Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Genel Müdürümüz Ömer Yüksel Özek, vefatının sene-i devriyesinde (13 Kasım 1980), Allah (C.C.) dostlarından, mürşid-i kâmil Mehmed Zahid Kotku Hazretleri ile ilgili anılarını ve hatıralarını gazetemizin internet sitesine (www.milligazete.com.tr) anlattı. Kulak verelim;
* “İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) Gemi İnşaat Fakültesi Talebe Derneği başkanıydım. 1975-1976 yılında MTTB Genel Kurulu yapıldı. Çift liste çıktı; bizim adayımız eski MSP Gençlik Kolları Başkanı Mustafa Öztürk’tü. Ömer Öztürk’lerin adayı da Rüştü Ecevit’ti. Biz kongreyi kaybettik, onlar da dernekleri lağvettiler, kongre üyeliğimizi lağvettiler.”
* “Biz de onun üzerine “Bu işler böyle olmaz ancak manevi kalkınma ile olur” diyerek, İskenderpaşa’ya gelip gitmeye başladık. O zaman İskenderpaşa’ya gelip giderken Ali Yücel Uyarel vardı, daha sonra Esad Coşan Hocaefendi’nin damadı oldu. Teknik üniversitede makine bölümünde yüksek lisans yapıyordu. “Ömer, gel sana ders aldırayım!” dedi. “Tamam abi!” dedim ben de. Ali abi çok muhterem, derviş birisiydi. Hocaefendi’nin yanına gittik, ikindi namazını kıldırmıştı İskenderpaşa Camii’nde. Cemaat çıktıktan sonra Ali abi, “Efendim, arkadaşımız ders almak istiyor.” dedi.”
* “Gel evladım” dedi Mehmed Zahid Kotku Hazretleri. Dizini dizime dayattı, ellerini dizimin üzerine koydu, teberru derslerini okuttu. Ondan sonra derviş olmaya başladık, devamlı cemaate gelip gidiyorduk. Ahmet İleri abimiz vardı, benim bu ilgi ve alakamı görünce, “Ömer, gel seni İskenderpaşa’ya alalım” dedi. O zaman İskenderpaşa’nın öğrenci yurdu vardı, caminin yanında 20-25 kişilik. Ben de tabii seve seve kabul ettim. Beş sene Hocaefendi’nin vefatına kadar hizmetinde bulundum.”
* “1981-1982 yıllarında da HAKYOL Vakfı ve Seha Neşriyat’ın İstanbul temsilciliğini de yaptım. Elhamdülillah, beş sene İskenderpaşa’da cemaate devam ederek çok güzel yıllar geçirdim.”
“HER SAAT BAŞI ÖTEN O SAAT, HOCAEFENDİ VEFAT ETTİĞİ ZAMAN DURDU!”
Mehmed Zahid Kotku Hazretleri nasıl vefat etti? İşte Ömer Yüksel Özek’in anlatımıyla o anlar:
* “Efendi Hazretleri’nin vefatında şöyle bir olay oldu. Vefat edeceği gün Ahmet İleri abi, “Hocaefendi’nin durumu ağırlaştı, siz gelin salona Kur’an okuyun!” dedi. Biz de yirmi beş üniversite öğrencisi Kur’an-ı Kerim okumak için salona girdik. Biz içerde salonda tesbih çekiyoruz, Kur’an okuyoruz. Prof. Dr. Osman Çataklı da orada. Hocaefendi’nin saati var, saat başı çalıyor, yattığı odanın duvarında. Çataklı da bu saati nasıl engellerim, yine çalacak saat başında, Hocaefendi’yi rahatsız edecek diye düşünüp duruyormuş. Osman Çataklı’nın söylediğini anlatıyorum…”
* “Tam o sırada biz de içerideyiz. Kuşlar ağaçlardan nasıl uçar ya öyle bir ses dışarıda, içeride ise sessizlik oldu. Osman Çataklı geldi, “Çocuklar Hocaefendi rahmetli oldu!” dedi. O sırada enteresan bir hava oldu dışarıda; kuş kanatlarının çırpıntısı her yeri kapladı. Duvardaki, her saat başı öten o saat, Hocaefendi vefat ettiği zaman durmuş. Nasıl durmuş kimse bilmiyor. O günden itibaren çalışmamış, tam Hocaefendi’nin şehadete eriştiği sırada.”
