ona sorar. Hz. Aişe nin, Allah şahit ki evet,

Resûlullah tan bunu işittim. demesi üzerine Ebû Hüreyre, Abdullah b. Ömer e

dönerek, Beni ne badiyede ağaç dikmek, ne de çarsı-pazarda alışveriş yapmak

gibi işler Resûlullah tan hadis dinlemekten alıkoymamıştır. Bilakis devamlı

olarak Resûlullah ın vereceği bir parça ekmek karşılığı onun bana öğreteceği bir

kelimeyi bellemek için fırsat kolladım durdum. der. Bu cevap karşısında

Abdullah b. Ömer, Ey Ebû Hüreyre, sen içimizde Resûlullah la en çok birlikte

olanımız ve onun hadislerini en iyi bilenimizsin. Bizse, birçok kîratları

kaçırdık. diyerek, tenkidinde yanıldığını kabul etmiştir.

Zaman zaman sahâbîlerin kaydettikleri hadisleri test

edenler çıkardı

Zaman zaman sahâbîlerin kaydettikleri hadisleri test

edenler çıkardı; Medine Valisi Mervan gibi. Medine Valisi Mervan, Ebû

Hüreyre nin hıfzını kontrol etmek üzere onu evine davet eder. Daha öncesinde de

kâtibine perde arkasına geçip, Ebû Hüreyre nin rivâyet edeceği hadisleri

aynıyla yazmasını tembihler. Kâtip kendisinden istenileni yapar; Ebû

Hüreyre nin olanlardan haberi yoktur. Bir sene sonra vali, Ebû Hüreyre yi aynı

maksatla tekrar çağırır. Bu kez Ebû Hüreyre nin ezberinden okuyacağı rivâyetler

perde arkasından, geçen sene yine ondan yazılan nüshalarla karşılaştırılacak;

böylelikle Ebû Hüreyre nin hıfzının sağlamlığı test edilecektir. Ebû Hüreyre

yine olanlardan habersiz bir şekilde aynı hadisleri tekrar okumaya başlar;

kâtip de saklandığı yerden onun okuduklarını yazılı nüshayla karşılaştırır.

Sonuçta, rivâyetlerin aralarında en küçük bir farkın dahi olmadığı görülür.

Böyle bir hafıza testini Hz. Aişe de Abdullah b. Amr a yapmıştır. İnsan

hafızası ne kadar güçlü olursa olsun zamanla unutmaktan ve hata etmekten

büsbütün korunmuş değildir. Sahâbe de hafızalarının zayıfladığı dönemlerde

kendilerine gelerek, Bu hadisi sizden dinledim diyen kişiler karsısında hadis

yazdıkları sahife ve kitapları öne sürmüşler ve hadisi kitaplarından kontrol

etmişlerdir. Bunlardan biri de Ebû Hüreyre dir. Aslında o hadisleri

Peygamberimiz (s.a.v.) dünyasını değiştirdikten sonra yazmıştır. Hafızası

müthiştir ve hafızasının böyle kuvvetli olmasına sebep yine Peygamberimiz in

duasıdır. Ancak yaş ilerleyince onun da hafızası zayıflamaya başlamıştır.

Çareyi yazdığı defterlerini kontrol etmekte bulmuştur. Bu konuda Ebû

Hüreyre nin öğrencilerinden Hasan b. Amr ed-Damarî söyle anlatmaktadır Ebû

Hüreyre nin yanında bir hadis söylemiştim. O buna itiraz etti. Bu hadisi

kendisinden işittiğimi söyledim. Bunun üzerine Eğer sen onu benden işitmişsen

o, benim kitaplarımda yazılıdır. dedi. Beni elimden tutarak evine götürdü.

Bana Resûlullah ın hadislerinin yazılı bulunduğu birçok kitaplar gösterdi ve

aralarında benim söylemiş olduğum hadisi buldu. Sonra bana dönerek, Eğer

hadisi sana ben tahdis etmişsem, onun benim yanımda yazılı olacağını sana

söylemiştim. dedi.

İlim ve din halkalar halinde öğreniliyordu. İlim

meclisleri de vardı. Meclisler halkadan daha büyüktü. Sabah namazından sonra

Mescid-i Nebî de toplanıveriyordu halka halka ilimler Birinde tefsir, birinde

Kur an okunuyordu. Bir diğerinde feraiz, bir diğerinde de Peygamberimiz in uygulamaları

veya önceki gün söylediği hadislerdi konu olan. Talebe sahâbîler pür dikkat

dinlerlerdi ders veren sahâbîleri Eğer Peygamberimiz oturursa hepsi onun

etrafına üşüşür, başlarında kuşlar varmışçasına hareketsiz, sessiz oturur nazar

ederlerdi Peygamberlerine Gözleri kulakları, dilleri kayıttaydı. Video gibi

her sözünü her hareketini her yaptığını kaydetmekteydiler. Gözleri ayrı bir

kayıtta, elleri ayakları kulakları, beyinleri ayrı bir kayıttaydı. Şimdi o

kayıtlardır konan ilim sofralarına Ziyafet verilmektedir taliblere

Kaynaklar:

          Nevzat

Aşık, Sahabe ve Hadiz Rivayeti, İzmir: Akyol Neşriyat, 1981.

          Osman

Arpaçukuru, Sahabe Dönemi Hadis Rivayetinde Tesebbüt, İkbal ve İkrar, [Tez,

Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İlahiyat

Anabilim Dalı, 2006.]

          İbrahim

Canan, Hadis Ansiklopedisi, İstanbul, Akçağ Yayınları, [t.y.].

          Fikret

Karaman, İsmail Karagöz v.dğr. , Dini Kavramlar Sözlüğü, Ankara: Diyanet İşleri

Başkanlığı Yayınları, 2006.

          M. Yaşar

Kandemir, Hadis İstanbul: DİA, 1997,c. XV, s.s. 27- 64.

          İsmail.

L. Çakan, Dirâyetü l-Hadis, İstanbul: DİA, 1994, c. IX, s.s. 366-367.

          Mehmet

Efendioğlu, Rivayet , İstanbul: DİA, 2008, , c. XXXV, s.s. 135-137.