Ne ağlarsın benim zülfü siyahım

Abone Ol

Etrafın betonundan mı bu şiddet dili.

Yukarı kuyular gibi apartmanlarda mahpus kalan insanlar

birbirinden selamı da kesmekte, kelamı da. Yetmedi, aile içi şiddette hayat

arkadaşının boğazını kesmekte.

Ayakları toprağa basmadığından, gözleri yeşile

değmediğinden.

Her yan betonun çirkin rengi olduğundan.

Ya da grinin intikamı.

Ne yüreklerindeki elektrik çekip gitmekte, ne

gözlerindeki gri duvarların örseleyiciliği.

Şehit savcının babası konuştuğunda, ne kadar ince

yürekli, şefkatli bir insanın katledildiğine bir kez daha şahit olmaktayız:

10 yıldır oğlumla aynı evde yaşıyoruz. Onu özlüyorum

sadece. Oğlumla baba oğuldan ziyade arkadaş gibiydik. Onu çoğu zaman gece saat

03.00 lere kadar dosya üzerinde çalışırken görürdüm. Oğlum adliye işlerini eve

getirme derdim ama O, Baba, insanlar benden adalet bekliyor derdi. Bir gün

olsun eşiyle yalnız dışarı çıkmadı. Cumartesi Pazar günü dâhil nereye giderse,

Baba hadi beraber gidelim derdi. Oğlum hem bize, hem millete adil davranır

bunun için çabalardı. Asla abdestsiz işe gitmezdi.

Var mı bu zamanda baba ile oturma yürekliliği gösteren

oğul ve gelin. O nasıl bir evlat ve gelin ki, babasız dışarı çıkıp baş başa bir

yemek bile yememişler. Kayınvalidesi on dakikalık uğramak için izin isteyen

gelinin suratı asılmakta, evine gelmemesi için bahane bulmakta, kırk takla atan

gelinler; bu örnek aileyi; bir değil bin kez okumalı.

Acılı eş Y. Kiraz, hayat arkadaşı için, O adliyeye beni

artık kimse sokamaz. Bir daha asla girmem. Önünden bile geçmek istemiyorum. Ben

eşimden bir gün bile incinmedim. En çok da içimi bu yakıyor. Görev insanıydı.

Mesleğine düşkündü. Çok şükür ki şehit oldu.

Eşinden bir gün bile incinmeyen bir kadını, dünyanın en

kıymetlisi yârinden hoyratça ayırıp, sonsuza değin incittiler.

Âşık Daimi, oğlu çatışmada öldürüldüğünde; baba yüreği

yangın yeri, yaşam yoldaşının kanlı gözyaşları karşısında, her gün aynı acıyı

yaşamakta ama çaresizdir. Daimi, bu türküyü acılı eşine yazmış:

Ne ağlarsın benim zülfü siyahım,

Bu da gelir bu da geçer ağlama.

Göklere erişti figanım, ahım,

Bu da gelir bu da geçer ağlama.

Bir gülün çevresi dikendir hardır,

Bülbül har elinde ah ile zardır.

Ne de olsa kışın sonu bahardır,

Bu da gelir bu da geçer ağlama.

Daimi yem her can ermez bu sırra,

Gerçek âşık olan erer o nura.

Yusuf sabır ile vardı Mısır a,

Bu da gelir bu da geçer ağlama .