Ramazan?ın gelişi hilâlinden belli olur

Abone Ol

Ramazan-ı Şerif ayının ilk hazırlıklarından birisi de

hilâlin gözlenmesidir. Öyle ya Ramazan hilâlle beraber gelecektir. Hilâlsiz

Ramazan asla gelmez. Bir müjdecidir hilâl. Müjdeler Ramazan ı. İşte bu hilâli

gözlemlemek ve müjdelemek için, İstanbul Kadılığı tarafından bir takım ehil

kişiler görevlendirir, bu kişiler Süleymaniye, Fatih, Sultan Selim,  Edirne Kapısı, Mihrimah Sultan Camii, Okçular

(Okmeydanı) ve Cerrahpaşa Camilerinin minarelerine ve Beyazıt Yangın Kulesi ne

çıkıp gökyüzüne bakarak hilâlin yolunu gözlerlermiş. Hilâli gözlemeye

gönderilen bu memurlara o camilerin hizmetlileri ve meraklı vatandaşlar da

katılırmış.

Hilâlin Görülmesiyle Kurulan Mahkeme

Hilâli ilk görenler heyecanla Fetvâ Emîni nin huzuruna

çıkarlarmış. Burada temsili bir mahkeme kurulur, biri davalı, diğeri davacı

olmak üzere iki kişi bulunurmuş. Bu iki kişiden biri diğerinden davacı olur.

Davalı olan kişi, sözde sattığı mercan tesbihten yüz kuruş alacağı olduğu ve bu

alacağını da Ramazanın ilk günü vereceğini söylediğini ama Ramazanın ilk günü

olmasına rağmen bunu inkâr ettiğini söylermiş.

-Efendim bu adama ben bir mercan tesbih sattım. Parasının

100 kuruşunu seneye Ramazan ayının ilk günü alırsın dedi. Bugün Ramazanın ilk

günü ve bana borcunu ödemedi. Üstelik bu günün Ramazanın ilk günü olduğunu da

inkâr ediyor. Bundan şikâyetçiyim ben!

Davacı borcun vadesinin gelmediğinde ısrar eder. Bunun

üzerine hilâli görenlerin şahitliğine başvurulurmuş. Onlar da hilâlin

görüldüğünü ve Ramazanın girdiğine şahitlik ederek:

-Bu akşam ezandan üç dakika sonra minareden mübarek

hilâli re ye l-ayn gördük. Bu gecenin Ramazan gurresi olduğuna şehadet ederiz.

Derlermiş. Bunun üzerine davalıdan yüz kuruş alınarak

davacıya verilirmiş. Böylelikle mahkeme bitermiş. Bitermiş ama ben merak

ediyorum bu temsili mahkemenin karara bağlayıp davacıdan alıp davalıya verdiği

o yüz kuruşa ne oldu diye Belki çok cüz i bir miktar olduğu için alınıp

saklanırdı o günün anısı olarak belki de sadaka olarak verilirdi, kim bilir

Neyse işin para kısmı muamma ama daha bitmedi hilâl mahkemesindeki olaylar

Mahkeme İlâmı Hazır Olana Kadar Dışarıya Bilgi Sızmaması

İçin Herkes Orada Kısa Bir Süreliğini Alıkonurmuş

Bu Fetvâhâne nin büyük kapısı usulen kapanır, mahkeme

ilamı hazır oluncaya kadar Ramazan ın başlaması hakkında bir bilgi dışarıya

sızdırılmazmış. Hatta hilâlin görüldüğü haberini duyan Süleymaniye Camii baş

mahyacısı da kapıda alıkonurmuş ki haber yollamasın merakla bekleyenlere diye

Alınan mahkeme ilâmı kadı efendi tarafından sicil defterine kaydolup,

Şeyhülislamlık makamına gönderilmek üzere diğer şer i ilâm da kadı tarafından

mühürlenirmiş. Sonra kapının açılmasına müsaade olunur ve Kadı hilâlin

görüldüğünü bildirmesi için mahyacıbaşını görevlendirirmiş.

Mahyacıbaşı da elinde tahta kutu içinde duran kandiliyle

Süleymaniye Camii minaresindeki gözlemciye işaret verirmiş. O işareti alan

gözlemci minaredeki kandilleri yakar ve o minaredeki yanan kandilleri gören

diğer minareler de kandillerini yakarak Ramazan-ı Şerif in geldiğinin işaretini

yollarlarmış bekleşenlere, on bir ayın sultanının yolunu gözleyenlere Bu arada

birinci ilâm mahkemede, ikinci ilâm da Fetvâ Emîni tarafından padişaha ulaştırılmak

üzere bu konuyla görevli memurlarla sadrazama gönderilirmiş. Sadrazam bu

görevli memurları para ve hediye ile taltif edermiş.

Haberi alan mahyacılar mahyalarını yakarlar. Kandilciler

de camilerin kandillerini. Böylece Ramazanın gelişi ilan edilmiş olurmuş.

Kandillerin yandığını gören halk neşe içinde sokaklara dökülür, sarılarak

birbirlerini tebrik ederlermiş...