Ramazan ayı, Müslümanların hayatında vicdani bir uyanışa ve taze bir enerjiye dönüşür. Bu vesile ile insanlarımızın farkındalığı artar ve merhamet duyguları harekete geçer. Bu bir uyanıştır ve insan oruçlu iken, acziyetinin, yoksunluğunun, ölümlü olduğunun farkına varır ve Allah’a teslim olur. Bu bir kıpırtı ve uyanıştır ve her mümin bu uyanışı büyük bir heyecanla yaşar.
İnsanın, acziyetini fark etmesi, onun kulluğunun bilincine varmasını sağlar. Zira insan, bu dünyada bir yolcu olduğunu unutur ve büyük bir ihtirasla bağlandığı dünyayı kutsar hale gelir. Kendine ait olmayanı kendinden bilmek ne büyük nankörlüktür! Oysa bizler sadece birer emanetçiyiz… Hava, su, hayat ve ölüm Allah’ındır… Eğer o izin vermezsen nefes alamayız, hareket edemez, konuşamaz ve yaşamsal faaliyetlerimizi sürdüremeyiz. Aslında ne kadar da yoksuluz ama nedense bu gerçeğin üzerini hep örter ve her şeye sahipmişiz gibi davranırız. Bize ait olmayan bir bedende ve bize ait olmayan bir yerkürede hayat buluyor ve O’nun izni ile nefes alıp veriyoruz. Ve hiç birimiz yaptıklarımızın dışında hiçbir şeye sahip değiliz. İşte oruç, hepimize bu fakru zaruretimizi görme ve hissetme bilinci veriyor.
İnsan yaptıklarının bir ürünüdür, iyilik yaparsan iyilerden kötülük yaparsan kötülerden olursun…işte saplanıp kaldığımız hayatın özeti sadece budur! Yani, iyilik ve kötülük, hayat ve ölüm….
Ramazan, küresel ve yerel sömürü odaklarının hüküm sürdüğü bir dünyada insanların merhamet duygularını harekete geçiriyor ve gönülden gönüle yol oluyor. Bu yönüyle oruç, ahlaki değerlerin yükselmesine vesile oluyor ve İnsanların yardımlaşma duygularını harekete geçiriyor ve fert fert bütün müminlerin kötülüklere karşı kendilerini tutmalarına imkan tanıyor... Yani, Allah için yiyip içmede kendini tutan insan, yalan, gıybet, bencillik gibi ahlaki zaaflara karşı da nefsini tutuyor.
Yaşadığımız çağa kaygı çağı değiniliyor, kaygı ise kişinin gelecekle ilgili olumsuz düşüncelerinden beslenir. Oruçlu kişi, Allah’a yakındır. Allah’ın rahmetini bütün hücrelerinde hisseden kişi kaygı ve korkulardan emin olur ve kendini güvende hisseder. Ancak, bu ayın rahmet ve bereketinden tam olarak istifade edebilmek için kişinin hayatının tamamını Allah’ın rızası uygun şekilde düzenlemesi gerekir. Aksi taktirde Ramazan ayından sonra her şey eski haline dönecektir.
“Açlığa sabredersin adı oruç olur
Acıya sabredersin adı metanet olur
Dileğe sabredersin adı dua olur
Özleme sabredersin adı hasret olur
Sevgiye sabredersin adı aşk olur”
(Mevlana)