Parayı veren düdüğü çalar!..

Abone Ol

Küresel koşullardaki değişimi veri alarak Orta Vadeli

Plan hedeflerini incelediğinizde siyasi iradenin yaşananlardan ders almadığını,

siyasi hesaplar ile ekonomik gerçekler arasındaki uyumsuzluğun arttığını

görüyorsunuz. Bu durum olumlu düşünmeyi zorlaştırır iken beklentilerin daha da

bozulması olasılığını güçlendiriyor. İyimser hedeflerin yapıcı ve yönlendirici

olabilmesi için hem dış finansman koşullarının amaca uygun olması hem de iç

dünyası ve toplumdan asgari bir destek bulabilmesi önemlidir; aksi takdirde

geri teper, kaş yapayım derken göz çıkarma durumu söz konusu olabilir.

Orta Vadeli Plan hedeflerine bakılır ise Türkiye

2014-2016 yıllarında dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir mucizeye imza

atacak! Ekonomi hem uzun dönem ortalamasının üzerinde büyüyecek ama enflasyon

yüzde 5 lerde kalacak, işsizlik mutedil bir hızla azalacak; ayrıca tasarruf

oranının mucizevi bir şekilde artması sayesinde hem bütçe açığı çok düşük

düzeylerde kalacak ve borç yükü kademeli olarak azalmaya devam edecek, hem de

cari açık küçülecek! Belli ki son on yılda yapılamayan yapısal sorun çözümünün

büyük bir süratle yapılacağı ve derhal sonuç alınacağı varsayılıyor olmalı!..

Daha önemlisi küresel koşulların süratle düzeleceği veya yabancı sermayenin her

yerdeki riskini azaltsa da Türkiye tutkusunun büyüyeceği öngörüsü de planın

temeline konmuş; Türk Lirası nın daha fazla değer kaybetmeyeceği, faizlerin

yükselmeyeceği iddia edilmiş!..

Bir yana son üç ayda yaşananlar, diğer yana önümüzdeki üç

yılda gerçekleşeceği iddia edilen eğilimleri koyun ve sorun: Yaşadıklarımız mı

hayaldi yoksa gerçekleşeceği iddia edilenler mi .. Belli ki Orta Vadeli Plan ı

hazırlayanlar herkesi memnun etmek ve şirin görünmek, çelişkileri gizleyebilmek

adına tutarlı olma becerisini tüketmiş. Kağıt üstünde herkesi memnun etmek

kolaydır, fakat sorunların ağırlaştığı ve dış koşulların olumsuzlaştığı ortamda

bunları gerçekleştirmek imkansızdır. Bu tutarsızlığın kaynağını anlayabilmek

için de kahin olmak gerekmiyor.

Dış finansörler küresel koşullardaki olumsuzlaşma

nedeniyle Türkiye nin çok ciddi şekilde ve acilen kemer sıkmaya başlaması

gerektiğini ima ediyor. Cari açık küçülecek ve dış finansman ihtiyacı

azaltılacak şekilde yeni bir denge için ne gerekiyor ise yapılmalı. Bu

ekonominin büyümemesi, iç talebin daralması, bütçe gelirlerinin azalması ve

açığın büyümemesi için kamu harcamalarının kısılması anlamlarına geliyor. Fakat

seçim sürecine giren siyasi irade ise kesinlikle kamu harcamalarını kısmaya

yanaşmıyor, tam aksine iyice arttırmaya hazırlanıyor; bu konuda kimseyi

dinlemiyor. Bu inatlaşmayı gizlemek için bütçe gelirlerinin kesinlikle

azalmaması, bunun için de iç talebin artması ve ekonominin ortalamanın üzerinde

büyümesi gerekiyor. Fakat bu durumda cari açığın, enflasyonun döviz kuru ve

faizlerin artması kaçınılmaz olacak; plan bu, gerçeği görmezden gelerek hayal

tacirliği yapmaya çalışıyor.

Ortada yalın bir gerçek var: Yabancı sermaye ve onları

yönlendirenler ile ülkemizdeki siyasi irade arasında giderek büyüyen bir

inatlaşma var, belli ki hesaplar farklılaşıyor, çıkar çatışması büyüyor.

Küresel koşullar ise siyasi irade tüm önceliklerini yabancı sermayenin

hassasiyetlerine göre şekillendirse bile yeterli dış finansman

bulunamayabileceğine işaret ediyor. Durum böyleyken tam tersini yaparak ve

inatlaşarak dış finansman ihtiyacının karşılanması mümkün müdür Değil ise

döviz kuru, enflasyon ve faizlerde yaşanacak yükselişin sebep olacağı felaketin

boyutu nereye varabilir ..

Yıllar boyu yabancı sermaye ile işbirliği yapıp, gerçeği

dile getirmek isteyenleri susturarak halka hikaye anlatmak ve onları aldatmak

kolaydı. Fakat halka yaptığımızı yabancı sermayeye yapmak, en azından denemek

zorunda kalıyor ve bunun için Orta Vadeli Plan ı kullanmaya çalışıyor iseniz,

içinden çıkılması imkansız bir açmaza düşmüşsünüz demektir!.. Çırpınmanın,

çalışmanın kısa vadeden öteye faydası yoktur... Parayı verenin mi yoksa onla

inatlaşanların mı düdüğü çalacağını zaman gösterecek... Haksız ve görece güçsüz

olduğunu bile bile  inatlaşmak akıl işi

midir ..