Son günlerde birkaç gazete aynı anda birbirlerine referans vererek konuyu işledikleri için dikkatimi çekti.
Konu şu: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) Siyonist yapılanma!
Oysa, uzun süredir, hem de çok uzun süredir, ‘KKTC’de Siyonist yapılanma’yı gündeme getiren, manşetlerine taşıyan, ısrarla yetkililerin dikkatini çeken, konunun KKTC’de yazılı ve görsel medyada gündem olmasını temin eden bir gazete var;
O gazetenin adı, Millî Gazete!
* Elinizde tuttuğunuz gazete yani.
* Yarım asrı aşkın “Hak Geldi Batıl Zâil oldu!” düsturuyla yayın yapan gazete yani.
* Millî Görüş lideri, Refah-Yol Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın yadigârı ve emaneti olan gazete yani.
Anlamakta zorluk çektiğim husus şudur;
* Bu gazetelerin, ‘KKTC’de Siyonist yapılanma’yı gündeme getirmeleri elbette güzel ve olumlu adım ancak konuyu ilk gündeme getiren, ısrarla manşetlerine taşıyan gazetenin Millî Gazete olduğunu yazmaları, vurgulamaları o kadar zor mu?
* ‘Bükemediğin eli öpeceksin!’ diye bir tabir vardır. Hadi öpme de yaz ama! Bu da o kadar zor mu?
KİTAPÇIDA KARŞILAŞTIĞIM MANZARA!
İstanbul’un göbeğinde hatta sosyetenin merkezinde diyebileceğim çok bilinen yılların kitapçısı…
Son çıkan kitaplara şöyle bir göz gezdireyim dedim.
O sırada yüksek sesle konuşan biri geldi kitapçıya. Bir yandan da görevlilere çıkışıyordu;
- “Kitap siparişlerim olmuştu. 15 gün oldu hâlâ neden gelmedi? 15 günde siparişler nasıl gelmez!”
Görevliler anlatmaya çalıştı, mazeretlerini bir bir sıraladılar.
Ama ısrarlıydı da ısrarlıydı kitap okuru; “Aklım ermiyor, kitaplarım nasıl gelmez!”
Bir türlü kabullenmek istemiyordu ileri sürülen mazeretleri… Ve bu cümlelerini birkaç kez tekrarladı...
***
Mecburiyetten kulak misafiri olduğum bu çıkış esasen bir yanıyla hoşuma da gitti!
* Demek ki, kitap okurları bitmiş değil!
* Demek ki, kâğıt gazete, kâğıt dergi, kâğıt kitap eski muhteşem günlerine elbet bir gün kavuşacak!
* Demek ki, o mutlu günler çok da uzak değildir, yakındır!
* Demek ki, enseyi karartmaya gerek yokmuş!
***
Zaten şunu da yakından yaşıyoruz;
* Türkiye’nin en etkili ve en çok okunan gazetesi Millî Gazete okurları ısrarla ve sürekli basılı gazetesini, dergisini masasında, çantasında, cebinde istiyor.
* Millî Gazete okurlarının bu samimi gayret ve çabalarını, bu yeni dönemde de görüyoruz, gözlemliyoruz.
Haydi Allah’tan (C.C.) hayırlısı…
YASAK GÜZEL DE UYGULANIYOR MU PEKİ!
Geçen Eylül başlarıydı…
Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin, 2023-2024 eğitim öğretim yılı mesleki çalışma döneminin başlaması dolayısıyla açıklamalarda bulundu, birçok hususta.
Bunlardan birisi de okullarda öğrencilerin cep telefonlarıyla sınıflara girmesiydi.
Sınıflara akıllı, son model cep telefonlarıyla giren bazı öğrencilerin neler neler yaptıkları, hangi rezaletlere sebebiyet verdiklerini haberlerde okuduk, gördük.
Okullarda artık neredeyse bir işe yaramayan disiplin soruşturmaları da bu türden davranışların önünü ne yazık ki alamadı!
