Oruçluya saygı daveti

Abone Ol

Artık daha saygısız bir şehirli profili ile çevrelenmekteyiz ne yazık ki. Mübarek bir ayda olduğunu unutmuş mu, unutturmak mı istemekte ya da açıkça meydan okuma cehaletine mi kapılmış, çözemediğiniz bir anlayış sokaklarımızı, meydanlarımızı ele geçirmiş.

Kimi muhitlere Ramazan hiç gelmemiş.

Kimi semtlerde sanki tek oruçlu yok havası hâkim.

Komşumun kızı Sude, önceki gün bizde okunan mukabeleye devam eden annesinden evin anahtarını almak için uğradı ama salonun ortasına yığılıp kaldı. Yüzüne su çarptık kendine geldi. Sude yaz okuluna devam etmekte, okulu ile evi arası 2,5 saat. Başı açık bir üniversite öğrencisi, orucunu asla bırakmamakta. Havalar çok sıcak. Şimdiki kızlar da hep elli kilo civarında adım atmaya takatleri yok. Kendine gelince olanca dermansızlığına karşın o gün yaptığı bir kavgayı anlattı:

-Otobüs duraklarında beynim kaynamakta, artık gözlerimin önünde şekiller oluşmakta, susuzluktan bayılmak üzereyim. Lokantalarda, kapalı yerlerde yemeklerini yiyenlere bir şey demiyorum ama sanki son nefesimi verecekmiş gibi olduğum orucun o sert katmanlarında yanımda birisi su içmiyor mu işte buna dayanamıyorum. Bir gün birine dalıcam diye korkuyordum, bugün korktuğum başıma geldi. Otobüste ben can pazarındayım, şimdi gittim şimdi gidiyorum, beynimde tek damla oksijen kalmamış, her yan bir kararıp bir sararmakta, çölde etrafta su arayan dili dışarıda köpek gibi nefeslerim sıklaşmış, kusmamak için kendimi zor tutuyorum. O ne Yanımda bir dere şırıltısı gibi su sesi. Kadın o hayat iksiri su şişesini dikmiş kafasına kana kana içmekte. O anda cebimdeki tüm paraları değil servetimi vermeye hazır olduğum hazine kıymetindeki su sesi, beni iyice çileden çıkarıyor. Sanki zincirlerimden çekiştiren bir gardiyan su diye yalvarmalarımı duymayarak matarayı kafasına dikmiş. Üstelik yanımda oturan bu kişi, başı örtülü bir bayan. Artık kim tutar beni:

-Utanmıyor musunuz, oruçlu insanların yanında su içmeye bakın ben şu anda çok kötü durumdayım ve siz elinizdeki su şişesi ile bana büyük bir işkence yapmaktasınız, sizde hiç edep, terbiye yok mu

Kadın iyice duyarsız çıkar, o da söylenir:

-sana ne be, istediğimi yaparım, keyfimin kâhyası mısın

Sude son bir dermanla ayağa kalkıp;

-evet, kâhyasıyım, öyle uluorta su içemezsin, ebleh kadın, diye bağırır ve omuzlarından sertçe iter, otobüsten iner durağın arkasına zor yetişir ağız dolusu kusar. Her kustuğunda annesi başını tuttuğundan kimsesi olmadığından oraya yığılır, yanından gelip geçen insanlar onun ne kadar acil durumda olduğunu anlamazlar bile. Zar zor kendine gelip bir sonraki otobüse binip yarı baygın vaziyette mahallesine çok zor vasıl olur.

Çoğu insan özellikle bünyeleri zayıf genç kızlar, Sude gibi çok zor şartlarda oruç tutmaktalar. Onların bu sıkıntılı süreçlerinde boğazları kurumuş, dermanları kalmamış anlarında; çöldeki serap gibi lıkır lıkır su içmek bir insan hakkı ihlali.

Diyanet ya da sivil toplum kuruluşları bu konuda çalışmalar başlatıp derhal  “oruca-oruçluya saygı davetleri” düzenlemeli, kamuyu aydınlatacak spotlarla konuya dikkat çekilmeli, görsel ve yazılı medyada detaylı olarak işlenmelidir.

İyice duyarsızlaşan insanımız nereye gitmekte.

17.5 saat oruç tutan aç insanların karşısında kıtlıktan çıkmış gibi iştahla yiyip içmek; kabalığın, ilkelliğin, görgüsüzlüğün, insanlıktan çıkmanın artık son noktası.

Biraz daha nezaket lütfen.