Patates soğan ithal ederiz ama tarım ülkesiyiz!

Abone Ol

Son zamanlarda özellikle patatesin fiyatının anormal oranda artışı kimlere yaradı dersiniz Bir ara 5TL.’ye kadar çıkan fiyat “ithal patates” cümlesinin telaffuzu ile biraz olsun geriledi. Derken sahneye soğan çıkıverdi. Ama ne çıkış! Onun da fiyatı bir anda 4-4,5 liraya yükseliverince artık orta gelirin temel besin maddelerinden olan soğan patates neredeyse kuyumcu vitrinlerinde sergilenecek hale geldi.

Çok değil birkaç yıl öncesine kadar bir tarım ülkesi olduğumuzdan dem vururduk hep. Sanayileşemediğimizden yakınır ve tarım ülkesi olmak ayıp bir şeymiş gibi; utanırdık bu şekilde tanımlanmaktan. Dünyada kendi kendine yeten yedi ülkeden biriydik bir zamanlar. Hatta bırakın ülkemiz insanlarını bu ülke gibi birkaç ülkeyi besleyecek oranda tarım üretimi yapılmaktaydı ülkemizde. Fakat her ne hikmetse son yıllarda tarım giderek gözden düşmeye başladı. Çiftçimize kota uygulanılarak hem üretimden el çektirildi hem de ürünler dalında, tarlasında çürümeye bıraktırıldı. Çiftçilik utanılacak bir şeymiş gibi algılatılarak; üretilen mahsule değeri verilmeyerek üretmemek teşvik edilir oldu. Bu da haliyle tarımsal ürünlerde üretimi azaltarak ithalatı gündeme getirdi. TÜİK verilerine göre Türkiye son 12 yılda, Amerika’dan pamuk ve bezelye, İtalya, Vietnam, Tayland ve Mısır’dan pirinç, Ukrayna’dan mısır, İtalya’dan bakla, Çin’den sarımsak ve kuru fasulye, Meksika’dan nohut, Kanada’dan mercimek ithal ettik. Bunlar yetmedi Avrupa’nın minik ülkelerinden biri olan Lüksemburg’dan buğday bile aldık. İspanya’dan marul getirdik. Fransa’dan arpa, Rusya’dan buğday, Etiyopya ve Bangladeş’ten kuru fasulye, Japonya’dan ayçiçeği, Yunanistan’dan pamuk satın aldık. Saman bile ithal ettik dersem siz meselenin vahametini anlarsınız.

Olay sadece tarımın gerilemesi olarak kalsa iyi ama tarımdan karnını doyuramayan çiftçilerimiz bu sefer bağı bahçeyi satıp büyük şehirlere göç ederek şehirlerdeki nüfusun daha da şişmesine neden olmaya başladılar. Üstelik her gelene iş imkânı sağlamak da giderek zorlaştığından işsizlik daha da yukarılara tırmanıyor haliyle.

Şehirlerin nüfusu göçle artarken işsizlik de bu artışla yarışıyor… Bunun üzerine bir de geçim sıkıntısı tuz biber ekiyor… Üstelik üreticiler de “tarlada sattığım mahsul emeğimin tam karşılığı değildir!” diye kan ağlıyor… Peki, üretici tarlada sattığı mahsulün parasıyla emeğinin karşılığını alamıyorsa şehirlerde yaşayanlar da bunun tam tersi pahalı olarak tüketiyorsa aradaki farkı cebine indiren aracılar için devlet neden tedbir almıyor Neden üreticiden tüketiciye satış zincirini kurarak hem üreticinin kâr etmesini temin hem de tüketicinin daha az para ödeyerek tasarruf etmesini sağlamıyor İthalattan dolayı kimler cebine haksız kazanç akıtmaktalar acaba Kimlerin cüzdanları şişmekte dersiniz Neden üretmek varken ithal edelim ki. Patates soğan örneğinde olduğu gibi birilerinin elinde binlerce ton mahsul olduğu dedikodusu ayyuka çıkmış iken fiyatların anormal artışına neden göz yumulmaktadır   Onlar göz yumarken vatandaş da ağlıyor, aslında ağlamıyor da, soğandan gözleri yaşarmış sadece! Soğandan!

Minik bir tebessüm

Yüzsüz İşadamı

Bir iş adamını vergi dairesine çağırmışlar. Vergi memuru adamın dosyasını eline almış:

* Yaptığımız incelemeye göre, bir kuruş vergi ödemiyorsunuz, üstelik baktık bir kuruş da hayır işine bağışınız yok, açıklar mısınız lütfen!

Adam kızgın bir şekilde söze başlamış:

* Siz biliyor musunuz annem yıllardır yatalak ve kanser, tedavi masrafları kendi gelirinin on katı tutuyor!

Vergi memuru üzülmüş: “Hayır, bilmiyorduk.”

İş adamı devam etmiş: “Üstelik kardeşim de gazi, kör ve tekerlekli sandalyeye mahkum...”

Vergi memuru iyice mahcup olmuş: “Çok üzüldüm.”

İş adamı ses tonunu yükselterek devam etmiş: “Kız kardeşim de geçen sene kocasını trafik kazasında kaybetti, üç çocuğuyla ortada kaldı...”

Vergi memuru iyice sinmiş... İş adamı son cümlesini mırıldanmış:

* Şimdi ben onlara bir kuruş koklatmazken, size bir de vergi mi vereceğim yani

İlgilisine Notlar:

• Çocuğunu bakıcı eşliğinde kreşlerde büyüten ebeveyni yaşlılığında huzur evinden başka bekleyen bir akıbet olabilir mi

• İnsan yediği gıdadaki kaloriyi en ince detayına kadar hesaplıyor da helal haram konusunda bu kadar hassas olmuyor nedense.

• “Düşmanından çok dostundan sakın! Çünkü dostluk biterse; sana nasıl zarar verebileceğini en iyi dostun bilir.” Bob Marley

• Kaybolan yılları geri istemek kolay asıl kaybolan güveni geri getirebilecek bir şey var mı insan için

• Bazen söylediklerini anlayan birine değil de söyleyemediklerini anlayacak birine ihtiyaç duyuyor insan.