Ortaöğretimde iç göç !..

Abone Ol

Liselerin, düz liselerin yanında anadolu ve fen liseleri şeklinde ayrıştırılması geçmişte üniversitelerde yaşadığımız iç göçü çocuklarımız lise yıllarında yaşamaya başladılar. Öğrenciler genellikle anadolu ve fen liseleri ile öğretmen ve sağlık liselerini tercih ediyorlar. Bu ise sınav yarışını gündeme getiriyor. Netice itibariyle öğrenciler çoğunlukla yaşadıkları il ve ilçelerin dışında okullara gitmek zorunda kalıyorlar. Söz gelimi bir ilçede bir düz lise ile bir de Anadolu lisesi var. Bu iki okul o ilçedeki taleplere yetmeyince ve alınan puanlarda farklı olunca ister istemez öğrenciler farklı ilçe ve illerdeki tercihlerine kayıt yaptırmak zorunda kalıyorlar.

Bu noktada ciddi sıkıntılar ortaya çıkıyor. Bir defa ilçelerde devlete ait yurtlar genellikle yok. Öğrenciler cemaat ve özel yurtlara ya da pansiyonlara başvuruyorlar. Liseye kadar herşey önüne gelen çocuk eğer bir pansiyonda kalıyorsa özellikle yiyeceğini kendisi hazırlamak zorunda kalıyorlar. Geçmişte böyle bir tecrübesi olmadığı içinde çoğu zaman günlerini yarı aç geçiriyorlar. Cemaat yurtları bu konuda biraz daha iyi durumda.Çünkü oralarda yemek çıkıyor. Ama pansiyonlar ve özel yurtlar için bunu söylemek mümkün değil. Eğer buralarda yemek çıkacak ise aylık yurt parasından daha fazla birde yemek parası devreye giriyor. Eğer bir çocuk yaşadığı ilden 50 kilometre ötede bir okula kayıt yaptırmış ise o öğrencinin aileye aylık maliyete 500 lirayı buluyor. Böyle bir masrafı ülkemizde kaç aile karşılayabilir, karşılıyorsa da aile ne gibi sıkıntılara katlanmak zorunda kalır ilgililerin düşünmesi gerekir.

Bunun yanında ilk defa açılmış olan anadolu liseleri için bir başka sıkıntı ise öğretmen kadrosu. Yeni açılan anadolu liseleri öğretmeni genellikle var olan düz liseler ile çok programlı liselerden temin ediyor. Bu da sanıldığı kadar kolay olmuyor, olsa da kendi okulunda yorgun düşen öğretmen ek ders olarak geldiği ikinci okulda istenen verimi ortaya koyabilir mi ilgililerin düşünmesi gerektiğine inanıyorum.

Bu arada anadolu liselerine atanacak öğretmenlerin en az üç yıl düz liselerde öğretmenlik yapması, ondan sonra girdiği sınavda başarlı olması gerekiyormuş. Bu sebeple yeni açılan anadolu liselerine her branşta açıktan öğretmen ataması mümkün olmuyormuş. Ayrıca bir başka sorun ise yeni açılan bir anadolu lisesinde kontenjanına göre üç ya da dört birinci sınıf bulunuyor. Bu ise İngilizce dışınca öğretmenlerin girmek zorunda oldukları haftalık 15 saati doldurmuyor. Haftada iki saat olan pek çok dersin tüm sınıflarına girecek bir öğretmenin haftalık vereceği ders 6 ya da 8 saatte kalıyor. Böyle olunca da öğretmenlerin büyük bir bölümü diğer okullardan temin ediliyor. Elbette öğretmen öğretmendir. Düz lisede vereceği ders ile anadolu lisesinde vereceği arasında büyük bir fark yoktur. O zaman niçin eskiden olduğu gibi düz liselerde ikinci sınıfta yapılan bölüm seçimi ile anadolu ya da fen lisesi ayrımına gerek kalmadan eğitim sürdürülmedi Eğer anadolu ve fen liseleri düz liselerden ayrı ve daha kaliteli eğitim veriyorsa o zaman öğrenciler arasında eşit olmayan bir eğitimin ortaya çıkmasına zemin hazırlanmış olmaz mı Bunu söylerken meslek okullarının gereksizliğini ileri sürüyor değilim. Sözüm sadece geçmişte düz liselerde ikinci sınıftan itibaren öğrencilerin tercihi ile ortaya çıkan bölümlerin bugün ayrı liseler haline getirilmiş olmasının beraberinde ciddi sıkıntılar getirdiğine dikkat çekmek istiyorum.

Zaten şu anda da düz liselerde ikinci sınıfta bölümlere ayrılma söz konusu. Tekrar ediyorum derdim anadolu ve fen liselerini eleştirmek değil. Eldeki imkanlar düşünülmeden bazı adımların atılıyor olması. Söz gelimi bu sene ilk defa bir ilçemizde açılmış olan Anadolu lisesine kayıt yaptıran 90 öğrenciden (daha sonra bunların 6 tanesi ilçelerindeki düz liseye geri döndüler) 30u o ilçeden geriye kalan 60ı başka il ve ilçelerden. Böyle olunca ortaya öğrenciler açısından ciddi bir barınma ve yemek sorunu çıkıyor. Aileler içinde hasretlik bir yana ekonomik külfet oluyor. Bu bakımdan eğitimde atılacak adımlardan önce eldeki imkanların doğru tespit edilmesi, bunun yanında ortaya çıkacak yeni ihtiyaçlara cevap verecek alt yapının hazırlanması gerekiyor.

Eğitim yılı başlayalı iki haftayı geride bıraktığımız şu günlerde bazı okullarımızın hizmetli ihtiyacı bile karşılanabilmiş değilken 14-15 yaşındaki çocukları yaşadıkları yerlerden uzaklarda okumak zorunda kalmasının sağlıklı bir yol olup olmadığı yeniden düşünülmelidir.