Rahman Nizami?nin yol göstericiliği

Abone Ol

Doğduğumda nikâhlandığım ve son nefes diye zaman tayin

ettiğim buluşmaya gidiyorum. Korkmuyorum. Ardımda pişmanlıklarım var ama üzgün

değilim. Kırgınım. Sözünü unutanlara, kardeşinin elini tutmayanlara, düşeni

kaldırmayanlara, Allah için gözyaşlarını sakınanlara, resimlerimizi layk için

kullanıp gördüklerini yaşanmamış kabul edenlere, zalimin yanında durup mazluma

timsah gözyaşları dökenlere, kıyama kalkmayı kolay zannedip elindekini muhafaza

etmek için bahane satanlara, alanlara kırgınım. Bu kırgınlıkla kavuşacağım

Rabbime. Söyleyeceğim bunları... Mevlana Mutiurrahman Nizami / Bangladeş

Cemaati İslami Lideri

Başka ideoloji mensupları çalsa ya da sahiplense de

şahadet kavramı; İslam a ait bir kavramdır. Ahiret inancı ve o ilkelere göre

yaşamayan bir insanın şehid olması mümkün değildir. Çünkü İslam dışı inanç/ideolojilerin

hesapları ve programları yalnızca bu dünya içindir. Kabir âlemi ve ötesi/ahiret

için onların ne bir programları ne de söyleyecek sözleri vardır. Ama İslam ın

ruhlar âleminden anne karnına, anne karnından dünyaya, dünyadan ahirete

söyleyecek sözü ve programı vardır. İşte şahadet ahirete yönelik inanç ve

programı olanlara ait kutsal bir kavramdır.

Şahadet kutu bir yaşamın onurlu bir eyleme dönüşmesidir.

Şahadet ne bir makam ve mevki, ne mal ve mülk, ne şehvet ve şöhret; şahadet

kardeşinin elini tutmaya, düşeni kaldırmaya yoksuldan yana olmaya, mazlumun

sahibi olmaya yani hakkı/adaleti gerçekleştirmeye yönelik bir eylemdir/eylemin

sonucudur.

Şahadet cennet bahçelerinde yetişen misk kokulu

güllerdir. Her coğrafyada bu bahçeler bulunmaz ve bu kırmızı güller

yetiş(e)mez. Gül bahçesinin oluşması ve cennet kokulu kırmızı güllerin

yetişmesi için bahçıvana ihtiyaç vardır. Bahçıvanı olmayan coğrafyalar da

kırmızı güller var olmaz. Şayet hasbelkader olacak olursa onu da kurtlar kuşlar

yabani hayvanlar telef eder.   

İslam yaşamı önceller ölümü değil. Önce kötülüğü

engelleme girişimleri; yani bireyin zihni ve kalbi ile Allah arasına konan

engellerin kaldırılması, insanın özgürleştirilmesi söz konusudur. Ahlak ve

adaletin ayakta tutulması; bu konuda diyalog ve barış ortamlarının

oluşturulması. Eğer mümkün değilse cihadın üst sınırı olan kıtal devreye girer

ve şahadet gündeme gelir.

Egemen müşrik güçlerin İslam ı ölü sevici veya taciri

olarak gösterme gayretleri boşa çıkarılmalıdır. Allah ın muhatabı yaşayan

insandır. Çünkü kulluğu diriler gerçekleştirir ölüler değil. Peygamberlerin ve

kitapların da mezarlıklara değil çarşı pazara gönderildiği akılda tutulmalıdır.

Bu anlamda İslam ölümü idealize etmez; yaşayan ama şehvete ve şöhrete tapmayan;

Allah!a kul olan özgür insanları hedefler. 

Müslümanların yaşadığı birçok coğrafyada şahadet

bahçelerinde kırmızı güller yetişmektedir; Bangladeş te olduğu gibi.

Mutıurrahman Nizami o güllerden biri. Neden yeryüzü bahçesinin her yerinde

kırmızı güller olmaz ki! Yoksa o bölgelerde haz ve hız, şehvet ve şöhret daha

mı baskın! Seküler/laik yaşam tarzı mı egemen! Ya da İsrail oğullarının

peygamberlerine sen ve rabbin gitsin savaşa söyledikleri algı gibi;

peygamberlerini yalnız bırakma ve ayetleri arkaya atma mı söz konusu!  

Kırgınım. Sözünü unutanlara Bu kırgınlıkla kavuşacağım

Rabbime. Söyleyeceğim bunları... umarım Türkiyeli Müslümanlara kırgın

değildir. Ve şikâyet etmez Allah a; Mutıurrahman

Allah rahmet etsin, ümmetin başı sağ olsun.