Organik Teke Sütü

Abone Ol

“Bu böyle gitmez” yargısını fark ettikten sonra, hafızasını, “Nasıl gider” sorusunun yanıtını bulmaya adayanlar, erinde geçinde Hak olanla karşılaşacaklardır. Hak olana kulak kesilenlerin zaman sonra fark ettikleri, sığınıp ardına düştükleri ve nihayet ellerinde kalan, “İnanç tekeden süt çıkarır” gibi sözlerdir. Her inanç süt çıkarmaya sevk etmeyeceği gibi sahip olduğu inançla tekeden süt çıkarmak için uğraşanlar, çıkardıkları mahsulün tam olarak ne işe yarayacağını düşünmemiş olsa gerektir. Keçi sütünden insanın istifadesine yönelik birçok ürün elde edilebildiği, ama teke sütünün neye yaradığı araştırma-inceleme konusu bile değildir. Dolayısıyla ancak çağrışımsal saptamalarla mezkur sözle neyin vurgulandığı, nasıl bir sanat yapıldığı, teşbihi, söyleyenin hitabet gücü, motivasyon kabiliyeti vs. hatırda kalır. İnanmak, azim ve kararlılıkla çalışmak, iyilik üstünde sebat etmek elbette çok büyük kazanımlardır. Bu kazanımların idamesi kadar aktarımı, tüm yeryüzüne hâkim kılınması inanan ve o doğrultuda güzel işler yapanların boynunun borcudur.

Keçi bahsi yine tam burada geçmelidir. Zira bugün tekeden süt çıkarabileceğini düşünen zevat ömrü hayatında değil keçi gibi bir inatçı hayvan, uysal bir koyun, olmadı bir inek bile sağmamıştır! Sağmak bir yana keçiye, tekeye dokunup boynuzunu okşayanı bile zor bulunur. Bunlar keçi milletini hayvanat bahçesinde yetiştirilen endemik türlerden biri zannetmezlerse de yanına yaklaşılan; el attığında kolayca sağılan, hatta sağılmak için kendini sere serpe sağıcısına bırakan bir hayvan sanırlar. Bir fırsat verilse hepsi değme sağıcı olacağına yürekten inanır. Hani en azından bugüne kadar sağanlardan; yetiştirmeyi, bakmayı, gütmeyi bilmeseler de toplum sağmak üstüne mastır yapanlardan neleri eksiktir? Sağmak iştiyakı o kadar yoğundur ki gayri karşılarına keçi bile çıksa sağabileceklerine hükmederler. Öylesine inançlıdırlar! Hiç yoktan bir sağıcı bulup tekeden süt çıkartırız diye düşünmelerine kim engel olabilir?
Kimsenin tekeden süt çıkarmak gibi bir mecburiyeti yoktur. Kimse tekeden süt çıkarma mükellefi değildir. Zaten tekeden süt çıkacağı da yoktur ama mecazın bağlamıyla düşünüldüğünde insan bunu vazife bilmek zorunda olmasa gerektir. İnsanların istifadesi için süt gereklilikse pekâlâ keçi yetiştirmek, inek beslemek, koyun edinmek hem kolay hem kullanışlı bir yöntem olur. Haliyle ademoğlu kendisini zora sokacak bir işe soyunduğunu bilmek için teke aranmak ihtiyacı hissetmez. Yani bu işin de bir kolayı vardır. Kendi ürününü kendin yetiştirdiğinde, ihtiyacı karşılayacak müktesebatı edindiğinde ‘vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmene’ gerek kalmaz.

Diğer yandan tekeden süt çıkarmak derdine düşenler, sütün asıl kaynağını unutup ellerinde kalandan da olabilirler. Buraların koyununa, keçisine sahip çıkmayıp sağmak için teke peşinde dolanırken keçileri kaçırmak işten değildir. Keçileri kaçırmak tabiri ise delirmek ya da delirme derecesinde bunalmak anlamlarını karşılar. Kişilerin kendilerini bunaltmaya hakkı olmadığı gibi teke peşinde dolanırken sağmal keçileri bunaltıp uzaklaştırmaya kalkmak da son derece yersiz bir davranıştır. El âlemin tekesinden süt çıkarma ihtimaline güvenip eldeki keçileri feda etmek ahmaklıktan gayrı ne olabilir? (Söz konusu bahsi insana yormak, verimliliği yahut kısırlığı insan üzerinden düşünmek; yetiştirmediğin insan gücünün hayrından da şerrinden de emin olmazsın diye kabul etmek hiç de zor olmasa gerektir. İnsan herhangi bir hayvana benzemez; nevi şahsına münhasırdır ama tekeden süt ummaktan, keçisini heba etmekten de geri durmaz!)

Teke bahsinden uzak durmak için de süt elde edilecek yöntemlerin yeniden gözden geçirilmesi gerekir. Bunun için anlaşılmalıdır ki yetiştirmediğin keçi senin değildir. Yetiştirilen keçilerin haylazlığı yılgınlığa sebep olmamalıdır. Bir yandan süt verme istidadı gözden geçirilmeli, ne kadar ürün elde edildiği, verim oranı ve hatta sütün lezzeti kontrolde tutulmalıdır. Atın sahibine göre kişneyeceği varsayımıyla, güç elde edildiğinde el âlemin keçisinden yararlanma düşüncesine umut bağlanmaz. Haliyle yetiştirdiğin keçi kadar konuşur, işe koşulduğunda keçilerin kadar başarı gösterirsin. Kısır hayvanlar, kısır düşünceler, kısır insanlarla ancak şimdiki durumda kalırsın. Hâlbuki inanç, kimseye söğüt gölgesi bağışlamaz. Zaman sonra elektrikçilere isyan eden o malum amca gibi, “Hani nerede süt?” sorusuyla karşılaşmak işten değildir.