ABD’nin PYD ya da YPG denilince niye “toz konduramadığı” şimdi daha iyi anlaşılıyor!
Hep “YPG, IŞİD ile savaşıyor” gibisinden bir mazeretin arkasına saklanıyorlar ama işin içinde başka şeyler de olsa gerek!
Bu şeylerden biri de bizzat, “Amerikalıların PYD saflarında savaşıyor olması” olabilir mi?
Neden olmasın!
Baksanıza PYD saflarında savaşırken ölen birçok Amerikalı asker Süleymaniye’den Amerika’ya gönderilmiş bulunuyor! Şimdi Amerikalıların PYD ve YPG üzerine niye böyle tir tir titredikleri daha iyi anlaşılıyor elbette!
Adamlar bin bir türlü dolap çeviriyorlar! Oyun içinde oyun, tezgâh içinde tezgâh!
Bir de bizimkiler saf saf soruyorlar:
“YPG’liler Fırat Kalkanı Operasyonunda tanklarımızı vuran müttefik silahlarını nereden buluyor?” diye!
Nereden buldukları aşikâr değil mi?
Kim onlarla birlikte savaşıyorsa onlardan buluyorlar!
Kim onlara toz konduramıyorsa onlardan buluyorlar!
Kim üzerlerine tir tir titriyorsa onlardan buluyorlar!
Evet, Amerikalılar bir yandan bizimkilerin yüzüne gülüp mavi boncuk dağıtırken bir yandan da PYD-YPG’ye desteği sürdürüyor!
Ve Türkiye ne zaman PYD’nin üzerine yürüyecek olsa hemen Amerikalılardan itiraz sesleri yükseliyor!
Peki, bu PYD ve YPG kim?
Bunlar PKK’nin yurt dışındaki yapılanmaları!
PKK’yı terör örgütü olarak ilan edip Türkiye’nin gönlünü hoş etmeye çalışan Amerika, PYD ve YPG’ye sürekli arka çıkarak onların gönlünü hoş ediyor!
Hatta bizzat onlarla “aynı safta” savaşarak aslında kimden yana olduğunu ortaya koyuyor!
Bu tabloyu görüp de, “Hâlâ bu silahları nereden buluyorlar?” diye sormaktan daha büyük bir saflık olabilir mi?
Artık gözlerin açılması zamanıdır!
Artık dostu-düşmanı iyi ayırt etme zamanıdır!
Artık “müttefikimiz ayağına” dolduruşa gelmeme zamanıdır!
Düşmanınla “aynı safta” savaşandan müttefik mi olur?