Ötleğen ve ötleğiler arasında

Abone Ol

Artık her şey fazlası ile çetrefilli, darmadağın, içerik

çürüklüğü yaşamakta.

İyilikle ilgili bebek adımlarınız daha hız alamamışken

kesilmekte, derlenip toplanıp ortadan kaldırılmakta.

Artık kendinizin bile çözüp çıkamayacağı o karanlık

girdapta, hafakanlar içerisinde şaşkın bakakalmışsınızdır.

Garibin fazla da yüksek beklentisi yoktu, ailesini

geçindirmek için o müthiş özlemini çektiği göreve getirilmek için hülyalar

kurmakta idi.

Ama nasıl eder kimle görüşür ne anlatabilirdi ki,

terbiyesinden konuşamazdı bile, eli ayağı ter içerisinde kalır, kekeler,

meramını anlatmaya gücü yetmez, belki de onun bu utangaçlığı yüzünden derdini

diyemeden hayalini kurduğu görevi ebediyen kaybedebilirdi.

Hem randevu bile alamayacağını, önüne biri düşüp onu

götürmezse kapısı güvenlikli ahiret soruları ile bir şüpheli gibi davranan o

kale gibi yerleri aşamayacağını çok iyi bilmekte idi.

Aradıklarında biliyordum o garip kadar hükmümün

olmayacağını; artık değişmiş, darmadağın olmuş, hormonla hızla büyümüş eski

görüşten bazı makam sahipleri yanında hiç itibarım olmadığını anlatamıyorum

garibe.

İstediği otoban kenarlarını süpüreceği, dinozorların

attığı çöpü elleriyle değil yüreğiyle temizleyeceği, çöpçülük idi.

Boyun fıtıklarımın iyice azdığı o gün beyni kaynatan

güneşin beni hasta ettiği sıcak bir öğlen dışarı çıkıyorum büyük umutlarla

kapısını çalıyorum eski görüşten zatın.

Fakat daha ağzımı açmadan nasıl sinirlendiriyorum

hazreti.

Sonra dalgın dalgın düşünüyorum, garip sen keşke benim

yerime zengin bir adamı gönderseymişsin iş istemeye.

Hiç fark etmez o zengin klozet imalatçısı da olabilir,

atık arıtma firma sahibi de ya da temizlik şirketi patronu.

Yemin ederim benden bin kat saygın muamele görecekti.

Adamı neden o kadar çileden çıkarıp sinirlendirdim,

öfkeden cereyana tutulmuş gibiydi.

Dışarı çıktığımda garibe mi yanayım, bunlara uzun yıllar

verdiğim emeklerime mi kızayım yoksa insanların artık güvenecek dallarının

kalmayışına mı hayıflanayım.

Azizlerin, kalın yün hırkası içindeymişçesine bunaltıyor

güneş.

Fark ettim ki yakın geçmişin o güzel değerleri çoktan

dünyamızı terk etmiş artık daha kaba saba, örseleyici, yaralayıcı bir çağın

kenarına atılmışız. eğişen dünya değerlerini çoktan anlamam gerekti, paralı

adam dışında bir şeylerin itibarının kalmadığını kabullenmem gerekti.

Dışarının sıcağı, garibe bu durumu anlatabilmenin

zorluğu, adamların kaba tavrı birleşince beynim iyice iflas etti; şiddetli

ağrılar, kendimden geçme, değerlerin iflasını kabullenememeyle oluşan travma

ile geceyi acile uğramadan geçiremeyeceğimi anladım.

Benim için çok zor bir gece idi.

İnsanlığın güvenebileceği temiz fikir sahiplerinin

kalmaması, iyiliğin suya atılan taş gibi etrafına dalgalar halinde

yayılamaması, acımı iyice artırıyordu. Ne yazık ki insanlar ötleğen ve ötleği

gibi idiler. Yani çalı bülbülü zayıflığında ya da kartal yırtıcılığında.

Bir yazarın dediği gibi, eskiden Müslüman denince sözüne

inanılan, güven duyulan imaj da zedelendi, son devrin sakinleri ile.

Artık insanların örnek alacağı, bağlanacağı, rol model

edineceği şahsiyetler de hızla eksilmekte topografyamızdan.  Dünün bizleri kendilerine bağlayan mütevazı,

özü sözü bir, zarif, ince, hatır gönül bilir zevatları da çekilince şehir

peyzajından, iyice yoksullaştık.