Müslümanlar temsil edemiyor artık münteha…

Abone Ol

Öyle bir zamana denk geldik ki Münteha… Müslüman deyince; çürük domates, depremde çok kolay yıkılan binalar, birazdan kurada çıkacağı belli olan adaylar geliyor akıllara… Müslüman deyince; menfaatler uğruna harcanan davalar, bitirilen dostluklar, yepyeni düşmanlıklar geliyor akıllara… Öyle bir zamana denk geldik ki Münteha… Haksızlıklar, hukuksuzluklar, hırsızlıklar, yolsuzluklar… Müslümanlar deyince; adalet değil adaletsizlik geliyor akıllara…

Öyle bir zamana denk geldik ki Münteha… Modern çağa ayak uydurmak için palyaço gibi, soytarı gibi, müptezel gibi sapık gibi gezmeye başlamış Müslüman evlatlarımız… Kırk katlı binalarda, kırk han, kırk bezirgan, kırk kat, kırk yat, kırk kuyumcuda kırk karattan başka bir şey düşünemez hale gelmiş Müslüman kadınlarımız… Müslüman adamlarımızı söylemeye gerek yok. Müslümanlık ve adamlık tedavülden kaldırılmış gibi… Kaldırılmamış olaydı, Gazze’de parçalanan işgalci terörist Yahudiler olurdu… Sabi sübyan, cümle yetimler değil Münteha…

Öyle bir zamana denk geldik ki Münteha… Modernizm, iliklerimize kemiklerimize kadar kavramış… Milyarlarca insanı kimliksizleştirmiş… Tüketen ve tükenen aşağılık birer hayvana dönüştürmüş… Medya ağları üzerinden dünyanın farklı yerlerinde yaşayan farklı kavimlerin tüm pisliğini evlerimize taşıyoruz. Yanı başımızdaki evladımızı tüketiyorlar gözümüzün içine baka baka… Biz farkına dahi varmıyoruz. Aslan gibi delikanlılar, hanım hanımcık kızceler, sokak ortasında köpek gibi havlamayı marifet saymaya başladılar. İnanabiliyor musun? Havlayarak eğleniyorlar! Havlayarak eğleniyorlar! Yanlış duymadın… Evet Muhammed ümmetinin çocukları havlayarak eğlenmeye başladı Münteha…

Öyle bir zamana denk geldik ki Münteha… Sözde büyüklerimiz, hocalarımız, abilerimiz, at izi ile it izinin birbirine karıştığını biliyorlar. Ama ne atı, ne iti, ne izi kendilerinden bilmiyorlar. Ahlak ve maneviyatın çöktüğünü, eğitim sisteminin fecaat bir halde olduğunu biliyorlar. Ama ne ahlaksızlığı, ne maneviyatsızlığı, ne eğitimsizliği ne de sistemsizliği kendilerinden bilmiyorlar… Hırsızın, yolsuzun hükmünün ne olduğunu biliyorlar ama hırsız evden olunca ne haram ne hüküm bilmiyorlar... Nemrut’un, Firavun’un, Karun’un birer beşer olduğunu, yakalandıkları hastalığı ve akıbetlerini biliyorlar. Ama kendilerinin de birer beşer olduklarını, kibir hastalığına yakalanmış olma ihtimallerini ve vallahi vallahi vallahi akıbetlerinin ne olacağını bilmiyorlar Münteha!

Öyle bir zamana denk geldik ki Münteha… Müslümanların çektiği acılar arş-ı âlâyı titretirken, içerisinde bulunduğumuz rezil durum ayyuka çıkmışken dahi… Onların aleyhinde; konuşanın, yazanın, farklı bir fikir beyan edenin kellesini alıyorlar. Kafayı kaldıran, yerinden kıpırdayan, tebessüm harici bir duygu ile yüzlerine bakmayı aklından dahi geçiren, vatan haini ilan ediliyor. Din düşmanı oluyor. Aslına bakarsan doğru söylüyorlar. Onlar gibi düşünmeyen herkesin din düşmanı ilan edilmesinin çok makul bir açıklaması var… Çünkü onlar Allah’a değil, kendilerine inanıyorlar… Başarılarını Allah’ın iznine değil, kendi çabalarına mal ediyorlar… İnsanların kaderlerinin, Allah’ın iradesi ile değil, kendi yönlendirmeleri ve destekleri doğrultusunda şekillendiğini düşünüyorlar. Güçlü olmayı, haklı olmak sayıyorlar. Hak saydıkları kinleri uğruna yüzlerce insanın ölümüne veya yaşamına karar veriyorlar! Onlar Allah’a değil, kendilerine iman ediyorlar. Biz onlarla aynı dinin mensupları değiliz Münteha…

“De ki: “Ey mülkün gerçek sahibi olan Allah! Sen dilediğine mülkü verirsin, dilediğinden mülkü çekip alırsın; dilediğini yüceltip aziz kılar, dilediğini alçaltıp zelil edersin. Bütün hayırlar yalnız senin elindedir. Şüphesiz sen, her şeye kâdirsin.” Al-i İmran 26

Öyle bir zamana denk geldik ki Münteha… İnsanlar idrak kabiliyetlerini kaybettiler. İradeleri yok. Öğrenmek için çabalamıyorlar. Çabalamadıkları için bilmiyorlar. Bilmedikleri için inanamıyorlar. Hiçbir şeye inanamıyorlar. Ölüme, ahirete, hesaba… İnanmadıkları gibi yaşıyorlar. Mümin, Müslüman, münafık, fasık, kâfir, mürtet ne oldukları ile ilgilenmiyorlar. Zihinlerinde kendileri gibi tutarsız bir tanrıları var. Sadece o tanrıyı memnun etmek için akşam kurtla yiyip, sabah çobanla ağlıyorlar. Haram ile helali kokteyl yapıyorlar.  Menfaatleri söz konusu olunca hiçbir şeye ses çıkarmayan, şahsi çıkarları doğrultusunda her yolu mübah sayan bir tanrı… Herkese mavi boncuk dağıtılmasını emreden, hem nalına hem mıhına vuran bir tanrı… Çok büyük hedeflere varmak için çok büyük kazıklar atmayı makul gören bir tanrıya hizmet ediyorlar. Ve bu durumdan çok memnunlar Münteha… O tanrının, kendi nefisleri olduğunun farkında değiller ve helak olacaklar… Çok yazık… Hâlbuki tarih boyunca bunun milyonlarca örneği varken… Seferini icra edip göçmek ile mükellef olduğunu unutan, Allah’ın rolünü yani zaferi elde edebilmek için çıktıları yolda telef olan milyonlarca örneği varken…

Yani senin anlayacağın, öyle bir zamana denk geldik ki Münteha… Zamanı tanımlamaya gayret eden gülü solduruyorlar. Doğru söyleyenin ise akıbeti meçhul…