Ramazan ayının ardından 1

Abone Ol

Ramazan bitti, fakat vazifelerimiz bitmemiştir.

Orucun tutulup Mü’minlerin ibadet ve taatta yoğunlaştığı bir manevi iklim, kültür ve geleneğimizde onbir ayın sultanı olarak anılan rahmet, mağfiret-bereket mevsimi ve dini hayatımızda çok önemli bir yeri olan, orucuyla, namazıyla, zekat ve sadakasıyla ibadet ve rahmet ayı olan mübarek Ramazan-ı Şerif ayını geride bırakmış bulunuyoruz.

Maddi ve manevi sayısız güzelliklerin yaşandığı ve yapılan amellerin mükafatlarının sınırsız olarak verildiği Ramazan-ı şerif ayını dolu dolu geçirmenin sevincini yaşıyoruz.

Yapmış olduğumuz ibadet ve taatlerimizin kabulünü şu geri kalan ömrümüzü kamil iman ve o imanın gereği olan salih amelle birlikte sıhhat, afiyet ve ferahlık içerisinde geçirilmesini ve daha birçok Ramazan’lara, bayramlara kavuşmamızı Cenâb-ı Hakk’tan dua ve niyaz ederiz.

Hemen yazımın başında şunu vurgulamak istiyorum: Şevval ayındaki altı gün orucu sakın ihmal etmeyelim. Ramazan-ı şerif ayından sonraki Şevval ayında altı gün oruç tutmak müstehabtır.  Çünkü Ebû Eyyüb el-Ensarî (R.A.) den rivayete göre Hz.Peygamber (S.A.V.) efendimiz:

“Her kim Ramazan orucunu tutar, sonra peşinden Şevval ayından da altı gün oruç tutarsa, bütün sene oruç tutmuş gibi olur.” buyurdu.

Hadis-i şerif, Ramazan orucundan sonra Şevval ayında altı gün daha nafile oruç tutmayı teşvik etmektedir. Böylece, bir yıllık oruç tutmanın sevabı vaad edilmektedir. Bunu her sene yapan da, ömür boyu oruç tutmuş sevabı kazanmış olur. Ramazan orucundan sonra Şevval ayında da altı gün oruç tutmakla, bütün sene oruç tutmuş gibi mükâfat verilmesi, yapılan ibadet ve taatler on misli katlandığı içindir. Çünkü Cenab-ı Hak:

“Her kim hayırlı bir işle gelirse, kendisine onun on misli sevab vardır.” buyurmaktadır.

Öyle ise, Ramazan ayında tutulan oruç, on ay yerine geçer. Altı günün on misli de altmış gün, yani iki ay olur. Neticede bu şekilde oruç tutan kimse bütün sene oruç tutmuş gibi sevab kazanır. Nitekim Sevban (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) efendimiz, bu durumu şöylece ifade buyurdu:

“Ramazan ayı orucu, on aya karşılıktır. Şevval’in altı günü de iki ay oruca karşılıktır. Bunların tamamı bir yıl eder.”

Bu orucun meşru kılınmasındaki sır şudur: Ramazan ayının peşindeki bu oruç, farz namazların peşinden kılınan sünnet namazları gibidir. Nasıl ki bu sünnetler, farzlarda olması muhtemel kusurları telâfi ediyorsa, Şevval ayında tutulan oruç da Ramazan orucunda bulunması muhtemel kusurları telâfi eder. Ayrıca oruç ibadetinden usanılmadığı da ifade edilmiş olur.

Şevval ayında tutulacak olan bu oruç, ara vermeden peşpeşe tutulabilir. Fakat haftada iki gün, meselâ pazartesi-perşembe olmak üzere ayrı ayrı tutmak müstehabtır.

ALLAH Teâlâ’ya karşı kulluk görevlerimizi yerine getirmenin manevi huzuru ve mutluluğu içinde, nefsânî arzularımıza gem vurarak, manevî bir zafer kazanmanın sevinci içerisinde eriştiğimiz Ramazan Bayramı’nı da birlik ve beraberlik içerisinde yaşadık.

Fakat mübarek Ramazan-ı şerif ayı geldi ve işte maalesef gitti. İlahi rahmetin bol bol serpildiği, lütuf ve ihsanın esirgenmediği; saadet, rahmet ve gufran ayının günlerini geride bıraktık. ALLAH Teâlâ aşkıyla, Peygamber sevgisiyle çarpan yürekler; bu hayırlı, bu feyizli günlerin gitmesinden, gönlünde derin bir acı duyar. Evet, biz hüzünlüyüz, kederliyiz, hakikaten içlerimizde bir boşluk hissediyoruz.