Nedim Urhan'a Rahmetle...

Abone Ol

Çok sayıda öğrencinin elinden tutan, hamiyetperver, Millî Görüş istikametinden hiç ayrılmayan, sadıklardan Doç. Dr. Nedim Urhan Hocaefendi, ebediyete irtihal eyledi. Peki, kimdir Nedim Urhan? Buyursunlar;

* İlim Yayma Cemiyeti’nin aslına dönmesinde büyük çaba gösterdi, burada görev aldı, inisiyatif üstlendi.

* Öğrenci babası, ağabeyi ve hamisiydi. Tıpkı Gönenli Mehmed Efendi gibi...

* İnsan kazanmak için çalışan mücahit ve muvahhit bir mümindi.

* Hayırsever, hayırlara vesile olan bir kişilikti.

* Vefalı biriydi. Erbakan Hoca’mız ne zaman çağırsa koşarak giderdi, erinmezdi.

* “Önce İslam, sonra dünya” derdi.

* Olgun, kâmil bir eğitimciydi. Talebelerinin, ilim adamı olarak iyi insan olmalarını isterdi.

* Allah ve Resulü’nün çizgisini ana gaye edinen bir âlimdi.

* İslami çizgide örnek bir hoca efendiydi.

* Toplumun şekillenmesinde, şuurlanmasında etkili olan örnek bir kişiliğe sahipti.

* Yeri geldiğinde ikaz eden, ufuk açan, istişari yanı ağır basan bir özelliği vardı.

* Hizmeti şiar edinen bir muallimdi.

* Bazı âlimler vardır, ilim yüklüdür ama aksiyonları yoktur. Nedim Urhan, hak ve hakikat yolunda aynı zamanda aksiyon sahibiydi.

* Kalabalığa uymazdı. Hiçbir zaman siyasilerden medet ummamıştır.

* Çocuk yaşta bile dikkat çeken ve hocalarının 'bilgili' dedikleri bir öğrenciydi.

* Öğrendiğini yaşamış ve yaşatmış, paylaşmış bir ilim insanıydı. İlim ehlinin en üstün vasıflarına sahipti.

* Tam bir vakıf insanıydı.

* Atanmış değil, adanmış bir isimdi.

* Baba... Abi... Mücahit... Merhamet... Şefkat... Tüm bu kavramları üzerinde barındıran bir şahsiyetti.

* ‘Akile Teşkilatı’ Erbakan Hoca’mızın 1983 yılında kurduğu bir teşkilattı. Erbakan Hoca’mız Nedim Urhan'ın da olmasını istedi bu teşkilatta. Burada İsmail Ergün'le birlikte çok önemli hizmetlerde bulundu. Ayağında 25 kırık olmasına rağmen faaliyetlerine devam etti, “Bu teşkilat bize Erbakan Hoca’mızın emaneti. Gerekirse bu yolda öleceğiz...” derdi...

* Çok yönlüydü. Öğretim görevliliği yanında hayır kurumlarında mesaisini tüketirdi.

* Telefonu kapatırken muhataplarına, “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” düsturunu mutlaka hatırlatırdı.

* İnsan yetiştirmeye kendisini adamıştı.

* Her daim istikamet üzereydi. Haktan taviz vermezdi.

* Şahsi meselelerde çok müsamahakârdı, arkadaşlarının ağır şakalarını bile kaldırırdı. Alınganlık yapmazdı.

* Hedef ve ufuk istikamet göstermesi bir hocanın en önemli özellikleri. Nedim Urhan bu özelliklere sahipti.

* Yurtdışı İslami faaliyetler denilince akla ilk gelen isimdi, Nedim Urhan Hoca.

* Misafiri hiç eksik olmazdı. Aile mahremiyeti konusunda tavizsizdi.

* Müslüman gençliğin yetişmesinde çok önemli bir yeri vardı.

* Nedim Urhan, imam hatiplilik ruhunu zirveye taşımak için öncü isim oldu.

* Millî Görüş'e tam bir teslimiyet ve bağlılık içindeydi...

***

Nedim Urhan Hocaefendi’ye Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet, makamı âli olsun.

UÇAK FABRİKASINI KİM ENGELLEDİ?

