Ramazan ayının ardından 7

Abone Ol

Lâkin asıl marifet böyle günleri gönül uyanıklığıyla geçirmektir. Gafletle geçen bayramların, ramazanların insana bir faydası yoktur. Bugün, bir ay boyunca oruçlarını tutan, namazlarını kılan, kimsesizleri, yoksulları gözeten imanlı gönüllerin hasat günüdür. Cennet kapılarının açıldığı, Cehennem kapılarının kapandığı, şeytanların zincire vurulduğu geçen bir ay içinde dahi, ALLAH Teâlâ’nın huzuruna yönelmeyenler, oruç tutmayanlar, namaz kılmayanlar bugün, rahmet ve mağfiret açısından ne elde edeceklerdir Böyle mübarek günlerin tadını tatmamış bunlardan zevk almamış olanlara ne kadar acınsa yeri var. Bu tip insanlara, hidayete gelmeleri dileğiyle bu acı gerçeği hatırlattıktan sonra, nefislerinin aldatıcı hülyalarına kanmadan, kalplerindeki iman ateşiyle Ramazanın sayılı günlerini oruç ve namaz gibi ibadetlerle geçiren ve bu sebeple bayrama hak kazanmış olan siz Mü’minlere de şunu hatırlatırım:

Akıllı ve şuurlu bir Müslüman, bugünden yarınını düşünebilen, kabirle açılacak ebedî hayatın azığını şimdiden hazırlayabilendir. Bu bakımdan, hazırlığınızı sadece Ramazan ayına tahsis etmek, Ramazan bitti diye namazlarınızı, niyazlarınızı da bitirmek hatalı ve tehlikelidir. Çünkü Müslümanlık, geçici bir zaman için giyilen mevsimlik bir elbise değildir. Eğer ebedî bayramlara kavuşmak istiyorsanız, onu hayatınız boyunca sırtınızda taşımak zorundasınız.

İbadetsiz, tâatsiz, ilimsiz, ahlaksız, işsiz, güçsüz kuru bir Müslümanlığın adama ne faydası dokunur Bir ağacın ağaçlığı dalıyla, budağıyla, meyvesiyle, yaprağıyla değil midir Dalsız, budaksız, meyvesiz, yapraksız ağaç olur mu Olsa da ona odundan başka bir şey denir mi Şimdi Ey Müslümanlar! Bilmiş olun ki; Bayram demek, Ramazan demek, din, iman demektir. Ramazanı Ramazan bilen, Bayramı Bayram bilen selâmete erdi demektir. Çünkü öylesi hayrını, şerrini bilir, kârını, zararım seçip kendini güzelce çeker çevirir, ALLAH da öylesine her tuttuğunu kolay getirir. Yolu ile erkânı ile tutulan o oruçlar boşuna mıdır ALLAH rızası için, ALLAH Teâlâ’nın emirlerini yerine getirmek için nefsinin arzularına mukavemet etmek az şey midir ALLAH böylelerini mükâfatsız bırakır mı Bunun içindir ki, Ramazanı Ramazan bilen, bu mübarek günlerin hakkını ödeyen Müslümanların hali gittikçe iyileşir. Bakarsın o adam artık işinde, gücünde bir feyiz bulur, bereket bulur. Asla sıkıntı yüzü görmez olur. Ahlâkı düzelir; tamah etmez, hilebazlık etmez, kimseye bir zarar eriştirmez, her-şeyde hakkına razı olur. Kimseye kin beslemez. Herkese muhabbet eder. Herkese iyilik etmek arzusuna düşer. Böylelikle insan âdeta melek haline gelir.

Bir ay boyunca, ALLAH Teâlâ’nın emir ve yasaklarına uyarak, olanca gücümüzle ibadet ve taatte bulunmaya çalıştık. Tabir caiz ise, akülerimizi şarj ettik, iyice doldurduk. Şimdi bize düşen, akülerimizin deşarj olmaması yani boşalmaması için vazifelerimizi, ibadetlerimizi muntazaman yapmaya, çalışmaya devam etmektir. Tıpkı bir araba gibi. Çalıştığı sürece aküsü deşarj olmaz, yani boşalmaz. Amma çalışmaz, bir kenarda durursa, günün birinde mutlaka boşalır.

Bu bakımdan şu hususu iyice tesbit etmemiz ve bilmemiz şarttır: Gerçek Müslümanın hali, işi, gücü, ibadeti, taati, nefsi ile olan mücadelesi Ramazan ayı içinde ne ise; Ramazan ayının dışında da bunlar yine aynıdır. Ramazan ayı, ibadet mevsimidir de, diğer aylar isyan mevsimi mi Bu sebeple Ramazan ayından sonra bunları terk etme veya ihmal etme diye bir şey yoktur. Bunun için, Ramazan ayındaki ibadet ve taata devam edişimizde bir eksilme olmasın. Her zaman ALLAH Teâlâ’nın emirlerini yerine getirmek lazımdır. Çünkü Müslümanlık, mevsimlik bir elbise değildir ki, belli bir ay gelince giyilsin, o ay çıkınca da çıkarılsın. Müslüman, yaşadığı sürece dinin emir ve yasaklarına uymak mecburiyetindedir. Bu hususta Cenâb-ı Hakk:

“Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et”  buyurmaktadır.