Müslümanlık, Allah'ın hükmüne tabi olmaktır

Abone Ol

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (c.c)’a hamd ederim. Salât ve selâm, peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s. a. v)’ya, âline ve sahabelerine olsun.

HÜKÜM: Hükmetmek, menetmek, idare, yönetim, iktidar, ilim, hikmet, anlayış anlamında kullanılır. Hakkında ayet, hadis veya icmal bulunan veya temelde bu delillere dayanan hükümler İslâm’ın pratik yönünü oluşturur. İslam’ı yaşamak bu prensiplere uymak ile olur.

MÜLK VE HÜKÜM ALLAH’INDIR 

Müslümanlık inanışına göre mülk Allah’ındır ve güç ve kuvvet sahibi ancak Allah’tır. Mülk bir yerde güç, kuvvet ve tasarruf sahibi olmaktır. Kulun mülk, kuvvet ve kudret sahibi olması kendisi için geçici bir şeydir ve Allah’ın dilemesi ile gerçekleşir. TEVBE SURESİ 116: “Göklerin ve yerin mülkü (iktidarı) yalnız Allah’ındır. O diriltir ve öldürür. Sizin için Allah’tan başka ne bir veli (dost ve yönetici) ne de bir yardımcı yoktur.” Bu kâinatta hüküm, güç, kuvvet; bütün tasarrufları elinde bulunduran Allah’a aittir. Hükmün, güç ve kuvvetin Allah’tan başkasına izafe edilmesi yoldan çıkmak ve şirke sapmaktır. Bu durum kınanmıştır. BAKARA SURESİ 165: “İnsanlar arasında Allah’tan başkasını O’na ortak koşanlar ve onları Allah’ı sever gibi severler vardır. İman edenlerin Allah’a olan sevgileri ise (onlarınkinden) çok daha fazladır. Keşke zalimler azabı gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bütün güç ve kuvvetin şüphesiz Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi.” Yani bazı insanlar, Allah’ın emir ve yasaklarına uyacakları yerde, sevdikleri liderlerinin, Allah’ın emir ve yasaklarına uymayan talimatlarına uyarlar. Bu insanlar, Allah’a inanmalarına rağmen liderlerinin İslam’a uymayan emirlerini düşünmeden yerine getirdiklerinden dolayı sanki liderlerini Allah’a denk, ilah edinmiş sayılıyorlar. Yani bu insanlar, Allah’ı sever gibi liderlerini seviyorlar ve bu liderlerin batıl olan emirlerini, Allah’ın hak olan emirlilerini yerine getirir gibi uyguluyorlar. Yani Allah ile Allah ve Resulünün ahkâmına zıt yasalar koyan ve tatbik eden liderlerini aynı seviyede tutuyorlar. Bu adamlar kendisi gibi bir insan olan liderlerinin koymuş olduğu yasaların, insanlar üzerinde hâkim olması için malını veriyor, canını veriyor. Şuurlu bir Müslüman ise zalimlerden olmamak için malını ve canını Allah yolunda harcıyor. TEVBE SURESİ 23: “Ey iman edenler, eğer küfrü (batıl bir düzeni) imana (hakkı üstün tutmaya) tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile veli (dost ve yönetici) edinmeyin. İçinizden kim onları veli (dost ve yönetici) edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir.” Allah yoldan çıkmış, haddi aşmış zalimleri sevmez. Bu Allah’ın hükmüdür ve O’nun hükmünü bozmaya kimsenin gücü yetmez. RÂD SURESİ 41: “Onlar (inkârcılar, müşrikler, İslamsız bir hayata rıza gösterenler) bizim yeryüzüne (kudretimizle) gelip onu etrafından eksilttiğimizi görmediler mi? Allah, hükmeder. O’nun hükmünü bozacak hiçbir kimse yoktur. O, hesabı çabuk görendir.” Bir taraftan Mülk Allah’ındır diyoruz. Yani toprağı, gökyüzünü, güneşi, ayı, yıldızı, melekleri, cinleri ve insanları yaratan Allah’tır diyoruz, ama bu mülk üzerinde uyacağımız hükümler Allah’ın değil, arkasından gittiğimiz liderin birkaç tane arkadaşın, birkaç tane hukukçunun koyduğu hükümler olsun istiyor ve bu hükümlerle yönetilmeye rıza gösteriyoruz. Bizim rezil ve perişan halde olmamızın altında yatan gerçek, Allah ve Resulünün hükmüne değil, liderlerimizin ve batının koyduğu hükümlere rıza gösterilmesi halidir. Bunun için helak olmaya doğru gidiyoruz. Halbuki biz Allah ve Resulünün hükmüne rıza gösterip “Adil Bir Düzeni” kurmanın siyasetine tabi olmak zorundayız. Bunu yaparsak Allah bizden razı olur ve biz kurtuluşa erenlerden oluruz. ŞUARÂ SURESİ 83: “Rabbim, bana hikmete dayalı hükümranlık, yargı ve icra yetkisi, şeriat ver. Beni dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi müminler, salihler zümresine kat.” Bu ayet meali hem duamız hem de siyasetimiz olmalıdır.

İBRAHİM’İ DURUŞ

Bu duruş Peygamberimizin şahsında tecelli eden “bir elime ayı, diğer elime de güneşi vereseniz ben hiçbir zaman İslam’dan taviz verip cayamam” duruşudur. Bugün bu duruşu Milli Görüş-Saadet Partisi temsil etmektedir. Bu duruşa sahip olanlar, hiçbir zaman teklifler ne kadar büyük olursa olsun batıla ve zulüm düzenine rıza göstermezler. Ey ben Müslüman’ın diyenler, aşağıda belirtilecek ilahi hükümler üzerinde sizleri birlikte düşünmeye davet ediyorum.

1. Allah, Mide Suresi 51. Ayette: “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları veli (dost ve yönetici) edinmeyin… İçinizden onları veli edinenler onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez” diye hüküm vermiştir. Şimdi iktidarda bulunan AK Parti ve üst aklı, muhalefetiyle birlikte Allah’ın bu hükmüne rağmen ABD ve İsrail’i stratejik müttefik ve AB’yi de, bir medeniyet projesi olarak ilan etmiştir. Bu tercih zikredilen bu ilahi hükme uygun mudur? Düşünün…

2. Allah, Bakara Suresi 275. ayette: “Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların «Alım-satım tıpkı faiz gibidir» demeleri yüzündendir. Hâlbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır…” diye hüküm vermiştir. 15 yıldır iktidarda bulunan AK Parti ve üst aklı, Allah’ın bu hükmüne rağmen “faizci kapitalist bir nizamı” yürütmüş, iktidarı döneminde faize 702 milyar TL ödemiş, milletimizi açlığa mahkûm etmiştir. Bu durum yukarıda zikredilen ilahi hükme uygun mudur? Düşünün…

3. Kumar, içki, zina, batı tarzı hayat, haksız vergi, israf ve rüşveti Allah haram kılmıştır. AK Parti iktidarında bu haramlara hürriyet tanınması bunları yasaklayan ilahi ahkâma uygun mudur? Düşünün… Biz önümüze konan anayasa değişiklik teklifine bundan dolayı EVET diyemiyoruz. Selam hidayete tabi olanlara…