2014 Planları tartışmasında iki aktörden kimin eli daha güçlü Kim daha önde
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül mü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan mı
Hadi madde madde yazalım, siz karar verin...
1) Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün Köşk için bir kez daha aday olabileceğine yeşil ışık yaktı.
2) AKP içinden Erdoğana yakın bazı isimler Yüksek Mahkemenin bu kararını eleştirdiler. (Kimilerine göre 2014 Planlarındaki en büyük kırılma, Yüksek Mahkemenin verdiği bu kararla yaşandı.)
3) Abdullah Gülün Başdanışmanı Ahmet Sever, Cumhurbaşkanının gelecek seçimlerde yeniden aday olabileceğini güçlü bir şekilde dile getirdi.
4) Başbakan Erdoğan partisine son kez Genel Başkan olduğunu açıkladı. Erdoğan gelecek dönem milletvekili olamayacağına göre Başbakan da olamayacak. Bu kararını revize edebilir mi Sorunun cevabı çoğunlukla hayır.
5) Peki böyle bir konjoktürde Abdullah Gül, "Köşk için adayım." derse kim daha öne çıkar
Gül mü, Erdoğan mı
Adres tanımlarında çoğumuz kullanmayız ama Nu kelimesi kullanılır..
Bu adres nereyi tarif ediyor, sahi!
Bir öğretmenin feryadı!
Sizin çabalarınızı, bu güzel ülkenin iyiliği için çırpınışlarınızı biliyorum. Bundan cesaret alarak bu yazıyı yazıyorum.
Büyük şehirlerde yaşayanlar pek farkında değiller, güzel ülkemiz giderek çölleşiyor. Bir taraftan da, ormanların bir kısmı kuraklıktan, bir kısmı yangınla, bir kısmı da insanların katli ile yok oluyor. Bununla ülke çapında savaşan, maddî gücü olan kuruluşlar var. Bir de benim gibi, yöresinde köyünde bu gidişe karşı çıkanlar.
Ondört yılı geçiyor, Rahim Demirbaş olarak tek başıma ağaçsızlaşmaya karşı savaş açtım. 47 yıllık öğretmenliğimde biriktirdiğimi, bir öğretmen ne biriktirebilirse o kadar, bu işe yönelttim. 500 dekarlık arazide 32.000 fidan diktim, kuyular açtım, borular döşedim, hayvan sırtında su taşıdım, Konyanın Karacadağında, çölleşen araziyi yeşertmeye çalıştım. Ama son iki yıldır maddî açıdan tükendim. Artık bir evim yok, kiradayım, yatağım bile hacizli. Benim için önemi yok, olan fidanlara olacak.
Duymuşsunuzdur, sivil toplum kuruluşları Afrikada kuyular açıp susuzluğa çare olmaya çalışıyorlar. Benim 32.000 fidanıma da bir gölgeleri düşse, kendi vatanlarındaki bir susuzluğa da çâre olsalar, belki kendilerini daha mutlu hissedecekler.
Magazin haberlerinden duyuyoruz, birileri 18 yaşına gelen çocuklarına servet boyutunda paralar harcayarak otomobil alabiliyorlar. Halbuki, o aracın bir alt modelini alsalar, aradaki parayı güzel ülkemin çölleşmesini önlemeye ayırsalar, çocuklarına daha iyi bir vatan bırakacaklar.
Devletimiz, yabancı ülkelerde dara düşmüşlere yardım ediyor. Büyük devlet olmanın şanındandır, Arakanda, Filistinde, Endonezyada darda olanlara yardım elini uzatıyor. Benim 32.000 fidan girişimimi başından beri Kaymakamlık, İlçe Tarım Müdürlüğü, Belediye, birçok kurum bilmekte ve teşvik etmekte ama o yabancı ülkelere uzanan yardım eli, bu taraflara uzanmadı. Demek ki giriştiğim işi, çabalarımı devletin yetkili mercilerine de duyuramamışım.
Sizlere bu nedenle sesleniyorum. Beni duyun. Dilerseniz, internette adımı yazın, TRTnin yaptığı programı izleyin, diğer haber ve resimlere bakın. Benim çabam, kişisel amaçlı değil. Kişisel bir çıkarım yok. Olmayacak. Çabam, ülkemi, torunlarıma, bulduğum gibi bırakmak. Ağaçlı buldum, çorak ve kurak bırakmak olmaz.
Benim çabalarımı, çoğu 10 metreye ulaşmış 32.000 fidanımın ihtiyacını lütfen tanıdığınız, ilgilenebilecek; çocuklarına, torunlarına bırakacakları ülkeyi, buldukları gibi, hattâ daha iyi durumda teslim etmek isteyenlere duyurunuz. Belki biri ikisi ufak bir destek verir de bu güne kadar harcadığım emekler heba olup gitmez. Saygılar sunarım. (RAHİM DEMİRBAŞ)
Bize tercüman oldunuz...
21.10.2012 tarihli Alkışlanması Gereken Çalışma başlıklı köşe yazınızı okudum. Sizlerden Allah razı olsun. Bizler yurtlarda, çocuk yuvalarında büyüdük. Değindiğiniz konular gerçekten bilinmesi gereken konular. Sizler bizim sesimizi, içimizdeki duygularımızı yansıttığınız için müteşekkiriz. İnanıyorum ki bu çalışmanızın karşılığında bir çok öksüz ve yetimin hayır dualarını aldınız.
Ben Gaziantep Yetiştirme Yurdundan Ayrılanlar Derneği Başkanlığı görevini yapmaktayım. Bizler basında sesimizi duyuramıyoruz. Sebebi ise yaptığımız yardım ve hayırların saklı kalması içindir. Yardım yaptığımız insanları zor duruma düşürmek, utandırmak istemeyişimizdendir. Reklamdan uzak duruyoruz, çünkü Allah rızası olan işlerde reklam olmaz. Ama siz bize tercüman olduğunuz için Allah razı olsun. (CENGİZ CAN)
Mustafa Sarıgüle bu övgü neden!
Merhaba Adnan bey. Gazetemizde yazmanız bize ayrı bir tat, farklı bir soluk getirdi ki en fazla okunan köşelerden birine sahipsiniz.
Bu Mustafa Sarıgül konusunda birkaç kez yazmış olmanızdan dolayı cidden rahatsız olduk. Bizim gazetemizin bu adamın yaptıklarını olumlamak gibi bir misyonu yok. Bizim gibi hâlâ abone olup, Milli Gazete okuyan insanlar şunu da söyleyebilir; Artık Sarıgül Milli Görüşün gazetesinde kendi reklamını yaptıramayacak(!) Yazılarınızı gözden geçirmeniz ümidiyle, selametle... (MÜCAHİT YAVUZ)
TEBRİK: Yarın Bayram, tüm okurların Kurban Bayramını tebrik eder, Bayramın tüm İslam Alemine hayırlar getirmesini temenni ederim. (A.Ö.)
NOT: Bugün 24 Ekim 2012 Çarşamba... Uyan da balığa gidelim... İktidarın 2012 yılında yeni Anayasa vaadini sıcak tutmak adına... 2012den 9 ay 24 gün daha eksildi. Yeni sivil anayasanın yazımına başlandı, ilk cümleler ortaya çıktı... Ama bugünlerde tık yok... Siviller, bu kez başarabilecek mi Takipçisiyiz...