Ramazan geldi hoş geldi!

Abone Ol

15 Mayıs Salı günü ilk teravih namazı ile birlikte ramazana merhaba dedik. 16 Mayıs imsak vaktinden itibaren oruca başlıyoruz. Ramazanla birlikte sosyal hayatımızda çok belirgin bir iklim değişikliği olacağından kuşku yok. Çeneler biraz olsun duracak, hırslar dizginlenecek, öfkeler frenlenecek, nefisler terbiye edilecek. Bu sükûneti biz organize etmeye kalksak mümkün değil başaramayız. İlahi lütufla ramazan ayı sükûnet şalını üstümüze örtüverdi. Modern hayat dizgesi tersyüz edilmeye başlandı bile. Alışık olduğumuz hayatın bize dayattığı şeyler oruç karşısında geri çekilmekten başka bir yol bulamaz halde. Bedeni arzu ve isteklerle saltanatını sürdüren hayat biçimi afallıyor. Bir günlük hayatın içerisinden yeme, içme ve cinsel arzuları kaldırdığın zaman o boşluğu ne ile dolduracaktır kurulu hayat? Tüketim kültürü ağır bir darbe yemiştir. Gün sonunda bir bardak su ve bir dilim ekmek dışında gözü başka bir şey görmeyen insanın zayıflığı ve acziyetini oruçtan daha net ne gösterebilir ki?

RAMAZAN ÇANTASI

Ramazanı en iyi hangi kelime karşılar diye sorarsanız, hiç tereddüt etmeden ‘ fırsat’ derim. Başka zaman önümüze çıkmayan, çıksa da göremediğimiz hakikatlerle karşılaşırız bu ayda. Bol Kur’an okumak, bol tefekkür ve muhasebe yapmak için ne güzel bir imkândır. İmsakle iftar arası bir ömrün özeti gibidir yaşadığımız. İnsanlarla ilişkilerimizi tamir ve tadilattan geçirmek için böyle bir hayat aralığına ihtiyaç var. Gittiğimiz yerleri bir aylığına terk edip kendimize gelmenin yollarını araştırsak ne iyi olur. Ramazanda yıl boyu uzaklaştığımız merkeze geri dönmek için önce kendimize, sonra ailemize, sonra komşu ve akrabaya yakın durmakla bu mübarek ayın müfredatına uygun davranmış oluruz. Kurum iftarları değil yakın çevre, hısım akraba ve komşularla aynı sofranın etrafında yer almak çok daha sahici bir ramazan manzarasıdır. Varsıllarla değil yoksullarla eşitlenerek bu güzelliği birlikte yaşamaktır asıl marifet.

RAMAZAN HOCASI

Var mısınız bu ramazanda çok susup az konuşalım. Özellikle siz ramazanın göz önünde olmayı seven hocaları, dini meseleleri magazin malzemesi haline getirip reyting kazanmaya çalışan televizyon kanallarına alet olmayın. ‘Orucu neler bozar?’, ‘vakit girdi mi girmedi mi?’ gibi üslupsuz ve gereksiz tartışmaların oyuncağı haline gelmeyin. Dini meseleleri televizyon kanallarında tartışmak abesle iştigaldir. Zira televizyon içerisine aldığı her şeyi gösteri unsuru haline getirip şovlaştırır. Halka kendi dinini öğrenme fırsatı verin. Her şeyi sizin ağzınızdan beklemesinler. Emek harcasınlar, sorsunlar, soruştursunlar ve düşünsünler. Ekran hocaları hazırcı bir halk kitlesi oluşturmaktadır. Farklı hocaların sunduğu farklı bilgiler toplumda birbiriyle çatışan dini bilgi farkına kaynaklık teşkil etmektedir.

RAMAZAN DEFTERİ

Özellikle yazmayı seven gençler için bir tavsiyem olacak. Oruçlu geçirdikleri her iftar ve imsak öncesini bir anı-hatıra-günlük nevinden metinle kaleme alınız. Her gün bu iki vakitte iki sayfa yazmış olacaksınız. Buna bir de bayramın ilk gününü de dâhil ederseniz. 61 sayfalık bir ramazan günlüğü ortaya çıkarmış olacaksınız. Bu aynı zamanda ramazan günlerini ölümsüzleştirmek olacağı için geleceğinizde çok büyük anlamlar oluşturacaktır. 61 yapmayın 61 yazın! Bir yolculuğa çıktığınızı farz edin. Bir ay süre ile bu iç yolculuktan birçok yeri gezip dolaşıyorsunuz. Silinip gitmesine razı olmazsınız sanırım bu deneyim ve intibaların. O halde iftardan ve imsakten önce iki metin yazmak için şimdiden niyetlenin. Günlük hayat içinde oruca rağmen kaybolmak istemiyorsanız bu tavsiyemi dikkate almanız yeterli. Haydi, hayırlı ramazanlar, kolaylıklar…