Neyi nerede arıyoruz?

Abone Ol

Mevlana bir şeyi bulunmadığı yerde aramanın onu aramamak anlamına geldiğini söyler. Bu söz günümüz insanının içine düştüğü vahim durumun özetidir. Zira insanlarımızın ihtiyaçları ile aradıkları şey arasında bariz bir çelişki var. Bu çelişkinin ortadan kalkması için fertlerin neyi nerede aramaları gerektiğini bilmeleri gerekir.

Bir genç “En büyük hedefim, makul bir evlilik yapmak ve mutlu olmaktır der. Fakat evleneceğiniz bayanın hangi özellikleri taşımasını istersiniz diye sorduğunuzda hiç düşünmeden şunları sıralayıverir: “Evleneceğim bayan öncelikle çok güzel biri olmalı. İyi bir mesleği olmalı, para kazanmalı, bana itaat etmeli ve yanıma yakışmalıdır” Oysa evliliklerde mutluluğu getirecek tek şey, ahlaktır, erdem ve faziletlerdir.

Bir anne -çocuğumun mutlu olmasını istiyorum. O yüzden onun eğitimine büyük önem veriyorum, okuyup makam mevki sahibi olmasını istiyorum. İstediği her şeyi elde etmesini temenni ediyorum- der. Anne çocuğun eğitimi için belli bir bütçe ayırır, ona özel dersler aldırır ve bütün imkânlarını ortaya koyar. Çocuk annenin hayalindeki mekiğe ulaşır fakat mutluluğu bir türlü yakalayamaz. Çünkü mutluluğun kaynağı dışarıda değil içeridedir.

Bir baba “oğlumun istediği her şeyi almalı onu mahrum bırakmamalıyım. Onun taleplerini eksiksiz yerine getirmeliyim ki, ileride o da bana sevgisini göstersin” der. Oğlunun hiçbir dediğini iki etmez, önüne hiçbir sınır koymaz. Fakat çocuk büyüdüğünde anne babaya iyilik etmek şöyle dursun onları yerden yere vurmaya başlar. Çocuk artık erişkindir ve hiçbir talebinin geri çevrilmesine tahammül edememektedir. İstediği bir şeyi yapmadığınızda ortalığı savaş alanına çevirmekte ve ısrarlarını sürdürmektedir. Çünkü kalbi şefkat yüklü çocuklar yetiştirebilmek için öncelikle onlara paylaşmayı ve empati yapmayı öğretmek gerekir.

Varlıklı bir adam, dünya ve ahret saadetini elde etmenin yollarını aramakta ve –“kalbim temiz, sevdiğim bir işim ve çocuklarım da var daha ne isterim” diye düşünmektedir. Fakat yolunda gitmeyen bir şeyler vardır ve kendini iyi hissedememektedir. Çocuklarımız ve sahip olduğumuz imkânlar mutluluğun kaynaklarındandır fakat kalıcı bir saadet elde edebilmek için İslam üzere yaşamak ve İslami bir bakış açısı kazanmak şarttır.