Yine aynen bugünleri yaşıyor gibiydik…
Yine şehitler geliyordu…
Yine ocaklara ateşler düşüyor, analar ağlıyor, çocuklar yetim kalıyor, eşler dul kalıyordu…
Fazla değil, 17 sene kadar önceydi.
Herkesin sorduğu soru şuydu; PKK’nın elebaşı isimlerinden Şemdin Sakık’ın Kuzey Irak’ta Özel Kuvvetler Komutanlığı tarafından yapılan bir operasyonla ele geçirilmesi ve ifadesinin alınmasıyla bu alanda yeni bir yola girilmiş mi oluyordu
PKK bitmiş miydi
Şemdin Sakık’la başlayan çözülmenin ardından örgüt dağılma noktasına mı gelmişti
Hepsinden önemlisi örgütün arkasındaki dış eller artık destek vermeyecekler miydi
Yoksa geçmiş yıllarda olduğu gibi örgüt bu atraksiyonlarla güç mü tazeliyordu
Bir kesimin de ifade ettiği gibi PKK da bir sivil toplum kuruluşu gibi aramızda dolaşıp Türkiye’nin sorunlarına çözüm önerileri mi üretecekti
Geçmişte yapılan katliamlarla birlikte, gözü yaşlı anneler, eşler, çocuklar kısacası aileler tarihin derin sayfalarına mı itilecekti
PKK bitecekse bundan sonraki ‘bizi meşgul eden konu’ ne olacaktı
***
O yıllarda cevabı aranan bir soru daha vardı; PKK militanı kimdir Dağlarda ne yer ne içerler, bunların ötesinde neleri düşünür bu insanlar Bu kanlı örgüte nasıl girmişlerdir Eğitim düzeyleri nedir
Merakınızı çekeceğini bildiğim için bu alanda yapılan bir araştırma sonuçlarını paylaşmak istiyorum, sizlerle.
Araştırmayı yapan Milli Güvenlik Kurulu (MGK).
Ayrıntılara gelince;
* Araştırma sonuçlarına göre, PKK terör örgütü, problemlerinin çok olması sebebiyle kalabalık aile çocukları içinde taraftar buluyor.
* Bunlar içinde sadece kendisinin örgüt üyesi olduğunu beyan edenlerin yüzde 88 gibi büyük bir çoğunluğu teşkil etmesi, örgüt içinde çocukları bulunan ailelerin bir toplumsal grup olarak PKK’yı desteklemediği, örgütü destekleme ya da örgüte katılmanın bireysel bir girişim olduğunu da gösteriyor.
* Tutukluların dörtte üçünün örgüte katılırken aileleri tarafından engellenmeye çalışıldığını söylemesi de dikkate alınırsa bölge halkının PKK’yı desteklemediği en azından örgüte karşı pasif bir direniş içinde olduğu söylenebilir.
* PKK’nın silahlı militanlarının büyük kısmı bekar erkeklerden oluşuyor. Evli kişileri örgüte katmada başarısız olan PKK evlilik kurumunu bir engel olarak görüyor ve yıkmaya çalışıyor.
* Aynı şekilde geleneksel toplumsal yapı gereği kızların da örgüte katılma oranının az olması ve katılanların da örgüt yapısı ve disiplinini bozacağı endişesi ile kadın erkek ilişkilerine de şiddetle karşı çıkıyor.
* Tutukluların gerek kendilerinin gerekse ailelerinin eğitim ve gelir seviyeleri oldukça düşük. Araştırmaya göre eğitim seviyesi ve gelir düzeyi arttıkça bu oran düşmekte.
* Araştırmanın ilginç sonuçlarından birisini militanların ‘dini yönü’ oluşturuyor. Tutukluların yüzde 85’i ailesinden dini terbiye aldığını beyan ediyor. Dolayısı ile aileden alınan geleneksel dini terbiyenin yeterli seviyede olmadığı ve PKK terör örgütüne katılmayı engelleyici bir nitelik taşımadığı ortaya çıkıyor.
* Tutukluların yüzde 63.4’ü örgüte katılmadan önce düşük ücretli herhangi bir işte çalışmış.
