Oyunda Oynaştasın!

Abone Ol

Gazze’ye İsrail’in yine saldırdığı günlerde haber akışları arasında gözümüze bir haber takılıyor, “5. İslami Dayanışma Oyunları bu sene Konya’da düzenleniyor” diye. İslami Dayanışma Oyunları, İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye ülkelerin katılması ile dört yılda bir yapılıyormuş. Bu sene beşincisinde ev sahipliğini Konya yapıyor.

İnsan “Dayanışma” ve “İslam” kelimelerini yan yana görünce ister istemez heyecanlanıyor. İçinden “Acaba, bu sefer bir yaraya merhem çıkar mı?” diye geçiyor. Sonuçta isminde “dayanışma” var. Ama oyunların içeriğine bakınca yine bir hayal kırıklığı kalıyor insanın elinde. Hele de “İslami Dayanışma Oyunları”ndan görüntüler haber akışlarına düştükçe. “İslam” nerede? “Dayanışma” nerede? Elde bir “oyun” kalıyor. İnsanın dilinden düşen ise Fetih Marşı’ndaki “…, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın?” oluyor.
Konu ile önemli açıklama Saadet Partisi İl Başkanı Hüseyin Saydam’dan geldi. SP İl Başkanı Saydam, açıklamasında, “İstedikleri oyunu istedikleri gibi oynayabilirler. Oynuyorlar da zaten. Ama bu oyunların “İslâmî” kavramı adı altında oynanması doğru değil. İslâmî kavramı İslâm’a uygun olan, İslâm’ın tasvip ettiği manasına gelir. Oynanan oyunlar İslâm’a özgü bir oyun değil. Hatta kuralları açısından belki İslâm’a aykırı tarafları bile vardır. Bu sebeple kavramların içinin boşaltılmasını doğru bulmuyorum. Kavramlara takılmak önemli midir? Bence önemli. Şu sebepten dolayı önemli. İktidarın kelimeler ve kavramlar üzerinde vukuatı çok.” Saydam, AKP iktidarı ile ülkede büyük sorun hale gelen kavramların, değerlerin, inanca dair hususların içinin boşaltılmasına dikkat çekiyor ve, “Birçok kelimenin, kavramın, değerimizin içini boşalttı. Değersizleştirildi. Sadece iki örnek vereyim, gerisini saymaya gerek yok. Birisi Adalet, diğeri de Kalkınma. Buradan değerlendirebilirsiniz. Bu oyunların adına Müslüman Ülkeler Dayanışma Oyunları denilebilirdi.”

Evet, açıklamadaki can noktası burası “Müslüman Ülkeler Dayanışma Oyunları denilebilirdi.” Oyunları düzenleyenler diyelim ki iyi niyetle Müslümanlar arasındaki sevgiyi, birliği sağlamak için böyle bir işe kalkıştılar. Fakat kavramlaştırılmalara, söylemlere ve oyunların içeriklerine bakıldığında ortaya çıkan durum ‘kelimelerin, kavramların’ ifsat edildiğine şahit oluyoruz.

Saadet Partisi İl Başkanı Saydam, açıklamasında, bu tür işlerde iktidar yetkililerini uyararak, topluma önder olanlara da dikkat çekiyor ve diyor ki; “Hem maksat hasıl olmuş olur hem de kavramla oynanmamış olurdu. Biliyorum; birçok kişinin “Adamın da derdine bak!” dediğini duyar gibiyim. Farkındayım ne şehrimizin, ne idarecilerimizin, ne “hafızlarımızın”, ne Diyanet camiasının ne de mütedeyyin kesimin hassasiyetleri kalmadı. “Buğz” bile ettiklerinden şüpheliyim. Kim ne derse desin. Ben dertleniyorum. Sehven yapılmış bir hata değil. Bilinçli yapılan bir şey. Bu sebeple de düzeltileceğine dair bir beklentim de yok. Tarihe bir not düşmek adına bu satırları buraya bırakıyorum.”

Bu açıklamaları okuduktan sonra aklıma tarihteki Roma’da yapılan “gladyatör oyunları” geliyor. Gladyatör oyunları da ilk önce dinî bir ritüel olarak başlamıştı. Kaynaklar bunu söylüyor. Daha sonra ise gladyatör oyunları zamanla bu özelliğini kaybetti ve eğlence oyunu haline geldi. Eğlence halini alan oyunların sonucu olarak gladyatörlük para kazanılan bir meslek oldu. Ama oyunların daha önemli bir fonksiyonu oldu. Roma’da ne zaman ekonomi çıkmaza girmeye başladıysa ne zaman sosyal yapıda bozulmalar başladıysa o zaman Roma yönetimi, halklarını oyalamak için “gladyatör oyunlarının gün sayısını artırırdı”.
Şu soruları sormadan geçmeyelim. Daha bu hafta katil İsrail’in Gazze’ye saldırısında kırktan fazla masumun hayatını kaybettiği bugünlerde “dayanışma” örneği ne olmalıydı? Müslümanların yaşadığı coğrafyada ve Müslümanların azınlık olarak yaşadığı ülkelerde en temel meseleleri varken; hayatta kalmak gibi, neslini korumak gibi, mülkiyetini korumak gibi, inançlarını yaşamak gibi ve her türlü haklarının gasp edilmesi gibi. Doğu Türkistanlı dede torunlarının fotoğraflarını meydanda açtığı için tartaklanıp parmağı kırılırken Müslüman ülkeleri yan yana hangi sebeple bir araya gelmeliydiler? Haziran ayı D-8’lerin kuruluş yıldönümünde Müslümanlar arası güç olacak birliği sağlamak için Müslüman ülkeler hangi faaliyeti yaptı? Sömürücü küresel güçlerin işini bozmayacak birtakım faaliyetleri yaparak, oyunlar oynayarak Müslümanlar İslam adına, kardeşlik adına, insanlık adına ne elde edecekler?
***
“Amaaan, canım bizde mi! Yoksa şimdi sıra İslami Dayanışma Oyunları’nda, popçu şarkıcıyla beraber konserinde eller havaya mı?”