Osman Akgün…

Erbakan Hoca’mızın 40 yıl şoförlüğünü yaptı ve yakın hizmetlerinde bulundu. Erbakan Hoca’ya yakın çalıştı, birçok olaya şahitlik yaptı.

Önceki gün rahmet-i Rahman’a kavuştu.

Çok kez telefonda konuştuk. Defalarca bizi Edremit’e davet etti, niyetlendik ama bir türlü nasip olmadı, gidemedik.

Uzun sohbetlerimizde merhum Osman Akgün’ün vurgu yaptığı hususlardan biri, merhum Erbakan’ın uçak fabrikası kurulması yönünde attığı adımlardı.

Akgün, o dönem İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğretim üyesi olan Necmettin Erbakan’ın, uçak motorunun prototipini yaptığını, izin ve imkân verilirse seri üretim yapabileceğini dönemin iktidarına ilettiğini anlattı.

Bu çerçevede Diyarbakır, Trabzon ve Aydın’da uçak imalatı için gerekli olan tüm enstrümanların üretimi için atılan adımları da…

Ancak Erbakan’ın bu önerisine ve projesine Cumhurbaşkanı Celal Bayar’dan şöyle bir karşılık geldi; “ ABD’den uçak alıyoruz, uçak fabrikasına gerek yoktur!”

Erbakan’ın uçak imalatı için düşündüğü şehirlere bakar mısınız; Diyarbakır, Trabzon ve Aydın… Türkiye’nin 3 ayrı bölgesinde 3 ayrı ilimiz…

Dengeye dikkat! Erbakan Hoca’nın, ‘yaygın kalkınma’ dediği husus tam olarak işte budur…

“BEN KONYA’DA OLDUĞUM SÜRECE ERBAKAN BURAYA GİREMEZ!”

Merhum Osman Akgün, Millî Görüş lideri, Refah-Yol Hükümeti Başbakanı Erbakan Hoca’nın, en zor zamanlarda bile nezaketinden, üslubundan, duruşundan taviz vermediğini şu örneklerle anlattı:

* “Konya’nın 12 Eylül döneminde bir valisi vardı. ‘Ben Konya’da olduğum sürece Erbakan buraya giremez!’ diyordu. Niye böyle söylediğini bilmiyorum! Bu vali öldüğünde bendeniz de ölüm haberini, sevineceğini düşünerek Erbakan Hoca’ma götürdüm. Cahillik tabii. Hocam da merhum valinin arkasından çok hayır duaları etti. ‘Allah gani gani rahmet etsin’ dedi. Ben de şaşırdım! Burada bir kaide var; ölünün arkasından hayırla konuşulur. Bize böyle ders verdi…”

* “Erbakan Hoca, giyimine büyük özen gösterirdi. Bir gün İzmir’den konfeksiyon firmasının sahipleri geldi, ‘Hocamıza elbise dikmek istiyoruz’ dediler. Bendeniz de, ‘Hoca’mızı giydirmek zor iştir, sizi de yorar’ dedim. Ancak onlar da, ‘Biz binlercesini dikiyoruz, Hoca’mıza mı dikemeyeceğiz’ dediler. Bunların terzisi geldi, ölçülerini aldı ve gitti. Açık mavi bir elbiseyi üç gün sonra getirdiler. Fakat pantolon dar, ceket Hoca’mızın istediği gibi değil. Dedim ki; ‘Siz pantolon ve ceketi bana uyarlayacaksınız, Hoca’ma da yenisini dikeceksiniz.’ Sonra istediğimiz ölçüde elbiseyi getirdiler. Bir gün Hoca’mla aynı elbiseleri giymişiz. Gittiğimiz yerde bazı kişilerin, bu durum karşısında, ‘Adil düzen bu olsa gerek!’ dediğini duydum.”

***

Yaklaşık 10 ay önceydi…

5 Ocak 2022'de şu satırları kaleme aldım; “Erbakan Hoca’mızın yıllarca en yakınında bulunan ve çok sayıda özel konuşmasına, sohbetine şahit olan Osman Akgün’le esasen bir nehir söyleşisi yapılsa yeridir. Anlatacağı ve ders alınacak o kadar çok anekdot var ki…”

Yapamadık ne yazık ki...

Son cümlem; değerlilerimiz, kıymetlilerimiz birer birer dâr-ı bekâya göçerken yalnızlığımız artıyor...