Ülke ekonomisi ile ilgili beklentileri iki ana grupta toplamak mümkün!
Birinci gruptaki beklentiler olumlu beklentiler!
İkinci gruptaki beklentiler ise olumsuz beklentiler!
Olumlu beklentilerin sahipleri alınan önlemler sonucu bozulan ekonominin rayına oturtulacağını var sayıyorlar.
Olumsuz beklentilerin sahipleri ile alınan önlemlerin hiçbir derde deva olmayacağı düşüncesini taşıyorlar.
Olumlu beklentiler içinde olanlar hamle üstüne hamle yapıyorlar.
Amaçları Türk lirasını güçlendirmek.
Türk lirasını döviz karşısında güçlü kılmak için her gün yeni adımlar atıyorlar.
Ama Türk lirası arzulanan güce bir türlü kavuşamıyor.
Aksine dövizdeki hareketlilik devam ediyor.
Hal böyle olunca da ekonominin geleceği ile ilgili olumsuz beklentiler içinde olanların eli güçleniyor.
Ve “biz demedik mi” havasında açıklamalar yapıyorlar.
Mesela olumlu beklenti içinde olanlar Türk lirası güçlendirmek için tasarruf genelgesi yayınlıyorlar.
Olumsuz beklenti içinde olanlar ise yayınlanan tasarruf genelgesinin yatırımlarla ilgili olduğunu söyleyerek bunun bir işe yaramayacağını savunuyorlar.
Tasarrufun yatırımlardan değil israftan yapılması gerektiğini ileri sürüyorlar.
Ülke ekonomisinin rahat bir nefes alabilmesi için daha çok üretim ve daha az tüketim yapılması gerektiğini söylüyorlar.
Yatırımlardan yapılacak tasarrufun ise daha çok üretim yerine daha az üretim demek anlamına geleceğini ifade ediyorlar.
Ülke ekonomisinin geleceği ile beklentiler arasında böyle adı konulmamış bir savaş yaşanıyor.
Evet, her gün birçok önlem alınıyor.
Ama alınan bu önlemlerin kısa vadede işe yarayacağı söylenemez.
Zaten ekonomiyi yönlendirenler ekonomide düzelme için birkaç yıl sonrasına randevu veriyorlar.
Türk lirasını güçlü kılmak için atılan adımlar umarız uzun vadede olumlu sonuç verir ve olumlu beklenti içinde olanlar mahcup olmazlar.
Aksi takdirde olumsuz beklenti içinde olanların dilinden uzun süre kurtulamazlar!