On İki Gerekçe

Abone Ol

On İki Gerekçe

İslam ve Müslümanlar açısından Türkiye de durum normal

midir Bu soruya bendeniz kesinlikle normal değildir cevabını veriyorum. Çok

kuvvetli gerekçelerim vardır.

Birinci gerekçe: Ülkemizde bütün azınlıkların, İslam ın

dışındaki bütün dinlerin başkanları vardır ama çoğunluğu oluşturan Sünnî

Müslümanların devletten ve rejimden bağımsız bir başkanları yoktur.

Düşünebiliyor musunuz, sayıları iki binin altına düşmüş Rum Ortodoks

vatandaşlarımızın İstanbul Fener de Ekümenik Patrikleri vardır. Gregoryen

Ermenilerin patrikleri vardır. Süryanilerin Patriği vardır. Yahudilerin

Hahambaşısı, Farmasonların Üstad-ı Âzamları, Bahaîlerin, Yahova Şahitlerinin

başları vardır ama on milyonlarca Sünnî Müslümanın ruhanî başkanı yoktur.

Diyanet var diyeceksiniz. Diyanet nedir Laikçi ve Kemalist sistemin, genel

müdürlük seviyesinde resmî bir dairesidir. Diyanet Başkanını siyasî iktidarlar

tayin veya azleder. Böyle ruhanî liderlik olur mu

İkinci gerekçe: Müslümanlık kuru bilgiden, teoriden

ibaret değildir. Müslümanlık yaşanan, uygulanan bir hayat nizamıdır. Türkiye

Müslümanları İslamı yaşayabiliyorlar mı, hayata uygulayabiliyorlar mı ..

Maalesef Türkiye Müslümanlarının önünde insan haklarına, adalete, eşitliğe

aykırı bir yığın engel vardır. Dindar bir hanım avukatı, memuru veya öğretmeni

düşünelim. Dinî inançları dolayısıyla başını bir eşarpla örtmek istiyor, sistem

buna izin vermemektedir.

Üçüncü gerekçe: Fatih Sultan Mehmed in camiye

çevirdiği,vakfiyesine Benim bu camimi camilikten çıkartanların üzerine Allahın

laneti olsun dediği Ayasofya hâlâ müze olarak tutulmaktadır.

Dördüncü gerekçe: Ülkemizdeki Yahudiler cumartesi,

Hıristiyanlar Pazar günleri tatil yapabiliyor ama çoğunluktaki Müslümanlar cuma

günü yapamıyor.

Beşinci gerekçe: İslam ın tasavvufî boyutu olan

tarikatlar üzerindeki adaletsiz yasaklar, baskılar, tabular sürdürülmektedir.

Farmasonlar kendi tekkelerinde (localarında) toplanıp Mason âyini

yapabiliyorlar ama Müslümanların tekkeleri, dergahları, zaviyeleri kapalıdır,

yasaktır.

Altıncı gerekçe: Sünnî Müslümanları yabancılaştırmak için

ideolojik bir eğitim sisteminin çarkları dönmeye devam etmektedir. Tevhid-i Tedrisat

devrimi dolayısıyla Müslüman çoğunluğun kendi İslam mekteplerini açmasına izin

verilmemektedir.

Yedinci gerekçe: Gizli ve derin devlet, hiç hakkı

olmadığı halde, evrensel insan haklarını çiğneyerek Türkiyede İslamı

değiştirmeye çalışmaktadır. Dinde reform, dinde değişim, dinde yenilik,

light/ılımlı İslam, BOP İslamı, Feminist İslam, mezhepsizlik,

Fazlurrahmancılık, Afganicilik, İslamcılık,hadis ayıklaması gibi bozuk akımlar

teşvik edilmektedir.

Sekizinci gerekçe: Zahirde laiklik var gibi görünüyor ama

bizdeki sistem Devlet dini sistemidir. Böyle bir sistem ve uygulama İslama,

Kur ana, Sünnete aykırıdır.

Dokuzuncu gerekçe: Her geçen gün İslam bir resm ve ism

haline dönüşmekte, Müslüman halk yığınları kendi kimliklerine, kültürlerine,

medeniyetlerine yabancılaşmakta, dünyevîleşmekte (seküler hale gelmekte), dinî

bağları zayıflamaktadır.

