Olimpiyat bizim neyimize?

Abone Ol

Rio Olimpiyat Oyunları’nın açılışı dün yapıldı. Bu arada da bazı branşlarda ön elemeler oynanmaya devam edildi. Peki, biz Türk sporseverleri olarak bu oyunları izleyebilecek miyiz? Şimdilik hayır. Oysa TRT’ye rakip olarak, yanılmıyorsam 1990’lı yılların başında Star’la özel televizyon yayıncılığına geçtik. Yani ciddi bir rekabet ortamı da oluştu. Peki, ülke sporu bundan ne kazandı? Yıllar sonra futbol lig müsabakaları bir kuruluşa ihale edildi. Şifreli idi. Tamam, diyecek yok... Basketbol ise yarı şifresiz, yarı şifreli... Kadın voleybol ki, bence en başarılı takım sporu dalımız, hiç tahmin etmediğimiz kanallarda karşımıza çıktı.

Peki, yazılı basın? Benim ölçülerime göre son 30 sene sanki yok gibi... Yani Tercüman’ın sahibi Kemal Ilıcak rahmetli olunca, Milliyet’in sahibi Ercüment Karacan o yıllarda  gazetesini tüccarlara satınca, ki, aynı tüccarlar sonra bugün rahmetli olan Erol Simavi’nin Hürriyet’ini de aldılar, artık gazeteler sadece tiraj ve reklâm aşkına yakalandılar. Hâl böyle olunca da, ne doğru dürüst haber, ne doğru dürüst yorum görebildik, okuyabildik spor sayfalarında. Hatta öylesine ki, kimse darılmasın, spor gazetelerinin sayısı da artmasına rağmen oralarda da ne sağlıklı bir yorum, ne de doğru bir habere rastlar olduk. Hep şunu merak ettim durdum; acaba bir genel yayın yönetmeni veya üst düzey bir yönetici birilerini karşısına alıp da, “Yahu bu ne biçim haber? Sizin yazdığınız adam Real Madrid’e gitti” diye sordu mu acaba? Ya da, “Yahu 3-5-2 ‘i övdünüz, sonra da bunu oynayan takım kupadan elenince aynı sistemi olur mu hiç diye nasıl yorumladınız” biçiminde bir sorgulanma oldu mu? Eee, siz kapının önünden her geçeni ekrana çıkartır, ya da önüne gelene köşe ayırırsanız ülke sporu kalkınabilir mi? Hiç unutmam, 1998 Dünya Kupası için ülkemize sadece 7 kontenjan tanınmıştı, yazılı basın olarak... Bu yüzden de TSYD binasında bir toplantı yapıldı ve birçok yan yayını olanlara sadece bir tanesi verilebildi. Bir tane de bana düşmüştü. Bu arada o yayınlardan birine henüz başlamış üç günlük bir vatandaş da masaya vurup, “O tek akreditasyonu bana vereceksiniz” diye isyan etmiş ve isyanına da boyun eğilmişti. Sonra da neden bu hale geldik diye dövünüyoruz.

Şu ana kadar eskileri yazdım değil mi? Tamam... Ama amacın dün açılışı yapılan Rio Olimpiyat Oyunları’nın tek bir ülke televizyonu tarafından yayın hakkının alınmayışına vurgu yapmaktı. Yani günümüz spor medyasının, yani günümüz televizyon yayıncılığının hangi merkeze taşındığının temelini belirtmek idi. Artık öyle bir temel üzerindedir ki, spor medyamız, ne köy olur, ne de kasaba... Tabii ki bu değerlendirme, çok az sayıda olan hakiki spor medyasının ötesindedir. Hele hele benim vergilerimle yayın yapan TRT... Sadece futbolun oynandığı Avrupa Futbol Şampiyonası’nı yayınla, ama dünyadaki bütün sporların, hatta lortlar kamarasının oyunu tenisin bile oynandığı, artık NBA gibi profesyonellerin bile boy gösterdiği olimpiyatları es geç! Yakıştı mı? Oysa Batı’dan gelmiş yeni bir yönetici de var bildiğim kadarı ile TRT’de... Hele hele Numan Okumuş gibi her şeyiyle on numara bir sorumlu bakanın bulunduğu yerde, bu tutum yorumlanamayacak kadar anlaşılmazdır... Bu arada benim ülkemin Olimpiyat Komitesi Başkanı da bugünlerde yine uluslararası bir yerlere asbaşkan olmuş. Aynı zat beni de önemli bir konu ile ilgili arayıp bilgi verecekti  ama neredeyse yedi-sekiz  sene oldu hala aramadı. Demek ki, koltuk kimilerine yaramıyor...

Neyse, şimdi işin yoksa uyduda dolaş, bir yerler bul ve tarihimizde en fazla sporcu ile katıldığımız oyunları izlemeye çalış! Ya da eurosport üzerinde olacak kumandamızın düğmesi. Yorumlar mı? Yukarıda sayılarını belirtmedim ama kıyamet(!) gibi eleman varken, galiba yine İngilizcemizi ilerletmeye çalışacağız, ya da bulursak ana yabancı dilimiz Fransızcadan yürüyeceğiz...

Şuna inanınız dostlar; dünyada paradan değerli o kadar çok şey vardır ki... Hele hele söz konusu bir ülkenin sporu ve spor  kamuoyu ise... Pardon az kalsın unutuyordum, biz Türkiye olarak bu olimpiyatları almak için zamanında mücadele vermiştik. Hatta son dönemlerde de yeniden aday olabilmek için girişimlerimiz var. Siz olsanız bu Rio Oyunları’nı ekranlarına taşıyacak kadar cömert olmayan bir ülkeye organizasyon şansı tanır mısınız?

NOT: Bu yazı, TRT ile yapılan anlaşmadan iki saat önce yazılmıştır.