Milli Eğitim Bakanlığı koltuğuna oturduktan sonra, eğitim alanında, kronikleşen sorunlar alanında olumlu adımlar attığı gözlenen ve umut beslenen Bakan Yusuf Tekin, cep telefonu kullanımıyla ilgili çarpıcı bir açıklama yaptı. Neydi o açıklama? Bakalım;
* “Öğretmen arkadaşlarımızı rahatsız eden, disiplin uygulamaları anlamında, özel hayatın gizliliği anlamında karşı karşıya kaldıkları problemleri çözmeleri için cep telefonlarıyla ilgili düzenlemelerimizi yaptık.”
* “Hem öğretmen arkadaşlarımızın rahatsızlığını gördük hem de eğitim öğretim sürecinin sağlıklı yürümesi açısından sıkıntıya sebebiyet verdiğini gördük.”
* “İnşallah yeni eğitim öğretim yılında öğrencilerimizin sınıflarda cep telefonu kullanmalarını engelledik.”
* “Öğretmen arkadaşlarımızdan da istirhamım; öğrenciler nezdinde cep telefonlarını zorunlu olmadıkça derslerde kullanmazlarsa mutlu olacağız.”
* “Öğrenciler cep telefonlarını derse girmeden teslim edecekler. Öğretmenler de kötü örnek olmamaları adına zorunlu olmadıkça sınıfa telefonla girmeyecekler.”
***
Bunlar çok olumlu ve güzel açıklamalar… Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, doğru hususları işaret etti.
Bakan Tekin’in açıklamaları ve niyeti güzel de ama gelin görün ki bu talimat uygulanıyor mu?
Aradan neredeyse 3 ay geçti. Öğrenciler sınıflara cep telefonu ile giriyorlar mı, girmiyorlar mı?
Gazetemiz okurlarından telefonlar, mesajlar aldım. Diyorlar ki, “Adnan bey, Bakan Yusuf Tekin bey öyle açıklamalar yaptı, doğru açıklamalardı bunlar ama okullarda maalesef bu talimat uygulanmıyor! Öğrenciler hâlâ sınıflara cep telefonları ile girmeye devam ediyorlar…”
İl Milli Eğitim yetkilileri, ilçe milli eğitim görevlileri, okulları şöyle bir kolaçan etsinler bakalım, bu yasak uygulanıyor mu, uygulanmıyor mu?
“ABD, İSRAİL’İN SUÇ ORTAĞIDIR!”
* “Filistinli sivillerin üzerine bombalar yağmaya ve geniş çaplı yıkıma neden olmaya devam ederken, ABD bir kez daha BM Güvenlik Konseyinin Gazze'de ateşkes talep etme girişimini engellemek için gücünü kullandı. ABD bu kararı veto ederek, insanlığa karşı oy kullanmada tek başına kalmıştır.”
* “ABD'nin vetosu, savunduğunu iddia ettiği değerlerle keskin bir tezat teşkil etmektedir. ABD, Gazze'de devam eden zulme diplomatik kılıf sağlamaya devam ederek, uluslararası insancıl hukukun seçici bir şekilde uygulanabileceğinin ve bazı insanların hayatlarının diğerlerinin hayatlarından daha az önemli olduğunun sinyalini vermektedir.”
* “İsrail ayrım gözetmeksizin sivillere ve sivil yapılara saldırmaya, Gazze nüfusunun tamamına yönelik toplu cezalandırma anlamına gelen bir kuşatma uygulamaya, kitlesel göçe zorlamaya ve hayati önem taşıyan tıbbi bakım ve insani yardıma erişimi engellemeye devam etmektedir.”
* “ABD, sivillere verdiği korkunç zararı göz ardı ederek askeri operasyonlarını sürdüren İsrail'e siyasi ve mali destek sağlamaya devam etmektedir. İnsani yardım çalışanlarının yoğun ihtiyaçlara cevap verebilmesi için derhal bir ateşkese ihtiyacımız var.”
* “ABD'nin vetosu onu Gazze'deki katliamın suç ortağı haline getirmektedir.” (Sınır Tanımayan Doktorlar)