Namaz kılmak yeterli olur mu?

Abone Ol

İslam’ın temel emirleri vardır. Bu emirlere tam manasıyla uyanlar hem insanca bir yaşam sürerler hem de Allah’ın emirlerini ifa ettiklerinden ahirette cennetle müjdelenirler. Bu emirleri namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, zekât vermek diye sıralayabiliriz. Bunlar hepimizin malumu olan emirler. Bir de yine hepimizin bildiği “emri bil maruf nehyi anil münker” yani “iyiliği emretmek kötülükten de men etmek” emri vardır. Bu emri ifa etmek için zaman-mekân ya da kadın-erkek ayrımı yoktur. İnanan her insan bu emir çerçevesinde hareket etmeli ve bu emir çerçevesinde üzerine düşeni yapmalıdır. O derece önemli yani.

Peki, diğer ibadetlerin yanında bu emir neden bu kadar fazla önem arz etmektedir Öyle ya dinin direği namazdır. Namaz ibadetini hakkıyla yapan ve ahirette namazla ilgili hesabı güzel verenler Allah’ın izniyle yolu kolaylamış olurlar diye bilir ve söyleriz. Ama işte tam da böyle ve bu kadar değilmiş bu bildiklerimiz. Meramımı size bir hadisi şerifle anlatayım:

Enes b. Malik, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den bir rivayetinde:

Allah-u Teâlâ Cebrail’e:

“Ey Cebrail, yere in ve falan beldeyi altını üstüne getir.” diye emreder. Yeryüzüne inen Cebrail bu beldede dört bin kişinin ibadet ettiğini görünce:

“Ya Rab, bu beldede sana ibadet eden dört bin abid kulun var, burayı nasıl altını üstüne getireyim Burada sana gece gündüz kulluk yapan abid kulların vardır.” Der.

Allah-u Teâlâ:

“Sen onların namazlarına bakma, çünkü onlar aralarında iyiliği emredip kötülükten sakındırmazlar, birbirlerine göz yumarlar. Bunu için amellerini yüzlerine çarpıp, onlarla birlikte hepsini helak et.” diye buyurur.

Aman Allah’ım! Ne dehşetli bir hadisi şerif değil mi Demek ki iyiliği emretmek kötülükten men etmek de en az namaz kadar önemli hatta namazı tamamlar nitelikte bir ibadet gibi sanki.

İyilik; yani insana faydası olan ve Emr-i İlahi’ye karşı olmayan şeyler. Bunların günlük hayatımızda yer alması ve Allah’ın emirlerine aykırı işlerin yaşantımızdan çıkarılması gerekmektedir ki biz bu farzı ifa edebilelim.

Yani bizler başkalarına bu farzı anlatmadan evvel öncelikle kendi hayatımıza bir bakıp muhasebemizi yapmalı kötü ve zararlı şeyleri yaşantımızdan çıkartmalıyız ki bunu diğerlerine anlatmamızın “emri bil maruf nehyi anil münker” yapmamızın bir tesiri olabilsin. Hani  İmâm-ı Âzam için anlatılır ya aynen onun gibi.  Ebû Hanîfe Hazretleri, yeni bal yediğinden baldan kaynaklanan bir hastalığa duçar olmuş çocuğa bal yeme diye tembihlemek için tam 40 gün geçmesini beklemiş ki bal vücuttan tamamen çıksın, söyledikleri çocuğa tesir etsin… Tabi bu süre zarfında da bal yememiş. Önce kendi uygulamış, sonra tembihlemiş… Biz de bu şekilde bir yaşantıyı örnek almalıyız. Önce dosdoğru bir namaz, sonra doğru, dürüst bir yaşantı! Haramlardan uzak fiiller, helal olanları da ölçülü ve layık-ı veçhile yerine getirme! Yani kal (söz) değil hal (yaşayış) ehli olmalıyız ki üzerimize düşeni yapmış olalım.

Kendisi kal ehli değil hal ehli oldu yeterli mi peki Elbette değil! Ailesi başta olmak üzere yakın çevresini de iyilik üzere yaşamaya sevk etmeli. Kötülüklerden de uzak durmaları için elinden geleni yapması gerekli. Bu sayede tebliğin ifa edildiği çekirdek aile toplumun yapı taşı olacağından tüm toplum belli bir süre sonra zaten kendiliğinden iyiliğin yaygın, kötülüğün mümkün olduğunca az olduğu bir yapıya kavuşmuş olacaktır.

Böyle bir yaşantı ve toplum düzeni mümkün mü sizce Ne dersiniz !.

Minik bir tebessüm

İslam’ın şartı

Askerde komutan Temel’i çağırır sorar:

- Söyle bakalım Temel İslam’ın şartı kaçtır

- Kırktur komitanum.

Komutan sinirlenir iyice bir döver Temel’i. Temel’i ağzı burnu kan içinde gören Dursun sorar:

- La noldi sağa boyle

- Komitan İslam’ın şartunu sordu kırk dedum dövdi da...

- Ula beş deseydun ya.

- Ula manyak misun nesun adam daha kırkı kabul etmeyi.

İlgilisine Notlar:

• “Yerinde söz söylemesini bilen özür dilemek zorunda kalmaz” Fatih Sultan Mehmet

• Yanlış kapının önünde bekliyorsa insan o kapının kapalı olması açık olmasından daha hayırlıdır.

• “Bu toprağın insanı eşyadan farksız bir varlıktır değersizdir itibarsızdır hürmet görmez onun Allah’tan bir emanet olduğu bilinmez.” Nurettin Topçu

• “Avrupa kültürü ile er ya da geç hesaplaşacağız. Bundan kurtuluş yok. Biz kararımızı bu hesaplaşmaya göre vermek durumundayız.” Necmettin Erbakan

• “Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle, gücünüz yetmezse dilinizle, ona da gücünüz yetmezse kalben buğz ediniz.” Hadisi Şerif (Tirmizi, Fiten, 11; İbni Mace, Fiten, 20)

• “Ümmetim iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak hususunda gevşek davranıp bu önemli işi birbirine havale ettiklerinde Allah-u Teâlâ’ya karşı savaş ilan etmiş olurlar.” Hadisi Şerif (Bihar’ul-Envar, c. 100, s. 92)

• “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” Al-i İmran Suresi - 104