Nereden Nereye

Abone Ol

Suriye konusunda önemli hamleler gelişiyor. Gecikmiş ama sevindirici bir durum.

Müslümanların dramı birbirlerini yemeleri, bitirmeleri ve sonuçsuz kalmaları. İş işten geçtikten ve büyük yıkımlar olduktan sonra bir dönüş oluyor.

“Arap Baharı” diye tanımlanan emperyalizm dalgasının nelere mal olduğunu gördük, yaşadık ve büyük bir yıkım yaşadık. Birçok yönden. Müslümanların dağılmışlıkları bir daha iki yakalarını bir araya getiremeyecek hâle gelmeleri üzücü.

Bu konuda çok çırpındık. Belli birkaç kişi bu konuya odaklandık. “Müslüman’ın Müslüman’la savaşması haramdır” dedik diye kıyamet koptu. Aklı başında bilinen eli kalem sahipleri ve bizi geçmişten beri tanıyanlar bile bu kampanyaya katıldı. Tehditler, ağır saldırılı sözlerle.

Beş ya da altı yıl önce 14 Temmuz tarihli bir yazımda devletin geçmişi, kimi gerekçeleri bir yana bırakarak bir an önce Suriye ile bir araya gelmeleri, bu çatışmaların ve gerilimlerin bitirilmesi gerektiğini yazdım. Bu yazımdan ötürü bile aynı saldırılar devam etti. Eğer bu anlaşma yapılırsa emperyalizmin oyununun bozulacağını vurguladım. Güneyimizdeki komşularımız ve kardeşlerimizle, Suriye, Irak, İran ile bir birliktelik oluşmasının zorunluluğu üzerinde çok durduk. Tabii ki doğumuzda Azerbaycan da önemli.

Savaş ve nefret bölge insanların dağılmalarına neden oluyor. Bununla kalınmıyor emperyalizm bölgede istediklerini kolaylıkla yapabiliyor.

Dışişleri Bakanlığı düzeyinde başlayan görüşmeler bizi elbette mutlu etti. Bunun kalıcı olmasını diliyoruz.

Diğer emperyal güçler ile olan anlaşmaları nasıl yapıyorsak, kimisi zorunluluktan oluyor olsa bile, Müslüman ülkeler ve kardeşlerimizle hayda hayda anlaşmalar yapmalıyız. Emperyalizmin oyununu bozmanın tek yolu budur.

Güçler dengesini iyi belirlemeliyiz. Öncelikle ülke olarak elbette ki çıkarlarımızı öncelemeliyiz ve dengeyi korumalıyız. Başkalarına yem olmak yerine kendimizi koruma ve güven altına almalıyız.

Suriye konusunda en çok da zorlanılan Müslümanların sanki başka dertleri ve sorunları yokmuş gibi, tali nedenler yüzünden birbirlerine düşürülmeleridir. Buna neden olan da kendileridir. Müslümanların bütün yönleriyle kuşatma altında olduğu şu zamanda, ortak noktalarımızı bulmamız, bunları çoğaltmamız gerekir.

Müslümanların haklarını korumak ve bunları gözetmek bir sorumluluk. Çünkü şu anda emperyal güçler karşısında Müslümanlar fiziki olarak zayıf durumda. Mezhep ve diğer kimi gerekçelerle ayrıştırmalar hiçbir yarar sağlamaz zarar verir.

Ayak bağları ise yöneticileri bağlar. Halklar düzleminde karşılıklı sevgi ve bağlılıklar geliştirilmeli. Müslüman kardeşliği ve insan olma erdemleri öne çıkarılmalı.

İnsanların birbirini suçlamaya nedenler oluşturması kolay. Deyimlerimiz bu anlamda belirleyici. “Gözünün üstünde kaşın var” derken sanki doğal olan bir şey değil de orada bir saçmalık veya absürtlük varmış gibi bir duygu oluşturulmaktadır.

İsrail ve Yahudiler bu topraklara yerleştirildiler. Bunu yapan emperyaller. Başta Amerika, İngiltere ve diğer Batılı güçler. Onlar bir karakol gibi bu bölgeyi oluştururken giderek kökleştirildi ve yaygınlaştırıldı. Yapılan şey bölgenin parçalanması ve birbirine düşman hâle getirilmeleri oldu. Bu, ülkeler arası olmakla bırakılmadı, ulusların kendi halkları arasında da bin türlü fitne oluşturuldu.

Geçmiş zaman geçip gitmiştir. Gelecek duruyor önümüzde. Yapılması gereken hayırlı adımlarla geleceğe yol almak.

Bu girişimlerin hayırla sonuçlanmasını ve sürekli olmasını diliyoruz. Bu, sadece Müslümanlar için değil insanlık için de önemli bir adım. Emperyalizmin oyununu bozmanın tek yolu budur.