Ramazan muhabbetleri ve edebiyat dostlukları

Abone Ol

Ramazan günlerini bazen büyük bir heyecan, bazen de büyük bir kaygı ile bekliyoruz son yıllarda. Acaba ne olacak da bizim "On bir ayın sultanı" dediğimiz ve içinde "Bin aydan hayırlı" Kadir Gecesi nin bulunduğu güzelim Ramazanı bize zehir etmeye çalışacaklar diye endişe ile bekleyip Allah a sığınıyoruz. Her yıl içimizi burkan bir şeyler olacak mı diye endişe ediyoruz. Bir şeyler de hep oluyor, Müslümanları rahatsız edecek haberler veya tartışmalar mutlaka çıkarılıyor. Tıpkı zamlar gibi.

Bu yılın ilk iftar saatinde, Uğur Dündar marifetiyle Deniz Feneri yle ilgili bir dizi haber Star televizyonunda yer aldı ve ikinci gün de Hürriyet gazetesinin manşetinde yayınlandı. Bununla oruç tutan Müslüman halka söylenmek istenen şu: Siz birilerini dürüst sanıp yardım ediyorsunuz, ama onlar topladıkları paraları hortumluyorlar Onlar ne kadar masum olduklarını söyleseler de biz inanmıyor, sorumlu yayıncılık gereğince iddialarını yayınlıyoruz, ama onlar aslında- doğuştan suçludur!..

Haydi içiniz rahat olsun, çevrenizdeki insanların tuhaf sorularını cevaplayın, rahatça oruç tutun!

Aslında böylesi haberlerin amacı rahatsızlıktır. Bu tür haberleri onlar silah gibi kullanıyorlar

Bütün bunlara rağmen ülkede Ramazanın ruhaniyeti ve bereketi yine de yaşanıyor.

Sohbetten muhabbete

Kültürümüzde sohbetin çok önemli bir yeri var. Çünkü kitabî olmak, hayatın da dışında kalmak istemiyorsanız peygamberlerle filozofların muhataplarını eğitmek ve yönlendirmek için başvurdukları sohbete bigâne kalamazsınız. Çünkü sohbetle oluşan bağ çok farklıdır.

Hz. Peygamber Efendimizin 23 yıl boyunca yaptığı sohbetlerle yetişen insanlar "sahabe" olarak adlandırılmış, tarihte benzeri görülmemiş biçimde büyük bir sosyal, siyasî ve kültürel değişmeye yol açan Kur an insanlığın hayatına bu sohbetlerle girmiştir. Bunu idrak edemeyen veya Asr-ı Saadet kavramına yabancı bir kültürle yetişen insanlara söylenecek pek bir şey yok... Onlara acımak yerine bu zavallılıktan kurtulmaları için faaliyet yapmak gerekir.

Evet, bütün bunları konuşmak, bir bakıma da dertleşmek için gönül sohbet ister, bunu da Lâedri diye nitelendirilebilecek isimsiz bir şairin ifadesiyle şöyle dile getirilebiliriz:

"Gönül ne kahve ister ne kahvehane

Gönül sohbet ister kahve bahane"

İkinci mısradaki "sohbet"i "bir dost" diye değiştirerek söyleyenler de vardır. Önemli olan halden anlayan ve aynı dili konuşan bir insan bularak onunla sohbet edebilmektir.

Bir toplum kültürel bakımdan yozlaşıyor, kendi kaynaklarına yabancılaşıyorsa, burada o toplumda kamu hizmetleri yapan kurum ve kuruluşların çok önemli bir sorumluluğu var. Kültürü günlük yaşamanın dışında düşünmüyor ve belli çevrelere, gelir düzeyi yüksek elitlere mahsus bir lüks gibi görmüyorsanız, bu konularda ciddî programlar yapmanız gerekir.

Eğer siz kültürel yatırımları önemsemez ve yalnız siyasetle sonuç almaya çalışırsanız, hem kültürel hem de siyasi bakımdan yok olur gidersiniz. Maalesef 60 yıldır sağ politika anlayışı hep bu çerçevede kaldığı için kültürel iktidarla işbirliği halindeki CHP zihniyetine mağlup olmuştur. İktidar olup da muktedir olamamanın temelinde aslında bu temel husus var.

Gerek iftarlarda buluştuğumuz dost ve akrabalarla hayata dair muhabbetlerimiz, gerekse karşılaştığımız okuyucu dostlarla kitaplara dair sohbetlerimiz benim için de birer yenilenme oluyor. Buna imkan veren iftar davetleriyle kitap fuarları gerçekten önemli ve faydalı bir hizmet sunuyor

Esasen sohbet muhataba göre şekillenir. Anlatacaklarınızı anlayacak bir yüz yoksa o sohbet bir süre sonra tıkanır. Sohbet, bu anlamda meçhul iklimlere doğru bir seyahat gibidir. Söz ettiğiniz şeyler muhatabınızın ilgisini çekmiyor veya siz meramınızı anlatacak kelimeler bulamıyorsanız, bu sohbetin bir yere gitmesi, bir muhabbet oluşturması mümkün değildir. 