* Evli tutukluların örgüt içinde iken ailelerinden sadece bir tanesine PKK ekonomik olarak yardım sağlamış, diğerleri ise aile ve kardeşleri sayesinde ayakta kalabilmiş.
* Tutukluların örgüte katılma nedenleri arasında birinci sırayı tehdit ve kaçırılma, ikinci sırayı ise PKK propagandası işgal ediyor.
* PKK’lılar bir soruya verdikleri cevapta ‘ailelerini özlediklerinden dolayı teslim olmayı tercih ettiklerini’ söylüyorlar.
* Tutukluların yüzde 40’ı günlük olayları radyodan öğrendiklerini beyan etmelerine rağmen teslim olmalarında en önemli faktör operasyonlarda yakalanma, PKK’ya inançları kalmaması ve aile özlemi.
* Atılan bildiri, radyo ve tv’den yapılan teslim ol çağrıları etkili olmuyor. Tutukluların büyük kısmı (yüzde 77’si) etnik kökenlerinden dolayı ülkede ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmediklerini belirtiyor.
* Şurası çok önemli; PKK’ya ‘Kürdistan Devleti Kurmak’ amacıyla katıldığını belirten yüzde 16.5’lik kesim ile sosyalizm ve eşitlik diyenler bir tarafa bırakılırsa örgüte katılanların büyük bir kısmı PKK’nın amaçlarını tam olarak algılamadan ve benimsemeden farklı beklentilerle dağa çıktığını ve zorla kaçırıldığını ifade ediyor.
* Daha önce yapılan araştırmada PKK’lıların yüzde 68’inin ülke içinde eğitildikleri belirlenirken bu rakam son yıllarda yüzde 35’e düşmüş…
* PKK’ya katılan militanların çoğunluğu örgüte girdikten sonra pişmanlık duymakta.
***
Son söz; bugünlerde oynanan oyun da aynı değil de ne
Sahi, ne zaman “game over-oyun bitti!” diyeceğiz
Peki, ya sizce!
MAVİ AY
Birkaç gün önceydi… “Bu gece Mavi Ay görünecek, kaçırmayın!” dediler… Ölür müyüz kalır mıyız, bir bakalım dedik… “Bir daha 2018 ve 2020 yıllarında gökyüzünde endam edecek!” dediler, kaçırmayalım dedik.…
O gece gözüm semada asılı kaldı…
Ama o da ne
Gözlerim uzun süre gökyüzünde asılı kalmasına rağmen ve de o gece ay “14”lemişken, mavisini falan görmedim.
Ay normal, bildiğimiz Ay’dı…
***
Biraz da bilgi vereyim…
Mavi Ay dedikleri şu; Dünya’da meydana gelen volkanik patlama ve orman yangınlarının neden olduğu toz bulutlarının hareketi sırasında dolunay bir süreliğine mavi tonlarda görünüyormuş. Gökbilimcilere göre, aslında Ay’ın rengi değişmiyor, toz bulutları sebebiyle öyle görünüyor.
Bir de Kızıl Ay diye tabir edilen olay var, ancak bunlar daha yaygın ve Tam Güneş Tutulması sırasında görülebiliyor.
İşte öyle bir şey…
ÇAY-KUR’DAN ARADILAR…
Çay-Kur Personel Daire Başkanı Yusuf Ziya Alim aradı.
Bu köşede yayınlanan “Çay-Kur’da neler oluyor ” başlıklı yazıdaki iddialara cevap verdi.
O yazıdaki iddia şuydu: Çay-Kur’a alınan kadın eksperler, daha sonra farklı fabrikalarda imalat işçisi olarak kıvırma ve tasnif işlerinde vardiyalı olarak çalıştırılıyor! Benzer başka iddialar da var…
Çay-Kur Personel Daire Başkanı Yusuf Ziya Alim özetle şunları anlattı:
“Çay-Kur’a alınan personel, gerekli mevzuat çerçevesinde ve İş-Kur’un ortaya koyduğu kurallar kapsamında görevlendirilmektedir.”
Duyururum…
NOT: Bugün, 3 Ağustos 2015 Pazartesi. 1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!