Gündem

Onlarca hikayeden sadece biri

Onlarca hikayeden sadece biri

Abone Ol

Adakale hakkında, bir kaç ay öncesine kadar dişe dokunur bir şey bildiğim söylenemezdi. Sonra, bu yerleşim birimiyle ilgili bir Osmanlı kartpostalı bulmam, peşinden de içinde Adakale nin görüntüsünün yer aldığı kıymetli bir sigara kutusu görmem, merakımı artırdı. Kutunun üzerinde "Müslümana Ada Kaleh" yazıyordu. [Sonradan öğrendiğime göre, adada lokum ve tütün fabrikası varmış.]Yaptığım araştırmaların, bana tatmin edici bilgiler verdiğini söyleyemem. Yine de, Adakale hakkında bir yazı çıkaracak kadar bilgiye sahibim.Adakale, uzunluğu 1800, genişliği 400 metre olan bir ada. Tuna nehri üzerinde. Romanya tarafına 300, Sırbistan tarafına ise 400 metre mesafede.Türkler buraya, 15. yüzyılda, Rumeli nin fethiyle birlikte yerleşmişler. Burası, beşyüz yıl boyunca, Tuna nehri üzerinde Osmanlı Devleti nin karakolu olmuş; ayrıca gümrük görevi de görmüş.Ve devran döner. Osmanlı yenilmeye, yenildikçe de geri çekilmeye başlar. Avrupa daki topraklar birer ikişer elden çıkmaktadır. 1878 yılında yapılan Berlin Kongresinde, Türkler, Moldav ve Valah prensliklerinin bağımsızlıklarını tanımak zorunda kalırlar. Fakat nasıl olduysa olmuş, bu küçük Tuna adası unutulmuş, daha doğrusu gözden kaçmıştır.Adakale, Romanya topraklarında olmasına rağmen, Türk olarak, Osmanlı Devleti nin bir parçası olarak kalır.Nüfusunun tamamına yakını Türk olan Adakale, Balkan ülkeleri bağımsız olduktan sonra yapılan anlaşmalarda da unutulur ve kara bağlantısı bulunmamasına rağmen, hukuken Türkiye nin bir parçası olmaya devam eder.1923 yılına gelindiğinde, Lozan Konferansı sırasında, özellikle İsmet İnönü, adanın Türkiye ye bağlılığının devam etmesi yönünde ısrarcı olur. Türkiye Cumhuriyeti, sınırlarından yüzlerce kilometre uzakta bulunan küçük bir ada üzerinde egemenlik iddiasında bulunmaktadır. Bu duruma, Lozan a katılan yabancı heyetler çok şaşırır.Adalar, Kıbrıs, Hatay, Musul, Halep, Batum, Batı Trakya dururken; İsmet Paşa nın Romanya arazisindeki Adakale yi talep etmesi ve Lozan Konferansının aylarca uzamasına neden olmasına kimse bir anlam veremez. Hatta, İsmet Paşa nın Adakale ısrarı yüzünden, Lozan Konferansı kesintiye uğrama tehlikesi geçirir. Sonuçta; İsmet İnönü, 28 Mayıs 1923 de Adakale den vazgeçmek zorunda kalır. Artık Adakale, resmen Romanya nın bir parçasıdır. Ancak, Türk halkı adada yaşamaya devam edecektir. İsmet İnönü hatıralarında, Adakale konusuna şöyle değinir: "Bir mebusun hatırlatması üzerine, Tuna nehri içinde bulunan Romanya elindeki Adakale nin de kurtarılması lazım geldiğini karar altına aldık. Adakale, Berlin Muahedesi nde unutulmuş ve bizde kalmıştı. Bu sefer de kurtarılması karara bağlandı."Adakale nin Romanya ya bırakılması, TBMM nin gizli oturumlarında günlerce tartışılır. Fakat yapacak bir şey yoktur.Türkiye Cumhuriyeti, Lozan dan sonra da Adakale nin peşini bırakmaz. 1965 yılında, Romanya ve Yugoslavya, Tuna nehri üzerine büyük bir baraj inşa etmeye başlarlar. Ve Adakale sular altında kalır. Son nüfus sayımına göre, 167 hanelik adada 680 kişi yaşıyordu ve bunların tamamına yakını Türk tü.Dönemin başbakanı Süleyman Demirel, bizzat bu olayla ilgilenir ve Eylül 1967 de Romanya ya gider. Dönüşte, Adakaleli Türklerin çoğunu yurda getirir.Adakale nin sular altında kalışının hazin öyküsünü, biraz da Hayri Gül den dinleyelim: "1967 tarihi ada için tam bir kâbus oldu. Ada halkının hayatı bu tarihte alınan bir baraj inşaatı kararıyla birdenbire karardı. Beş yüz yıllık ada sular altında kaldı. Osmanlı nın adada yaptığı kale ve tarihî yapıları o kadar sağlamdı ki, yıkımı yapanlar şaşkınlığa düştü. Adadan karaya çıkan tünellere rastlanmıştı. Uzmanların incelemesine göre ise, adayı yapan mimarlar, Tuna nın suyunun yükselmesine karşı adanın etkilenmemesi için tedbir olarak kale etrafında hendekler yapmıştı. Tarihî yapıların taşlarında en küçük bir küf olmaması herkesi hayrete düşürmüştü. Anadolu ve Balkanlar da olduğu gibi, Adakale nin de ermiş türbeleri vardı. Adada Miskin Dede, Eren Dede, Tezveren Dede türbeleri meşhurdu."Adakale nin hikayesi kısaca böyle. Beni asıl meraklandıran şey ise, Türkiye Cumhuriyeti nin bu küçücük ada için niçin çok ısrarcı olduğudur. Adakale yi, kaybedilen diğer toprak parçalarından ayıran özellik neydi? Statejik önemi ise eğer; Ege Adaları, Kıbrıs, Batı Trakya, Musul gibi yerlerin önemi kuşkusuz daha büyüktü. Bence, Türkiye Cumhuriyeti, Adakale konusunu, bir onur meselesi haline getirmiştir. İnat değil, onur.