Popüler kültür bataklığı

Abone Ol

Televizyon kanallarının, zihinlerimizi biçimleme,

dönüştürme ve reyting koridorlarında algılarımızı mahvetme boyutundan çok daha

kötüsü, popüler kültür bataklıklarında gezinen hayaletlere dönüştürme

operasyonlarıdır. Popüler kültür, insanlarımızın kanına verdikçe etkisi artan,

afyonlanma sınırının başlangıç noktasıdır. Magazin toplumu haline getirilen

yapımız, tüketen, anında kabul eden ve her gün bir mikrop gibi bölünerek

büyüyen bir kısır döngüyü ortaya koymaktadır. Popüler kültürün bir başlangıç noktası

olmasına, bir üretim merkezi bulunmasına rağmen, bitiş noktası ise

bulunmamaktadır. Hiçbir amacı olmayan, bencil, egoist, hedonist tipler üretmek,

toplumun manevi damarlarındaki kanla beslenmek için sürekli devinim halinde

bulunan popüler kültürün panzehiri ise geleneksel değerlerimizi esas alan

kültür nosyonlarına yaslanmak ve bu değerleri başımızın üzerine koyacak bir

kabulü sağlamaktır.

Televizyon ekranlarında onlarca dizi, yarışma programı ve

haber-tartışma programları var. Elinize mikrofon alıp sokağa çıksanız ve bu

yapımlardan hangisinin seyredenlerde bir iz bıraktığını öğrenmek isteseniz,

alacağınız cevap koskoca bir hiç olacaktır.

Çünkü bu kültürün yaslandığı hiçbir temel yoktur

Vereceği, vazedeceği hiçbir önemli değer yoktur. Reyting kültürüyle, popüler

kültürle beslenen dünya, insanların anlık tüketimlerini sağlayan, gündelik

eğlence ve anlık heveslerine yönelik bir dünyadır.

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında, Hangi

programları izliyorsunuz şeklinde bir soruyla yoldan geçenlerle röportaj

yapılıyordu. Birçok vatandaş, Yarışma programları izliyorum Belgesel

izliyorum Tartışma seyrediyorum diyerek, kendi beğeni ve tercihlerini

gizlemek gereği duyan cümleler kurdu.

Çünkü adımız gibi biliyoruz ki ve reyting raporlarından

önümüze gelen veriler gösteriyor ki, toplumun tamamı, popüler kültür

üreticilerinin tuzaklarına düşecek şekilde ellerinde kumandayla

televizyonlarının başına geçiyor ve saatlerce hiçbir yere kımıldamadan bu

dünyanın esiri oluyorlar.

Ya televizyon başında saatlerini ve kıymetli dakikalarını

harcıyorlar Ya da sosyal paylaşım sitelerinin koridorlarında, mazileriyle ve

dostlarıyla haberleştiklerini zannediyorlar

Kelimenin tam anlamıyla popüler kültürün ve sosyal medya

harmanının esiri olmuş bir toplum yapısına doğru hızla ilerliyoruz.

Bu yapıyı kurgulayanlar, elbette kendi arzuladıkları bir

dünya görüşü çerçevesinde bu koridorlarda gezinenleri bir hamur gibi

biçimliyorlar, hangi fikir etrafında örgülemek istiyorlarsa bu şekilde belli

bir kıvama hazır hale getiriyorlar.

Dünyadan haberdar olmak gerek şeklinde boş bir slogan

etrafında biçimlenen bu kitleler, televizyonların bizleri yönlendirdiği

bataklıkta, sosyal medyanın anlamsız dehlizlerinde kaybolup gidiyorlar.

Oysa medeniyet üreten, tarihe imza atmış bu ülkenin

insanlarının, yeni bir medeniyet kurma idealinde olması, bu ideali

gerçekleştirmek için enerji toplaması ve dünyayı biçimlendirmesi gerekmiyor mu