Rabiat?ül adevviye

Abone Ol

Devir eskilerden

Basra da kıtlık ve pahalılık almış başını gidiyor. Genç

bir kızın annesi ve babası vefat etmiş, ablaları dağılmış.

Kimsesiz kalan genç kızı zalim biri yakalıyor ve hizmetçi

olarak iş gördürmek için evine alıyor.

Sonra da köle olarak altı gümüş karşılığı bir ihtiyara

satıyor. O ihtiyar hizmetçi olarak bildiği kıza zor işleri yaptırıyordu. Genç

kız isyan etmedi, Allah ın takdirine razı oldu.

Bir gün karşısına namahrem yabancı çıktı. Ondan

sakınayım derken, düşüp kolunu kırdı. Acz içinde mahzun bir kalp ile Allah a

yalvardı:

Ya Rabbi! Garip ve kimsesizim. Yetim ve öksüzüm. Köle

edildim. Bir de kolum kırıldı. Lakin ben bunların hiç birine üzülmüyor, yalnız

senin rızanı istiyorum. Benden razı olup olmadığını da bilmiyorum dedi.

Bir ses duydu:

Üzülme, sen ahirette meleklerin bile imreneceği bir

makamda bulunacaksın.

Bu genç kız Rabiatül Adevviye idi. ...

 ...

Rabia bir yandan günlük hizmetleri yerine getiriyor, bir

yandan da akşama kadar her gün oruç tutuyor, geceleri de ibadet ve taatle

geçiriyordu.

Bir müddet sonra efendisi O nun temiz bir kalp ile dua

ettiğini görecek ve Artık Rabia köle olamaz diyerek serbest bırakacaktı.

Küçük bir eve yerleşti. Bütün vakitlerini ibadetle

geçiriyordu. Bir gecede bin rekat namaz kılardı. Kefeni daima yanında taşır, namaz

kılacağı zaman onu serer, üzerine secde ederdi. Kefeni olmadan asla dışarı

çıkmazdı.

 ...

Rabiatül Adevviye tabiinden ve hanım velilerin

büyüklerindendir. Babasının ona Rabia ismi vermesinin sebebi dördüncü kız

olarak doğmasındandır. Babası Çok fakir olduğundan doğduğu gece evde ihtiyaç

olan şeylerden hiçbiri yoktu.  Ama

Rabiatül Adevviye nin kerametleri doğar doğmaz kendini göstermişti.Babası bir

gece rüyasında Peygamber Efendimizi (asv) gördü. Rüyasında Efendimiz:

Hiç üzülme! Bu kızın öyle bir hanım olacak ki,

ümmetimden yetmiş bin kişiye sfaat edecek. Yarın bir kağıda şöyle yaz, Sen her

gece Peygamber efendimize yüz salavat-ı şerife, Cuma geceleri de dört yüz

salavat göndrdin. Bu Cuma gecesi unuttun. Bunun keffareti olarak, bu yazıyı

sana getiren zata dört yüz altını helal parandan ver. Sonra Basra Valisi İsa

Zedan a git. O yazıyı ver. Buyurdu.

Hz. Rabia nın babası gözyaşları içinde uyandı. Hemen

denileni yaptı ve Vali ni yanına gitti. Vali mektubu alınca, Resulullah

Efendimizin kendisini hatırlamasının şükrü iççin, binlerce altını fakirlere

sadaka verdi. Mektubu getiren Rabia nın babası İsmail Efendiye de mektupta

yazılan miktarı verdi ve tekrar gelmesini tenbih etti.

 ...

Kimseden hediye almazdı. Hediye vermek için kapıda

bekleyen zenginleri geri çevirirdi. Ben bu dünyalıkları bunların hakiki sahibi

olan Allah ü Teala dan istemeye utanır iken başkasından nasıl alırım Allah bu

dünyada, kendisini inkar edenlerin bile rızkını verirken, kalbi O nun

muhabbetiyle anan birinin rızkını vermez mi zannediyorsunuz diyordu.

Malik bin Dinar şöyle anlatır:

Bir gün Rabia nın yanına gittim. Abdestini almış, kalan

sudan birkaç yudum da içmişti. Dikkat ettim, testinin bir tarafı kırıktı ve çok

eski bir hasırda oturuyordu. Bunları görünce çok üzüldüm, içim yandı ve Ey

Rabia! Zengin arkadaşlarım var. Kabul edersen sana onlardan bir şeyler alayım

dedim. Bana dönerek, Ya Malik, bana da onlara da rızkı veren Allah tır.. O

fakirler fakir olduğu için unutup, zenginleri de zengin olduğu için hatırlıyor

ve yardım mı ediyor sanıyorsun dedi. Ben de Hayır, hiç öyle olur mu dedim.

Bunun üzerine Madem ki, Rabbim benim halimi biliyor, benim hatırlatmama ne

lüzum var. O, öyle istiyor, biz de O nun istediğini istiyoruz diye cevap

verdi.

 ...

Rabiatül Adevviye ye Niye evlenmiyorsun diye soranlara

şöyle cevap verir:

Benim üç büyük derdim var. Bunların sıkıntısından

kolayca kurtulmamı garanti ederseniz, o zaman evlenirim.

Birincisi: Acaba son nefesimde imanımı kurtarabilecek

miyim

İkincisi: Kıyamet günde amel defterimi sağ tarafından mı,

yoksa sol tarafımdan mı verecekler

Üçüncüsü: Herkesin hesabı görüldükten sonra bir grup

cehenneme ve bir grup cennete giderken, acaba ben hangi grupta bulunacağım

dedi.

Ona denildi ki, Biz bu suallerin cevabı olarak size bir

şey söylemekten aciziz.

Dedi ki, O halde önümde böyle dehşetli günler varken ve

bu günlere hazırlanmak elbette lazım iken, evlenmeyi nasıl düşünebilirim

buyurdu.

 ...

Rabiatül Adevviye yi anlatmak için bu sütun yetersiz

kalır. Size sadece deryadan bir katre sunduk.

 ...

Şimdi O nun adını taşıyan meydanda Mısır halkı dimdik

ayakta.

Dünyaya parmak ısırtan bir örnek sergileyerek sadece

darbecilere değil, tüm dünya ülkelerine demokrasi dersi veriyorlar.

Tıpkı Rabiatül Adevviye gibi kefenlerini yanında taşıyorlar.

Her an namludan çıkacak olan kurşunlara karşı göğüslerini

siper ediyorlar.

Tıpkı Rabiatül Adevviye gibi namazlarını kılıp Allah a

dua ediyorlar.

Selam olsun, O nun yolundan giden mücahitlere!

Selam olsun ümmet bilinciyle direnişe duranlara!