Ortadoğu denklemi

Abone Ol

Ortadoğu coğrafyası tarihin her döneminde kanlı, acılı, sancılı olmuştur. Çünkü insanlık tarihinin merkezi burasıdır. Bu bölgelerde küresel emperyalistlerin iştahını kabartan petrol zenginliği vardır. Ve Churchil’in ifadesiyle, “Bir damla petrol, bir damla kandan daha değerlidir” zihniyetiyle şekillenen bir anlayışla emperyal bölüşümler yapılmış, haritalar oluşturulmuştur. Küresel güçlerin bu zenginlikleri kendi hanelerine yazabilmek adına sürekli tepiştikleri bu coğrafyada, zulüm hiçbir zaman eksik olmamıştır. Çünkü sürekli karışıklıklar çıkarılan, terör üretilen, silah tüccarlarının kesesine hizmet eden bu kaos planlarıyla, uydu devletler oluşturulmuş, kukla yönetimlerle toplumların demokratik arzuları sindirilmiş ve ortaya süper güçlerin böl-parçala-yut taktiğini uyguladıkları zeminler ortaya çıkmıştır. Bugün Ortadoğu coğrafyasında, Irak’ta, Suriye’de yaşadığımız sancılı sürecin temelinde, Siyonist İsrail’in kuklası ABD’nin Ortadoğu’ya “Arz-ı Mev’ud hesaplarıyla” biçim verme arzusunu yansıtan siyaseti ve Rusya’nın bölgedeki denklemde söz sahibi olabilmek için tüm gücünü ortaya koyması yatmaktadır.

Mehmetçiğimizin Suriye topraklarında iki emperyal güç arasında verdiği mücadeleyi iyi analiz etmek, atılacak adımları da bu minvalde değerlendirmek gerekir. Suriye’de terörü önlemek, DEAŞ’la savaşmak, PKK ve YPG unsurlarını temizlemek için var gücümüzü ortaya koyarken, sınırımızı emniyete alabilmek için kontrol noktaları oluştururken Esed’in varlığını destekleyen Rusya ile birlikte hareket etmek, onlardan medet ummak, mutabakat metinleri oluşturmak, bu bölgeyle ilgili hakkıyla arzuladığımız tabloyu ne kadar ortaya koyuyor?

Diplomatik olarak masada dikkate aldığımız Rusya, rejimin varlığına hizmet etmiyor mu? Esed’in aynen yerinde kalması yönünde irade sergilemiyor mu?  Ya da “Ben petrolü seviyorum” diye açıkça saçmalayan Donald Trump’ın Suriye’de varlığını hala devam ettirmesi, petrol kuyularının başında olması ne ifade ediyor? PKK’nın uzantısı YPG ve PYD’ye binlerce TIR silah gönderen ABD’nin bölgedeki terörü ortadan kaldırma niyetinde olduğunu söyleyebilir miyiz? Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Rus Lider Putin’le ya da ABD Başkanı Trump’la sık sık görüşmesiyle, Ortadoğu’da her geçen gün daha da çok bilinmeyenli denklem haline gelen bu kördüğümü çözebilmek mümkün olabilecek mi?

Erdoğan, telefonda yaptığı görüşmede Putin’e “Aradan çekilin, bizi rejim ile baş başa bırakın” teklifinde bulunmuştu… Acaba bugün Moskova’da yapılacak zirvede bu teklifi yineleyecek mi? Suriye’de baş aktör ve senaryo yazmaya devam etmek isteyecek Putin, kuklası Esed’in Türkiye tarafından refüze edilmesine seyirci kalır mı? Esed’in tasfiye edilmesi demek, Rus varlığının da bu topraklardaki hükümranlığının sona ermesi anlamına gelmez mi? Türk Silahlı Kuvvetleri, günlerdir rejim unsurlarına yönelik karadan, havadan bombalar yağdırıyor. Rejimin tankları, topları, uçakları, mühimmat depoları, hava alanları tahrip edildi… Bahar Kalkanı Harekâtıyla rejim unsurlarına çok büyük zayiatlar verdirildi.

Yüreklerimizdeki yangın, yüreklerimizdeki acıyı dindirmek elbette mümkün değil. İdlib’de emperyal güçlerin arasında sıkışan Mehmetçiğimizin üzerine yağan şehadet rüzgarları, bir kasırga misali milletimizin yüreklerini dağladı.  “Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber. Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber” 34 şehidimize Allah’tan bir kez daha rahmet diliyoruz.