Hangi haber kanalını açsak şehit haberi, hangi gazeteyi açsak şehit haberi, hangi internet haber sitesine baksak şehit haberi... PKK artık eskisi gibi sadece asker ve polise saldırmıyor. Saldırı alanını alabildiğine genişletti. Asker, polis, devlet memuru, işçi, şoför, imam vb. toplumun her kesiminden, devletin her kademesinden insanları katlediyor. Şimdilik en son bir cumhuriyet başsavcısına saldırdı; savcı yaşamını yitirdi. Toplum olarak bu kıyıma alışmamız bekleniyor. Beklentinin sonuçları da yavaş yavaş meydana çıktı; artık şehit haberi olmayan haber bültenlerinden neredeyse sıkılmaya başladık. Demek ki hükümet üyeleri de şehit verilmediği gün sıkılıyorlar ki Başbakan çıkıp doğru dürüst bir açıklama yapmıyor. Sadece, bazı bakanlar PKK"ya karşı hamaset destanı yazıyorlar; "Tek bir silahlı terörist kalmayıncaya kadar operasyonlar devam edecek." Eeyt var mı ulan bana yan bakan! "İnlerinde vuracağız onları." Yok yahu, biraz dışarı çıkıp hava alsınlar öyle vurun! Havasız gitmesinler cehenneme.
Durum şu; Türkiye üniter bir devlet; yani ulusçu bir yapı. Ulusçu bir yapı olunca dışarıdaki köpeklerin Türkiyeye saldırmak için salyaları dizlerine iniyor. Çünkü biz üniter bir devletiz dediğiniz zaman ırkçı bir yapıyı kabullenmiş oluyorsunuz. Bu ırkçı devlet felsefesinin sonucunda da Avrupa devletlerinin destek ve teşvikiyle kuruldu PKK. Türkiye Cumhuriyeti olarak öyle bir yapı var ki dış güçlerin o yapıya -yani o yapının içinde- düşman bir yapı kurması kaçınılmazdır. PKK bütün saldırılarını da o köpeklerin destek havlamalarıyla yapıyor. PKK üyeleri Müslüman olmadığı gibi çoğu Kürt de değil. Yani Türkiye milletinden olmayan bir yapıyla yine Türkiye milletinden olmayan bir yapı -üniter devlet- çatışıyor. Ama ölenler Türkiye milletindendir.
Ölenler üniter devletin yasayla belirttiği çerçeveler gereğince ölüyor. Peki, o yasaların kutsallığı mı var Elbette yok. Müslüman yasa gereği savaşmaz; kutsalları için savaşır. Şimdi soru şu; laik Türkiye Cumhuriyeti adına laik PKK ile savaşmak insana ne kazandırır Yani Türkiye Cumhuriyeti devletinin yapısı-şekli İslama göre -İslam kaidelerine göre- belirlenmediğine göre Müslüman bir insan hangi amaç uğruna mücadele edecek Biz Müslümanlar PKKnın kâfir bir yapı olduğunu ve kâfirlerle savaşmak gerektiğini biliyoruz ama hangi devlet adına savaşacağız Müslümanlara zulmeden Türkiye Cumhuriyeti adına mı İşte bu noktada sorunun asıl kaynağı ortaya çıkıyor. TBMM gerçekten Müslümanları temsil ediyor mu İslamın bütün hükümleri devletin yasalarında var mı Yok!
Bugüne kadar devletin, milletimize dayattığı resmi tez şu; Güneydoğu halkı yoksul o yüzden PKK var. AKP Hükümeti de aynı düşüncede; biz devlet olarak Güneydoğuya devlet hizmeti götüremedik o yüzden PKK etkili orada. Sanki bizim kasabaya çok devlet hizmeti götürdüler de o yüzden PKKlı yok. Yani bunca yoksul şehir -şehirli- varken ve o şehirlerden PKKlı çıkmazken bu düşüncenin mantığı ne! İşte bu mantıksız düşünceler sonucunda Hükümet, geçtiğimiz yıllarda PKK açılımı yaptı. Bu tezlere inanan sosyologlar, köşe yazarları, toplum mühendisleri PKKnın Güneydoğunun yoksul bırakılmışlığından doğduğunu yazdılar, söylediler, tartıştılar. Sonuç Yine PKK var ve saldırıyor, yakıp yıkıyor öldürüyor.
Yani şu; adam (PKK) eline Amerikan yapımı silahları almış dağa çıkmış bizim askerlerimize silahı dayıyor, bizim hükümet yetkilileri ve toplum mühendisleri ise bir dakika usta, sosyolojik olarak Güneydoğu geri kaldı o yüzden sen bize silah çekiyorsun bir dakika bekle, biraz analiz yapayım öyle vur diyorlar. Adamın elinde silah bizimkiler sosyoloji, arkeoloji, psikoloji derdinde. Ve o adam sosyolojik olarak Güneydoğulu bile değil. Sen daha sosyolojik analizler yapıp duruyorsun. Sen sosyolojiyle uğraşırken 10 asker şehit oluyor. 100 asker şehit oluyor. Bin asker şehit oluyor.
Devletli baylar, sana taş atana sen gül at devri 1520lerde kaldı. Namluyu alnımıza dayamış bir adama bak ben seni çok seviyorum, aha gül getirdim sana, hem sana hizmet vereceğim demek gerçekten çok komik. PKK saldırıları Avrupanın Haçlı seferlerinin bir parçasıdır. Saklamayın, bu bir savaştır. "Savaş, hiledir."
Milletin vergisiyle maaşını verdiğiniz BDP milletvekilleri hâlâ TBMM çatısı altında bu kâfir (PKK) saldırılarını savunmaya devam edecekler mi PKKnın avukatlığını, sözcülüğünü yapmaya devam edecekler mi Eğer devam edeceklerse...
O zaman çok katmanlı bir soru olarak soruyoruz; PKK sorununun çözülmesi için TBMMnin bombalanması mı lazım