Onuncu gerekçe: Müslüman fertleri=bireyleri ve toplumları

ayakta tutan namaz konusunda büyük bir ihmal, gaflet ve hıyanet görülmektedir.

On birinci gerekçe: Sosyal adaleti, paylaşmayı,

yardımlaşmayı sağlayan zekat konusunda Kur ana, Sünnete ve Şeriata aykırı

uygulama yapılmaktadır.

On ikinci gerekçe: İç ve dış emperyalistler Müslümanlara

Böl parçala ve hükm et prensibini uygulamakta, onları irili ufaklı,

birbirinden tamamen kopuk ve irtibatsız yüzlerce, hattâ binlerce hizbe,

fırkaya, cemaate, İslamcılığa ayırmış, böylece ortaya korkunç bir anarşi,

tefrika, tezebzüb ve kaos manzarası çıkartmış bulunmaktadır.

(İkinci yazı)

Yalan

Vasıflı Müslümanlar yeminli bilirkişi gibi olmalıdır.

Yeminli bilirkişiler yalan yanlış konuşmazlar

Bazı ünlü Müslüman kişilerin, gözlerimizin içine baka

baka yalan söylemeleri doğrusu çok garibime gidiyor.

Bir sene önce üzerine basa basa kara dediğine bir sene

sonra yine üzerine basa basa ak diyor. Olur mu böyle şey

İktidar ile cemaat arasında kriz var, çekişme var,

ihtilaf var Ama birileri yok yok yok, yalandır, düzmecedir bu diyor.

Bilenler var diyor, onlar yok diyor. Kim yalan söylüyor

Müslümanlıkta yalan söylemek haramdır.

Müslümanlıkta aldatmak, kandırmak haramdır. Peygamberimiz

(Salat ve selam olsun ona) Bizi aldatan bizden değildir buyurmuştur.

İslama hizmet iddiasında olanların yalan söylemeleri çok

vahimdir.

Müslüman, uslu durması için çocuğuna bile yalan

söyleyemez.

Uslu durursan seni gezmeye götüreceğim mi, dedi. Çocuk

uslu durursa mutlaka götürmelidir.

Turp gibi sağlam ama hastayım diyor, yalancıdır.

Toplantıda moplantıda değil ama telefona toplantıdayım

sonra görüşelim diyor. Yalancı!..

Yalan içki, kumar, zina, riba, gıybet, haset gibi

haramdır.

Müslüman yalan söylemez. Peygamberimiz Müslüman zina

eder mi sorusuna cevap vermemiştir ama Müslüman yalan söyler mi sorusuna

Asla!.. demiştir.

Bırakın yalan söylemeyi, Müslüman bazı doğruları bile

söylemez. Söylediğin her söz doğru olmalı ama her doğru söylenmez.

Hiç yalan söylemeyen doğru Müslüman için, onun azılı

düşmanları bile Bu herif gericidir, tutucudur ama dosdoğru biridir derler. Ne

mutlu böyle bir Müslümana.

Müslüman kimseyi aldatmaz.

Müslüman emanetlere hıyanet etmez.

Müslüman haram yemez.

Bırakın haramı, Müslüman şüpheli gelir ve servetten bile

uzak durur.

Müslüman ya hayır söyler, ya susar.

Müslüman o kişidir ki, halk onun dilinden ve dilinden

selamette olur.

Yalancılık ve aldatma eğriliktir, büyük kötülüktür, vasıflı

Müslümanda bunlar olmaz.

Doğruluk=istikamet Müslümanın en büyük hasletidir.

Kur anda Peygamberimize ( Salat ve selam olsun ona) Sana

nasıl emr edilmişse, öyle dosdoğru ol! buyrulmuştur. O da, bu ayet indikten

sonra Hûd sûresi beni kocalttı demiştir. Doğruluk konusunda kendisi için

değil, Ümmeti için kaygıya düşmüştür.

Muhammed Mustafanın (Saılat ve selam olsun ona) yolundan

gidenler yalan söylemez, aldatmaz, gıybet etmez, haram yemez, emanete hıyanet

etmez, yağcılık ve yalakalık etmez, azmaz, kudurmaz.

Gerçek Müslümana gericidir, çağdışıdır, tutucudur diyen

çıkabilir ama ona yalancı diyen çıkamaz.

28.02.2013