Oynatmaya az kaldı, doktorum nerde?

Abone Ol

“Bir zamanlar neydi be!” diyesi geliyor insanın! Neden mi? 

* Bir zamanlar Çin “baskı ve otorite”nin, Amerika güya özgürlüklerin ülkesi idi…

* Bir zamanlar Çin geri kalmışlığın, Amerika modern hayatın(!) simgesi idi…

* Bir zamanlar Çin “demir perde”, Amerika “fırsatlar ülkesi” olarak terennüm edilirdi…

* Bir zamanlar Çin “bilinmezlerin”, Amerika “şeffaflığın” memleketi idi…

* Bir zamanlar Çin, “Mao”nun, Amerika “Lincoln”un ülkesi olarak adlandırılırdı…

Fakat bakar mısınız; 

* Çin Dışişleri Bakanı WangYi, Çin-ABD ilişkilerinin istikrarlı şekilde değiştiğini ve olumlu bir istikamette geliştiğini belirtti.

* Çin ile ABD arasındaki ilişkileri değerlendiren WangYi, iki ülkeyi toplumsal sistemlerindeki farklılıkları ve sıfıra müncer zihniyeti aşarak, daha güçlü ve olgun ilişkiler geliştirmeye çağırdı.

* Hele şuna bak, şuna! Wang, “Devlet başkanlarımızın mutabakatları doğrultusunda hareket ederek, ‘çatışmama, cepheleşmeme, karşılıklı saygı ve kazan-kazan işbirliği’ ilkelerini izlediğimiz takdirde, Çin ve ABD’nin mükemmel ortaklar olmamaları için hiçbir sebep yok” ifadesini kullandı.

* WangYi, ayrıca Çin ve ABD’nin iki devlet başkanı arasında ve farklı seviyelerde temasların gerçekleşmesi, tüm alanlarda işbirliğinin genişletilmesi için verimli bir iletişim içinde olduğunu ifade etti. 

***

Tüm bunlardan sonra bana da şu şarkıyı terennüm etmek kaldı; 

“Oynatmaya az kaldı, doktorum nerde?”

DİKKAT! HEPİMİZİN AİLESİNDE OLABİLİR!

* HER yüz çocuktan beşinde görülüyor

* Dahilerin hastalığı olarak da isimlendiriliyor

* En önemli belirtileri hırçınlık, tersten okumak ve içine kapanıklık. 

* Belirtileri şu şekilde sıralıyor; okumayı öğrenme sorunu, okuma hızı, yazım hataları, 3, 6, 9 gibi rakamları ve b, d, p gibi harfleri birbirine karıştırma, çarpım tablosunu gibi ezberlemelerde güçlük çekme, yön duygusunda sorun yaşama, motor becerilerinde zorlanma, okula gitmekte

isteksizlik…

Şimdi hepiniz merak ettiniz değil mi? Nedir bu diye!

Bu, Leonardo da Vinci, Einstein, Mozart gibi ünlü isimlerin de yaşadığı disleksi hastalığı…

Ülkemizde her yüz çocuktan beşinde görülüyor. 

Genel olarak okuma güçlüğü olarak kendini gösterse de fark edilmediği takdirde çocukların tüm hayatını etkiliyor. 

Her yıl binlerce gencin eğitimlerini yarıda bırakmalarına neden oluyor. 

Aile sohbetlerinde sık sık duyarız, “Çocuk çok zeki ama” diye başlayan cümleleri. Genellikle çocukların öğrenmek istememesi yada okurken yaptıkları hatalar nedeni ile dikkatsizlik olarak nitelendirilen bu durum, aslında Türkiye’de her yüz çocuktan birinde görülen disleksi hastalığının

habercisi olabilir. Genel olarak okuma güçlüğü olarak açıklanan disleksi, anaokulu ve ilkokul çağlarında tespit edilirse tedavi edilebiliyor ve çocuklar yaşamlarına sorun yaşamadan devam ediyor. Disleksinin tespit edilmesinde ise en önemli görev öğretmenlere ve ailelere düşüyor. 

***

İşte böylesi bir hastalığa MÜSİAD Antalya Şubesi el attı. 

Özel eğitim ile tedavi edilebilen disleksi hastalığı konusunda anaokulu ve ilkokul öğretmenlerinin eğitilmesi için özel bir proje hazırladı. 

“Herkes gibi biz de disleksiden arkadaş ortamlarında yapılan sohbetlerde haberdar olduk. Biraz araştırınca da aslında hepimizi, geleceğimizi ilgilendiren bir konu olduğunu gördük” görüşleri MÜSİAD Antalya Şubesi yöneticilerinden Mustafa Cephanecioğlu’na ait. 

Cephanecioğlu’nun verdiği bilgiye göre, disleksi özel eğitim ile tedavi edilebiliyor; “Türkiye’de her yüz çocuktan beşinde disleksi görülüyor. . Disleksi Vakfı’nı ziyaret ettik. Yapılabilecek çalışmaları görüştük. En önemli konunun erken fark edilmesi olduğunu gördük. Disleksi hakkında bilgisi olan bir öğretmen çocuğun rahatsızlığını fark edebiliyor ve verilecek olan özel eğitim ile çocuklar topluma kazandırabiliyor. Disleksinin teşhisinde öğretmenlerin rolü çok büyük. Biz de öğretmenlerin disleksi konusunda bilinçlendirilmesi için bir proje hazırladık.  Hazırladığımız proje kabul gördü. İl Milli Eğitim Müdürlüğümüz ve Disleksi Vakfı ile birlikte Antalya genelinde öğretmenlere eğitim verilmesi için çalışmalara başladık.” 

Şunu söylemek isterim; bu türden çalışma ve gayretlerin yerinde olduğunu düşünüyorum.  

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

* ESAM tarafından düzenlenen Uluslararası Milli görüş Sempozyumu’nun, 11-12 Mart 2017 tarihlerinde Ankara’da MeyraPalaceHotel’de yapıldığını, bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen sempozyumun ana temasının “Erbakan ve Yeni Bir Dünya” olduğunu,  

* Diyanet’in, 25 yaşına kadar olan üniversite öğrencileri için bulunmaz bir kampanya başlattığını, 1-8 Mayıs 2017 tarihlerinde sadece 2.250 Türk Lirası’na umreye götürdüğünü, biliyor musunuz? 

NOT: Bugün 13 Mart 2017, Pazartesi 1) Emekliler hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibarıyla asgari ücretli “nasıl geçineceğim” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlık’a bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Dubakalinolacak!