Parolası Allahu ekber olan onurlu bir direniş (II)

Abone Ol

Güncelliğini yitirdiğini iddia ettikleri din nasıl olurda emperyalizme ve onların yerli uşaklarına karşı halkı ayağa kaldırır ve oyunlarını bozar. Vakitli okunan ezanlar inananlarını Allah’ın varlığına/birliğine, namaza ve kurtuluşa çağırırken; vakitsiz okunan ezanlar Müslümanları direnişe, mücadeleye ve savaşa çağırmaktadır. Parolası Allahu Ekber olan onurlu bir direniş. Fransızları Kahramanmaraş’ta bozguna uğratan ezan çağırılarında olduğu gibi… Yunanlılar İzmir’i işgal ettikleri zaman… Tüm bozguncu/darbecilere; F-16 savaş uçaklarına, tanklara ve toplara karşı; ezanlar ve salalar bir rol üstlendi; Allahu Ekber ve özgürlük.

Ve İslam dipdiriydi işte. Ve onun mensupları meydanlardaydı. İşıd, el Kaide, Boko Haram üzerinden onca itibarsızlaştırmaya karşı İslam özgürlük türküsünü; çağa ve çağlara yeniden dillendiriyordu. Adeta mazlum milletlere şöyle sesleniyordu; egemen müşrik güçlerin / Batılıların ve onların ajanlarının evleri / karargâhları en çok örümcek ağı kadar kuvvetlidir.

Sosyologlara Yeni Ödev

Darbeye karşı tüm halk ayağa kalktı. Ama direnişin öncüleri dindar insanlar ve kadınlar oldu. Direnen kadın Safiye Bayat hanımefendi tek bir ümmet. Ya Şerife Boz o da öyle; çağın Asiyeleri… İşte Batının sosyologları, siyasileri ve insan hakları savunucuları tüm bunları görmezden geldiler. Kulaklarını tıkadılar. OHAL’e takıldılar. Aslında Safiye Bayat Hanım sosyologlara, felsefecilere ve tarihçilere yeni ödevler veriyordu.

20. ve 21.yy. en görkemli direnişi karşısında; İbn-i Haldun kalksa gelse Mukaddime isimli kitabını yeniden kaleme alır. Karl Marks mezarından dirilse gelse aptallaşır. Darwin birçok yalan uydurur. Bernard Lewis “kötü yönetime başkaldırmak şeklindeki Batı ahlakı İslam düşüncesinde yoktur” iftirasını kat be kat artırırdı. George Orwell “yerden bitiyorlar, birkaç yıl terleyip aç geziyorlar, sonra toprağa giriyorlar, bir müddet sonra mezarlığın yeri bile bellisiz oluyor, kimsede onların gittiğinden haberdar olmuyor” aşağılık tanımından belki dönerdi. Fukuyama “Tarihin Sonu” isimli kitabını yazdığından pişman olurdu. “Medeniyetler çatışması” kitabın yazarı Samuel kendisiyle çatışırdı.

Çağın en görkemli direnişine sahne oldu Türkiye. Emperyalist güçlerin ve yerli işbirlikçilerinin yazdığı ve adına darbe dedikleri oyun tutmadı. Halkın ortaya koyduğu onurlu direniş; sosyologların, felsefecilerin ve tarihçilerin yeni ders konusu olmalıdır. Makyavelistler, narsistler, feministler ve dine afyon diyen Marksistler; dinin geri dönüşünü meydan okuyuşunu ve onun müntesiplerinin tanklara karşı duruşunu yeniden okumalıdır.

Tarih; egemenlerin başkentlerinde ve sırça köşklerde kölelerin kanları ve mazlumların gözyaşı üzerine yazılan tarih iflasın eşiğinde. Şimdi tarih yeniden yazılıyor tarihi yapanlar tarafından üstelik alın teri, gözyaşı ve canları ile işte onlar; Müslümanlar.