Ben bugün iki ayrı haber üzerinde durarak kültür ve sanat adamlarının gündemine bazı ışıklar düşürmek istiyorum: İlhan Berk in ölümü ve Sezai Karakoç un Ramazanlarda yazdığı oruç yazıları...

Bunlar maalesef bizim gazetemizde bile hak ettiği ilginin tersine konu oldu. Bu kadar gündemin saptırılması insanı gerçekten üzüyor. Ramazan bizim için Dini Hayatın İhyası diyebileceğimiz önemli bir fırsat iken, genç sanatçı arkadaşlarımızın bir kısmı şiiri ve düşünceleriyle bizi hiç ilgilendirmeyen İlhan Berk in ölümü ile ilgili bir sürü yazı yazıp tartışmalara giriştiler. Halbuki Ramazan ve oruç duyarlığıyla Sezai Karakoç un kitabı çok daha önemli ve bizim için anlamlı bir perspektif sunmaktadır.

Samanyolunda ziyafet: Oruç yazıları

Oruç yazıları bence hayli önemlidir. Pek çok yazarımız oruç hakkında güzel yazılar yayınlamıştır. Bunları bir araya getirmek isteyen dostlar 15 gün önce benim yazım için de izin istediler. Telefonda görüştüğümüz Abdullah Yıldız dostumuz, aynı zamanda Namaz Gönüllüleri Platformu nun da kurucularından biri. Ramazanın ikinci günü onların iftarında pek çok dostla buluşup sohbet ve muhabbet ettik. Allah tekrarını nasip etsin...

Bu konuda elime geçen iki maili buraya iktibas ederek, Ramazan muhabbeti çevresindeki bir duyarlığı yansıtmak istiyorum. İlki Yedi İklim in duyurusu:

"Ramazan gelince özge bir zaman başlar. Ruhun ön planda olduğu bir zamandır bu. İnsan iyiliklere, güzelliklere doğru bir yürüyüştedir. Kirden, karanlıktan uzak günler.

Yedi İklim Dergisinin Türkiye geneline dağıtımı yapılmaktadır. Dergi Dağıtım Basım kurumu tarafından. NT kitabevlerinde bulunur. Ayrıca dergimize abone olunabilinir, kimi kitabevlerine de tarafımızdan dergi gönderilmektedir.

Bu sayımız Oruç Özel sayısıdır. Önümüzdeki zaman içinde iki dosyamız daha bulunmaktadır. Yahya Kemal Özel sayısı ile Nuri Pakdil Sayısı.

Oruç bereketi ve sevgisiyle duyururuz."

Kendilerini kutlarken, bu ayın duyarlığının muhabbet üzere olmasını ve herkesi dostluğa çağıran sohbetlerin yaygınlaşmasını temenni ediyorum. Çünkü biz selamet ehliyiz ve barışta doğrularımız insanlığa daha kolay ulaşır.

Öte yandan, henüz elime geçmediği halde, bir muhabbet yazıları toplamı olduğuna inandığım ve pek çoğunu daha yayınlandığı günlerde okuduğum yazıları toplayan kitabı tanıtırken, bir dost özetini takdim etmeyi yeterli buluyorum. Bunlar bizim için yeni yazıların, hatta Oruç kitaplarının genç sanat ve edebiylat adamlarına yeni ilhamlar vermesini temenni ederim.  

Mütefekkir-şair Sezai Karakoç un bir ömür boyunca daha çok Ramazanlarda yazdığı oruç hakkındaki yazıları "Samanyolunda Ziyafet" adıyla kitaplaştı. Kitabın alt başlığı: "Oruç Yazıları"

Kitapta yer alan yazıların başlıkları bizlere çok şey söylemektedir: Betonları Kıran Oruç, Samanyolunda Ziyafet, Oruç ve Çocuk , Orucun 24 Saati, Orucun Ömrü, Aktüalite, Altın Gece, Bayram, Konuk, Sürekli Mucizeler, Her Yıl Bir Mucize Gibi Gelen, Oruç da Acıkır, Diriliş Saati, Silahımız, Yankı, Bir İftar ve Ötesi, Kadir Gecesi, Yolcu, Bayram, Oruç ve Diriliş, Orucun Ruhu, Ruhun Silahları, Ruhun Şöleni, İnsan ve Oruç, Görünen Aya Selâm, Hicretten Miraca, Oruç Dünyasında, Gök Armağanı Oruç, Orucu Benzerlerinden Fark Ettiren, Çocukluğumuzun Ramazanları, Çağrı, Oruç Ülkesi, Kara Bayramı Aka Çevirmek, Ramazanın Aynasında Hayat.