Papağan Cennete girecek mi?

Abone Ol

Kendimizi sadece, kabul edilmiş ve zorunlu gibi

gösterilen bir takım hayat modellerine uyarlıyoruz. Batı tarzı bir hayatı

İslamileştirerek, onun içinde biz ne kadar Müslümanca yaşıyoruz şeklindeki

yutturmacalara itiraz etmek lazım. Batı tarzı bir hayat, sorunlu bir hayattır

demeden bu hesaplaşma başlamayacaktır. Bu hesaplaşma başlatılmadığı için

iktidar ve para Müslümanları kolayca teslim alıyor.

Bir hayat tasarımımızın olması lazım. Kimsenin hayat

tasarımı yok. Bir düşünce tembelliği içindeyiz. Çözüm gibi gösterilen:

maddiyat gelsin, dünya nimetlerini alalım ama onun içine maneviyatı da

koyalım mantığı, sorunun asıl kaynağıdır. Üstelik tarih böyle bir lüksü

kimseye tanımıyor. Tüketim çağında sembollerin etkisi arttığı için kendimizi

ayrıştırmayı ve sadece türdeşlerimizle yaşamayı talep ediyoruz. Halbuki; ne

kadar kendinizi ayrıştırırsanız o kadar parçalanıyor, ne kadar çok

parçalarsanız da o kadar çok satıyorsunuz. Bugün konut politikamız komşuluk

ilişkilerini bitirdiği gibi artık aileleri de ayrıştırıyor.  İnsanlar yalnızlaşıyor ve uzaklaşıyor.

Topluluk düzeyinde bireyselleşiyoruz, herkesle temas halindeyiz ama fevkalade

yalnızız.

O kadar fazla kendimizi gelişmeye, ilerlemeye, müreffeh

olmaya inandırdık ki; bunlarla mutlu olabilecek miyiz sorusunu hiç

sormuyoruz. Zannediyoruz ki; biz daha zengin olunca daha mutlu bir ülke

olacağız. Ağır bedel ödeyen batıyı örnek almak istiyoruz ve üstelik bedel

ödemeden Böyle mutlu olacaksak bedelini ödeyelim ama sonuç ortada: mutlu

olmuyor insanlar. Ve bu gidişle bu sorunlar çözülmez.

Eğer siz sorunları sadece siyasal sorunlar olarak çözmeye

kalkarsanız bu sorunlar döner durur. Ekonomik sorun olarak görürseniz de, yeni

yeni ekonomik sorunlar çıkarır. Sizin içinde payını arttırmak istediğiniz

sürecin kendisi sorunludur diyecek bir bilge, arif bakış lazım. Bunu

söyleyebilecek kimse var mı Var: sadece müstakil düşünenler bunu söyleme

cesaretine sahiptirler. Peki, duyan var mı  Var: sadece müstakil değerlendirme imkânına sahip olanlar bunu

duyabilirler. Gerisi tarafgirlik ve kutuplaşmaya malzeme olmaktır.

Müstakil kalınmadığı sürece kavramlar anlamını kaybeder.

Millet in yerini kimlik alır ve hayat anlamsızlaşarak insanları

savaştırır.  Sistemin, sermaye eliyle

siyaset ve serveti güçlendirerek, maneviyatı yok etmeye çalışması bu savaşın

durdurulmaması için Bugün çok dindarlaştığımızı sandığımız halde yaşadığımız

dinsel hayatın cahiliye tarzı olması bu yüzden dir. Eğer sadece konuşarak bu

işler çözülmüş oluyorsa, papağan bile cennete girebilir! Ancak cennete sadece bir

mücadelenin bekçiliğini yapan kıtmir in gireceğini herkes biliyor! Biliyor ama

gereğini yapabiliyor muyuz