* “Biz Hocaefendi Hazretleri’nin cenazesini İskenderpaşa’dan Süleymaniye’ye götürürken, askerler etrafımızda çemberler halindeydi. Süleymaniye’ye götürdük, musalla taşına koyduk; bir baktık ki İstanbul Üniversitesi duvarında askerler var, silahları cemaate doğrultmuşlar ve duvar komple askerlerle doluydu. Vezneciler’de Esnaf Hastanesi’ne kadar her taraf doluydu, kalabalıktı. İhtilalin havasıyla biraz zorluklar yaşandı.”
“ERBAKAN HOCA, SIK SIK İSKENDERPAŞA CAMİİ’NE GELİRDİ”
Ömer Yüksel Özek, Erbakan Hocamız’ın sık sık İskenderpaşa’yı ziyaretini şu cümlelerle dile getirdi:
* “Erbakan Hoca, sık sık İskenderpaşa Camii’ne gelirdi. Erbakan Hoca’nın annesinin vefat ettiği gün Erbakan Hoca İskenderpaşa Camii’ndeydi. Hatimler yapılmış, Kur’an-ı Kerim okunmuştu. Erbakan Hoca, parti çalışması olduğu için daha çok Ankara’daydı ama İstanbul’a gelince mutlaka uğrardı. Hocaefendi ile itikâfa girdiği, halvet yaptığını bilirdik. 1980 ihtilali olduğu için Erbakan Hoca o zaman hapisteydi, o yüzden Kotku Hazretleri’nin cenazesine katılamadı.”
* “Üniversite gençliği 1980 öncesi çatışma halindeydi. Mesela bizim teknik üniversitede 26 kişi öldürüldü, üniversite bir buçuk sene kapalı kaldı. Elinden geldiği kadar gençlerin teröre katılmaması, silahlı faaliyetlere katılmaması, bu tip oyunlara gelmemesi hususunda telkinlerde bulunuyordu.”
* “Üniversite gençliği, Türkiye’nin dört bir yanından Hocaefendi’yi ziyarete geliyordu. Mesela Konya’dan Mehmet İncili abi, Ankara’dan Zekeriya Karaman organize ederdi bu ziyaretleri. Otobüs dolusu öğrenciler gelirdi. Hocaefendi’nin sağlığında İskenderpaşa Camii tıklım tıklım dolardı, bahçe de dolardı. Pazar günü ikindide hadis sohbetleri olurdu, insanlar yollara taşardı.”
* “Ben İskenderpaşa Camii’nde kalmaya başladıktan sonra Hocaefendi’nin sağlığında itikâfa girmiştik. Camide o zaman Temel Karamollaoğlu, Muammer Dolmacı, Kemal Unakıtan vardı. Biz de üniversite son sınıftayız, bir de Tayfun arkadaşımız vardı. Hocaefendi Hazretleri devamlı cemaate gelirdi. Hocaefendi, son zamanlarda camiye geldiği zaman ayaküstü 5-10 dakika kadar sohbetler yapardı. O sohbetler de çok güzeldi. Hocaefendi Hazretleri’nin manevi yönü çok kuvvetliydi, o manevi yönü hissediyorsunuz. Onun huzurunda olduğunuz zaman manen huzurlu oluyordunuz.”
MAHMUD EFENDİ’NİN VE TURGUT ÖZAL’IN İSKENDERPAŞA ZİYARETİ
Ömer Yüksel Özek Bey, şahit olduğu, Mahmud Efendi Hazretleri’nin ve Turgut Özal’ın İskenderpaşa’yı ziyaretini şu cümlelerle dile getirdi:
* “Ben de İskenderpaşa şadırvanında devamlı nöbet beklerdim. Hocaefendi’nin sağlık durumu iyi olmadığı için gelen gideni karşılamak için nöbet tutardım. Bir gün baktım, İskenderpaşa’nın aşağıdaki merdivenlerde üç tane uzun boylu inzibat, ortasında Turgut Özal, merdivenlerden yukarı çıkıyorlar. “Ben Turgut Özal, Lüksemburg’a gitmeden Hocaefendi’yi ziyaret edip, elini öpüp hayır duasını almak istiyorum” dedi. Turgut Özal’ı da böyle misafir etmiş olduk.”
* “Bir gün yine şadırvanda bekliyorum; yanında beş on kişiyle Mahmud Efendi Hazretleri geldi. Mahmud Efendi Hazretleri’ni de İskenderpaşa’da ağırlamak nasip oldu…”
***
Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Genel Müdürümüz Ömer Yüksel Özek’in İskenderpaşa’ya ilişkin tanıklıkları, yaşamış olduğu hatıraların, anıların kısa bir bölümü böyleydi.
Esasen, daha geniş bir bölümünün kitap olarak da yayımlanması yararlı olur kanaatindeyim…
---